Aralık ayı başında Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nden (OPEC) ayrılacağını duyuran Katar, hızla yeni yol haritası için yola koyuldu. Katar’ın çekilmesi OPEC’in siyasi kapsayıcılığına zarar verdi. Ancak Doha, OPEC’te oluşan zararın sonuçlarını beklemeye niyetli değil. Katar’ın başkenti 16 Aralık’ta önemli bir iş forumuna ev sahipliği yaptı. Katar Yatırım Otoritesi (QIA) ev sahipliğinde gerçekleşen forum “Katar ne yapıyor?” sorusuna da önemli bir yanıt oldu.
STRATEJİK YATIRIMLAR İÇİN KESENİN AĞZINI AÇIYOR
Katar Yatırım Otoritesi (QIA) dünyanın en etkili yatırım fonlarından biri. Fon, bütçesindeki 320 milyar dolarla ve küresel olarak 350 milyar doları bulan yatırımlarıyla dünyadaki en büyük 10 fon arasında yer alıyor. Adeta ‘küresel akın’ düzenleyen Katar, Aralık 2018’de yeni yatırım alanlarını ilan etti. Katar, ilk olarak Avrupa odaklı yatırımlarını coğrafi bazda çeşitlendirmek istiyor. Çin, Asya, ABD, Latin Amerika gibi bölge ve ülkeler yatırım otoritesinin müstakbel istikametleri olarak telaffuz edildi. İkincisi, yatırım otoritesi yeni planlamasında sektörel çeşitliliğe gidiyor. Yüksek teknoloji ve petrokimya sektörü ile yeni gaz ve petrol üretim merkezleri yeni hedefler.
ENERJİ ŞİRKETLERİNİN GÖZDESİ KATAR
Katar, 77 milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretimiyle bu alanda dünyanın en büyük üreticisi ve ihracat şampiyonu. Bu konumunu muhafaza etmek isteyen Doha, 2025’e kadar LNG üretimini 110 milyon tonun üzerine taşımayı hedefliyor. LNG piyasasında Katar tek değil, Avustralya, ABD, Malezya gibi güçlü rakipleri var. Bu anlamda Katar ile ABD’nin yakın dönemde LNG rekabetinde karşı karşıya gelmesi bekleniyor. Ancak bu rekabet küresel kapitalist koşullar içerisinde kazan-kazan formülüyle şekilleniyor.
Katar’ın enerji sahalarında Katar Petrolleri (KP) şirketiyle çalışan ExxonMobil, ConocoPhillips gibi ABD’li şirketler etkin. ABD’li şirketlerle KP ilişkileri yalnızca Katar’la sınırlı değil, ExxonMobil ve KP, Güney Kıbrıs’ta birlikte petrol ve doğal gaz araması yapıyor. KP’nin küresel projelerle deneyim ve güven kazanma stratejisinde ExxonMobil başta olmak üzere Amerikan şirketleri hamilik üsteleniyor.
YATIRIMLARIN HEDEFİ ABD, İLERİ!
Katar, ABD başta olmak üzere pek çok şirket için önemli bir yatırım merkezi. Ancak Doha bu noktada diğer ülkelerden farklı olarak iade-i ziyareti eksik etmiyor. Petrol, petro-kimya, doğal gaz başta olmak üzere QIA, küresel yatırımlara sahip. Doha’nın yeni gözdesiyse ABD.
2000’lerin başında ABD’de başlayan kayaç gazı ve kayaç petrolü üretimi, küresel enerji denklemini yeniden şekillendirdi. Üretim cephesine katılan yeni aktörün doğal gazdan petrole yatırım çekmek için çaba sarf ettiği de sır değil. Katar bu noktada devreye girdi ve enerji alanında beş yıl içinde ABD’ye 20 milyar dolar yatırım yapmayı planladığını duyurdu.
Katar’ın ABD’ye dönük enerji yatırımları, LNG’de rakip olan iki aktörün davranışlarını ve motivasyonlarını anlama açısından somut bir örnek. Basitçe kapitalist ekonomide kâr, piyasa aktörlerinin temel motivasyonu. Bu noktada aktörler kendi sektörlerinde rakip dahi olsalar kâr güdüsüyle rakibinin güçlenmesinde de kazançlı çıkmaya çalışıyor. Örneğin Amerikan şirketlerin katkısıyla Katar’ın petrol ve doğal gaz sektörü büyüyor. Yani Katar LNG’de liderliğe yükselirken bu şirketler de maddi kazanca ulaşıyor. Dolaylı yollarla ABD devleti de bu süreçten kazançlı çıkıyor. Şimdi Katar da aynı şekilde yatırım çekmeye çalışan ABD enerji sektörüne ivme katarak rakibine el uzatıyor. Böylece ABD güçlenirken kâra da ortak olabilecek. Yani küresel ekonominin yatırım politikalarında rekabet ile işbirliği kavramları daha esnek bir niteliğe sahip. Aktörlerin politikaları basitçe rakibini batırma ve payını ele geçirmenin ötesinde. Mümkünse rakip kazanırken onunla kazanma, rakip kaybederken yine de kazanma stratejisine dayanıyor.
Katar ile ABD arasındaki bu yakınlaşma, Kaşıkçı cinayeti sonrası Riyad’la aralarında soğuk rüzgarlar esen Washington’la ilişkilere etkisi açısından da önemli. Basitçe söylemek gerekirse, Suudi Arabistan’ı hizaya getirmeye çalışan ABD’nin yeni gözdesi Katar üstündeki ablukanın kalkması için Riyad’a baskı yapması beklenebilir. Dahası Körfez ülkeleri arasında Katar krizinden bu yana birliği savunan ABD böylece İran’a karşı da Körfez’in Sünni blokunu fire vermeden seferber edebilecek.
Gazete Duvar / 29.12.18