ABD’de Adalet Bakanlığı tarafından New York, Portland ve Seattle şehirleri “anarşist yargı” bölgeleri ilan edildi. Bu üç şehir ülkede siyahilere karşı polis şiddeti ile hükümetin göçmenlik uygulamalarının sıklıkla protesto edildiği yerler olarak biliniyor. ABD Başkanı Donald Trump 2 Eylül’de, isyan, yağma ve özel mülke zarar verilmesi gibi durumlarda, şehirlerini koruyamayan yerel yetkililerin bundan sorumlu tutulmasını öngören bir kararname çıkarmıştı. Buna göre, bakanlığın bu şehirlere verilen bazı kaynakları kesmesinin değerlendirebileceği belirtilmişti. Kararnamede adı geçen New York, Portland ve Seattle’ın dışında başkent Washington da vardı. Söz konusu talimatta, Yönetim ve Bütçe Dairesi Müdürlüğü’ne, listedeki bu şehirler için yardım fonlarını kısıtlama konusunda federal kurumlara rehberlik etmesi için 30 gün süre verilmişti.
Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ilgili üç şehirdeki gösterilerde şiddete ve mülke zarara izin verilmeye devam edildiği, suç kapsamındaki faaliyetlere karşı makul önlem alınmasının reddedildiği iddia edildi. Yerel liderlerin güvenlik güçlerinin işlerini yapmasını engellediği de öne sürülerek, Adalet Bakanı William Barr’ın, “Vatandaşın güvenliği söz konusuysa orada vergilerin boşa harcanmasına izin veremeyiz. Belirtilen bu şehirlerin gidişatını değiştirip yönetimlerin temel işlevini yerine getirmesini ve halkı koruma konusunda ciddileşmesini umuyorum” ifadelerine yer verildi.
Bu kararlara ilişkin ortak açıklama yapan New York, Portland ve Seattle belediye başkanları ise, Adalet Bakanlığı’nın tehdidinin siyasi amaçlı ve anayasaya aykırı olduğunu vurguladılar. Pandemiyle ve “büyük buhran”dan bu yana görülen en kötü ekonomik krizle mücadele ettiklerini belirten belediye başkanları, Beyaz Saray’ı partizanlık yapmak ve sorumluluktan kaçmakla suçladılar. Gelişmeleri “Trump’ın siyasi bir seçim oyunu” olarak nitelediler.
“Anarşist yargı” bölgeleri ilan edilen bu üç kentte Mayıs ayında, siyahi Amerikalı George Floyd’un boğularak öldürülmesinin ardından polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı gösteriler düzenlenmiş, bu gösteriler kısa sürede ABD’nin her tarafına yayılmıştı. Polis terörüne karşı düzenlenen kitlesel militan gösteriler bastırılamamıştı. Gösterilerin yanı sıra birçok semtte kurtarılmış bölgeler ilan edilmiş ve devletin kolluk güçlerinin girişine izin verilmemişti.
Militan eylemlerden rahatsız olan Trump yönetimi Portland, Kansas ve Seattle kentlerine federal güvenlik güçlerini yollamış, gösterilerin sona ermemesi durumunda ordunun müdahale edeceği tehdidini savurmuştu. Şehir yönetimleri, Trump’ın bu adımlarına karşı çıkarak bunun gösterileri tetikleyeceği kaygısı ile tepki göstermişlerdi. Bunun üzerine Trump, tam bir keşmekeş olan Portland’da belediye başkanı duruma çeki düzen vermezse müdahale edeceğiz yönlü tehditler savurmuştu.
Portland’da Trump’ın destekçisi faşist çeteler ile protestocular arasındaki çatışmalarda bir kişinin hayatını kaybetmesinin ardından eyalet polisinden oluşan özel kuvvetler kente gönderildiler. Özel kuvvetlerin kitle gösterilerine barbarca saldırılarının yanı sıra bizzat Trump tarafından finanse edilen, kendilerine “sağcı halk milisleri” adını veren faşist çeteler devreye sokularak terör estirildi. Son olarak bu faşist çeteler 600 civarında araç konvoyu ile kente girerek, eylemcilerin üzerine makinalı tüfeklerle ateş açtılar.
Kriz ve burjuva demokrasisinin sınırları
Pandemiyle daha da derinleşen kapitalizmin krizi ABD emperyalizminin soluğunu kesiyor. ABD’de bütçe açığı tüm zamanların rekorunu kırmış bulunuyor. Kongre Bütçe Ofisi’nin tahminlerine göre, 30 Eylül’de son bulacak mali yılda bütçe açığının 3,3 trilyon dolara çıkması bekleniyor. ABD bütçesi geçen yılı 984 milyar dolarlık açıkla kapatmıştı. Kongre Bütçe Ofisi’nin bir diğer tahmini ise, iç borcun bu yıl GSYİH’nın yüzde 98’ine tekabül edeceği, gelecek yıl ise GSYİH’yi geçeceği yönünde. Tüm bunların bir sonucu olarak milyonlarca insanın işsiz kalmakta ve buna karşı emekçilerin öfkesi büyümektedir.
Dışarıda emperyalist saldırganlık, içerde yükselen kitle hareketlerine karşı uygulanan devlet terörü, “demokrasi ve insan haklarının beşiği” olarak anılan ABD’deki burjuva demokrasisinin gerçek yüzünü ortaya sermektedir. Beyaz Saray tarafından yayımlanan beş sayfalık uyarı belgesine göre, Trump yönetimi, yerel yetkililerin sorunlu bölgelerden polis güçlerini çekmesi, polis teşkilatının kaynaklarını kesmesi veya gerekli hallerde federal hükûmetten güvenlik gücü desteği almayı reddetmesi durumunda, listeye yeni şehirlerin de eklenebileceğini ilan etti. Görünen o ki, önümüzdeki günlerde ABD’nin “anarşist şehirler” listesi uzamaya devam edecek.