Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Savaş, Cemal Yılmaz, Hasırlı. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan mahalle isimleri bunlar. 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından çatışmaların yaşandığı 6 mahalle. Yasak hâlâ devam ediyor. Lalebey ve Alipaşa Mahalleleri ise 15 Temmuz darbe girişiminin ardından acele kamulaştırma marifetiyle boşaltılan, yıkılan ve yasaklanan iki mahalle. Bu iki mahallede çatışma yoktu ve hiçbir talep olmamasına rağmen riskli alan ilan edildi. Ardından, bütün itirazlara rağmen, kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde böyle bir uygulamaya tabi tutuldu.
Bu 8 mahalledeki bütün evler, çatışmalarda zarar görmemiş olsalar bile, yıkıldı. Çatışmalarda zarar gören evlerin sahipleri, yetkililere başvuruda bulunarak, “Evlerimizi yıkmayın, biz onarırız” talebinde bulundular ancak dikkate alınmadılar. Çünkü dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, insanların endişeli bekleyişlerine aldırmadan, Diyarbakır’da, “Sur’u Toledo yapacağız” demiş, hatta Sur’dan kendine ev alacağını söylemişti.
VAATLER VE GERÇEKLER
Sur’da toplam 15 mahalle var ve 8 mahallesine giriş çıkışlar yasak. Bu mahallelerde yapılan evlerin mimarisi de bu evlerde kimlerin oturacağı da tartışılan konulardan oldu Diyarbakır’da. Bir defa devlet, ev sahiplerine evlerinin karşılığında bir bedel çıkartmıştı ve banka hesaplarına bu parayı yatırmıştı. İster alsın ister almasın, evi yıkılacak, yerine başka bir ev yapılacaktı. Birçok ev sahibi hesabına yatırılan bu paraya dokunmadı. Çünkü devletin evine karşılık verdiği parayı az buluyorlar ve zorla çıkarıldıkları kendi mahallelerinde yaşamak istiyorlar.
Devlet, elbette ev sahiplerine şu ayrıcalığı tanıdı: Ev sahiplerine eski evlerinin bedeli olan, diyelim 70 bin lira teklif etti. Bu 70 bin lira ile TOKİ tarafından yapılan evlerden birine sahip olabilirlerdi. TOKİ evlerinin fiyatı 70 bin liranın üstünde ama devlet, adresi Sur’da olanlara kredi çekme kolaylığı sağlayacaktı. Bir diğer seçenek ise eski evin yerine yapılan yeni evi alması konusunda öncelik tanıyacak. Ancak bazı evlerin fiyatı 500 bin liranın üstünde. Gazeteci olarak bütün bu süreçleri izledim ve Sur’da yaşayan hiç kimsenin 500 bin lira verecek ekonomik gücünün olmadığına tanıklık ettim.
SUR BELEDİYE BAŞKANINI SEÇTİ
İşte bütün bu tartışmalar, endişeler, belirsizlikler içinde 31 Mart yerel seçimlerinde adresleri bu 8 mahallede bulunan Surlular gidip oylarını kullandılar, belediye başkanı ve mahalle muhtarı seçtiler.
Sur Belediyesi’ne atanan kayyım, zaman zaman bu mahallelerin reklamını yapıyordu. Ancak kimse görmediği için bu reklamın tutmadığını söylemek mümkün. Seçimden sonra seçilecek belediye başkanı sahici bilgiler verebilirdi, daha önce bu 8 mahallede yaşayan insanların beklentisi bu yöndeydi. Ancak seçtikleri belediye başkanının da bu mahallelere giremediğini, yine belediye başkanından duydular.
Sur Belediyesi Eş Başkanı Filiz Buluttekin, yaklaşık 20 yıl boyunca Sur ilçesinde kadın ve çocuklara yönelik çalışmaların içinde yer almış bir isim. Neredeyse her sokağını, her evini tanıyor ilçenin. Seçim çalışmaları sırasında Sur’da evleri yıkılanlara verdiği vaatlerden biri de konut edinme hakkıyla ilgili akıllarından çıkmayan bu belirsizliği çözmek olmuş.
Sur Belediyesi Eş Başkanı Filiz Buluttekin’le görüşmeye giderken aklımdaki soruların başında bu 8 mahalle vardı. Belediyenin girişindeki abartılı güvenlik önlemleri kaldırılmıştı. Girişte bir x-ray cihazı vardı ama insanı tedirgin eden bir güvenlik ekibi yoktu ortalıkta. İnsan bir karakola değil de bir belediyeye girdiğini hissediyordu.
HDP İl Başkanlığı görevinden tanıdığımız Filiz Buluttekin ile söyleşiye hemen başladık. Çünkü bizden sonra başka görüşmeleri de olacaktı. Bu nedenle kimi soruları daha sonraya bıraktık.
8 MAHALLE BELEDİYENİN TASARRUFUNDA DEĞİL
Yasağın sürdüğü 8 mahalle ile ilgili göreve başladıklarında edindikleri bilgiyi paylaşan Buluttekin, bu mahallelerle ilgili tasarrufun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini öğrendiğini söyledi. Söz konusu mahallelerde inşa edilen yapıların denetimi, ruhsatı ve izin işlemleri ile ilgili tüm yetkilerin belediyeden alındığı ortaya çıktı. Bu karar ve yasağın devam etmesi nedeniyle belediye bu mahallelerde inşa edilen yapılarla ilgili karar alamıyor.
“Biz en başından beri yeni yapılan binaların Diyarbakır evleriyle bir ilgisinin olmadığını savunduk” diyen Buluttekin, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tasarrufuna bıraktılar bu mahallelerdeki çalışmaları çünkü yeni evlerin Sur’un tarihi dokusuna uygun yapılmadığını biliyorlardı. Belediyelerin başa geldiğinde yapıların durdurulması ile ilgili girişimde bulunacağını düşünerek böyle bir karar aldılar. Yasalarla koruma altına aldıkları usulsüzlükle karşı karşıyayız” dedi.
Böyle bir kararın kendilerini durdurmayacağını belirten Buluttekin, “Böyle bir karar almış olmaları bizi durdurmayacak. Bununla ilgili hukuki itirazlarımızı yapacağız” diyerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığına itiraz yazıları gönderdiklerini söyledi.
Yazılarına henüz bir cevap alamamışlar ancak sivil toplum örgütleriyle bir komisyon oluşturmuşlar. Orada neler olduğunu, neler yapılmak istendiğini öğrenmeye çalışacaklar. Buluttekin, “Hâlen bir belirsizlik mevcut. Halka şeffaf davranılmadı, dolayısıyla bir muammayla karşı karşıyayız. Yazışmalara halen cevap gelmedi. Yazışmada kapalı alanlarda neler oluyor, nasıl bir yapılaşma oluyor, neden halktan gizleniyor, gibi soruların cevaplarını almaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
BİR MAHALLEYE GİDEMEMEK
Buluttekin, Sur Belediyesi Eş Başkanı ancak o da diğer herkes gibi sadece surların üzerine çıkarak yasaklı mahallelere bakabiliyor. İnsanın belediye başkanı seçildiği mahallelere girememesi nasıl bir duygu?
Buluttekin bu soruyu “Çok can yakıcı bir duygu” diye yanıtlıyor. Şöyle devam etti: “Sur, geçmişte gezdiğim, bildiğim bir yer. Şu anda bilinmez bir şeye evrilmesi ve kapalı tutulması insanın canını acıtıyor. Bunun tarifi yoktur. Diyarbakır’da yaşayan herkes için Sur bambaşka bir yerdi. Dolayısıyla burada doğmadım ama 20 yıldır Sur’da gezdim. Her ailenin farklı hikâyesi vardır. Herkesin canının bir parçasının yok edilmesine göz yumuldu. Belediye başkanı olarak bu mahallelere girememem hukuka, mantığa, ahlaka aykırıdır.
MAHALLESİ OLMAYAN MUHTARLAR
Sur’un 8 mahallesine seçilen muhtarlar da seçildikleri mahallelere giremiyor. Oy vererek muhtar seçen insanlar şehrin değişik semtlerinde yaşıyorlar. Muhtarlardan en büyük beklentileri ise devletten aldıkları kira yardımının düzenli verilmesi konusunda girişimlerde bulunması. Seçimden önce biriken kira yardımlarını alabilmek için eylem gerçekleştirmişti Sur mağdurları. Belki de seçim öncesi böyle bir gerilime, olumsuz tabloya yer vermemek için kısa sürede kira bedelleri ödenmişti.
Ancak Buluttekin’den öğrendiğimiz kadarıyla ödemelerde aksamalar devam ediyor. Muhtarlarla görüştüklerini belirten Buluttekin, “İnsanların tepkilerinden biri de kendilerine taahhüt edilen ödemenin yapılmaması. Hukuksuz bir şeklide evlerinden oldular ve konut hakları hakkaniyetli bir şeklide sağlanmıyor. Kiracı olanlara yardım edileceği taahhüt edilmişti ancak bu hep aksıyor. Muhtarlar da bu konuda geliyorlar bize. Bunun dışında onlar da ne yapacağını bilmiyor. Çünkü muhtarın bir mahallesi bile yok” dedi.
84 MİLYON BORÇ NEDİR Kİ?
Sur Belediyesi seçimden kısa bir süre sonra kayyımın bıraktığı borçları, belediye binasına astıkları bir pankartla teşhir etti. Kayyımlık görevi sona eren kaymakam, Sur ilçesinde muhtelif yerlere pankart asarak yaptığı hizmetleri anlatmaya çalıştı. Kaymakamın bu tutumuna, “Devlet geleneğinde böyle bir şey yok” diyerek tepki gösteren Buluttekin, “Belediye başkanı olarak ben aynı zamanda bir siyasi partiyi temsil ediyorum. Devlet görevlisi olan kaymakam neden bir siyasi parti temsilcisi gibi davranır, anlamak mümkün değil” şeklinde değerlendirdi.
Kaymakamın kayyımlık sürecinde belediyedeki odasına yaptırdığı altın rengi banyonun görüntüleri basına yansımıştı. Buluttekin, “Hizmetlerini gösteren pankart asıyor ama yediklerini belirtmemiş. Ayrıca hiç yapmadığı işleri de yapılmış gibi göstermiş. Örneğin Çarıklı ve Bağıvar’da 22-30 bin metrekare parke taşı döşemesi yapıldı gibi gösterilmiş ama aslında hiç yapılmamış. Kayyım 84 milyon borç bıraktı. Bu bizim ilk tespitimiz. Araştırıyoruz, daha neler çıkacaktır. Bunların hepsini halkımızla paylaşacağız” şeklinde konuştu.
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesi yoksul ama abartısız kendi içinde mutluydu 2015 yılına kadar. Bu tarihten sonra benzeri az görülmüş sosyal, ekonomik ve psikolojik bir yıkıma uğradı. Bu yıkımın yaralarını devletin atadığı kayyım saramadı. Sur halkı yaralarına merhem olacak umuduyla belediye başkanını seçti ve şimdi umutlarının dallanıp budaklanmasını bekliyor.
Vecdi Erbay - Gazete Duvar / 19.05.19