Yolsuzluk günlerinde asgari ücret – Aziz Çelik

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 01 Ocak 2014
  • 10:31

İronik ama yolsuzluk tartışmaları yeni asgari ücretin belirlenmesini de geciktirdi. Geçen hafta içinde belirlenmesi beklenen asgari ücret, Başbakana sunulamadığı için yılın son gününe kaldı (Cihan, 26 Aralık 2013). Başbakan son günlerde hükümet üyelerine de uzanan yolsuzluk iddiaları ve soruşturmaları yüzünden oldukça meşgul. Günde bir kaç miting düzenliyor. Haliyle asgari ücret konusuna vakit ayıramadığı anlaşılıyor. Elbette bir kaç günlük gecikmenin bir zararı yok. Ancak bir iki hafta önce Başbakan tarafından yapılan asgari ücrete ilişkin hesap geliyor insanın aklına.

Başbakan Erdoğan, 11 yıllık AKP iktidarındaki ‘iyileşmelere’ örnek olarak “çay-simit hesabı” göstermişti. 2002’de asgari ücretin 184 lira olduğunu söyleyen Başbakan, o dönemde 5 kişilik bir ailenin günde 3 öğün çay ve simit tüketse ayda 270 liraya ihtiyacı olduğunu iddia etmişti. Erdoğan, “Bugün bu hesabı yaptığınızda asgari ücret 804 lira. 5 kişilik bir aile 3 öğün çay ve simit tüketse ihtiyacı olan miktar 450 lira. 11 yıl önce asgari ücret çay ve simide yetmezken, bugün neredeyse asgari ücretin yarısı ediyor” diye konuşmuştu (Radikal, 10.12.2013).

Başbakanın çay simit hesabının gerçeği yansıtmaması bir yana, bunu bir refah ölçütü olarak sunması başlı başına vahim bir durum. 5 kişilik bir ailenin çay ve simitle yaşamasını tahayyül etmek, neoliberalizm kurucu babalarının (Hayek ve Friedman) hayal gücünü bile zorlayan bir benzetmeydi.

 

Simit, ayakkabı kutusu ve asgari ücret

İronik bir biçimde, başbakanın bu çay simit hesabından sonra ayakkabı kutularında tomar tomar paralar ve para sayma makineleri görüntüleriyle yolsuzluk soruşturması bir bomba gibi gündeme düştü. Şimdi yolsuzluk günlerinde asgari ücret saptanıyor. İnsanın aklına şu sorular geliyor: O kutularda kaç bin ailenin asgari ücreti vardı? O kutulardaki paralarla 5 kişilik kaç aile kaç ay çay ve simitle beslenirdi? Hesap ustalarına bu soruların sorulmasından daha doğal ne olabilir? Bir yandan çay ve simitle yaşaması makul bulunan milyonlar bir yanda ayakkabı kutularında saklanan paralar!

Evet, asgari ücret sadece asgari ücret değil. Asgari ücret sadece işçinin en az ücreti değil. Asgari ücret bir gösterge, bir ölçüt. Ülkedeki refah düzeyinin, gelir dağılımın ve sosyal devletin bir göstergesi. Her türlü istatistiki göz boyamayı yırtıp atan bir ölçüt. Devletin yurttaşları için reva gördüğü yaşam seviyesinin ölçütü.

Asgari ücret sanıldığı gibi sadece asgari ücretlinin ücreti değil. Asgari ücret genel ücret seviyesini de etkiliyor. İşsizlik ödenekleri asgari ücrete göre belirleniyor. Asgari ücret emekli aylıklarını da etkiliyor. Asgari ücret sağlıkla da ilgili. Çünkü yoksulların genel sağlık sigortasından yararlanmak için uygulanan yoksulluk testi de asgari ücrete bağlı. Kısaca asgari ücret asgari ücretliden daha fazla insanı etkiliyor.

Asgari ücret bugün yarın açıklanacak. Asgari ücretin seçimler nedeniyle beklenenden bir kaç puan yüksek açıklanması da mümkün. Ancak böyle de olsa asgari ücret artışı yetersiz olacak. Çünkü asıl sorun asgari ücretin saptanma yöntemidir. Asgari ücret hükümet-işveren blokunun işçiler karşısında 10’a 5 üstün olduğu anti-demokratik bir kurul olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından işçinin ailesi ve bilimsel esaslar dikkate alınmadan, asgari ilkelerden yoksun biçimde saptanmaktadır.

 

Evrensel normlara uygun bir asgari ücret

Türkiye’de asgari ücret saptamasında evrensel kabul görmüş; uluslararası sözleşmelerde yer alan ilke ve yöntemler dikkate alınmıyor. Bu nedenle öncelikle asgari ücretin tespitinde ilkesel ve yöntemsel değişiklik yapılmalı. Asgari ücret tartışmalarında en sık başvurulan gerekçe “piyasa gerçekleri ve ekonomik durum” olmaktadır. Oysa asgari ücretin kendisi piyasaya sosyal bir müdahaledir. Asgari ücrette öncelik piyasa değil işçi ve ailesidir. Nitekim uluslararası sözleşme ve belgeler de asgari ücretin bu boyutuna özellikle vurgu yapıyor.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23. maddesi “çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yolları ile de desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır” demektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 135 sayılı Tavsiye Kararında asgari ücretin, yoksulluğun alt edilmesini yönelik etkisi vurgulanmaktadır. ILO, asgari ücretin tespitinde işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçlarının, ülkedeki genel ücret seviyesinin, hayat pahalılığının, sosyal güvenlik yardımlarının ve diğer sosyal grupların göreli yaşama standartlarının dikkate alınmasını öngörmektedir.

 

İşçinin kendisi ve ailesi için asgari ücret

Avrupa Sosyal Şartının 4. maddesi “çalışanların kendine ve ailelerine saygın bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakları vardır” hükmünü içermektedir. OECD ise asgari ücretin birincil amacını, zayıf ve savunmasız düşük ücretli işçilerin sömürüden korunması olarak tanımlamakta ve asgari ücretin, işçinin temel bir yaşama standardını sürdürebilmesi için yeterli satın alma gücünü sağlaması gerektiğini belirtmektedir. Görüldüğü gibi asgari ücretle ilgili uluslararası belgeler asgari ücretin sosyal yanına, işçinin ve ailesinin saygın bir yaşam düzeyi sağlamalarına vurgu yapmaktadır. Asgari ücretin kapsamındaki işgücünün ve etkilediği nüfusun çok geniş olduğu ülkemizde ise uygulama, hem yöntem hem de miktar açısından uluslararası standartların ve ilkelerin çok gerisindedir.

Asgari Ücret Tespit Yönetmeliğinde asgari ücret, “işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi bu tanımda işçinin ailesine yer verilmemiş ve ihtiyaçların asgari düzeyde sağlanması öngörülmüştür.

 

İşçiye ve memura eşit asgari ücret

Asgari ücret saptanmasında dikkate alınması gereken  diğer  bir ilke ise ILO’nun da işaret ettiği “diğer gelir gruplarının göreli yaşama standartları” olmalıdır. Özellikle diğer ücretli gruplarının ücret düzeyi mutlaka göz önüne alınmalıdır. Asgari memur maaşı Ocak 2014 itibariyle 1600 liranın üzerine yükselecektir.

İşçilerin asgari ücretinin memurların asgari maaşından düşük olması (veya tersi) anayasanın eşitlik ve sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Devlet çalışan bütün yurttaşları için ayrım gözetmeksizin yaşanabilir asgari ücret sağlamakla yükümlüdür. Yoksa asgari ücrete yüzde 3 veya yüzde 4 zam yapılmış ne fark eder. Bir kaç simit parasından öte!

Halen asgari ücretin neti halen 803 TL. En iyisi, asgari ücrete karar verenler bir ay asgari ücretle geçinsinler, ardından asgari ücreti açıklasınlar.

T24 / 01.01.14