Madencilikle, psikolojik harbi anlatan şu cümlelerin ne alakası var?
"Türkiye‘nin olası toplumsal krizleri için şimdiden Risk İletişim Planları geliştirilmelidir.”
Her olası toplumsal tepkiyi peşinen “dış güçlerin oyununa” bağlamaya hazır bu bakışın sahibini ve madenlerle ilişkisini yakından tanıyacağız. Ama önce birkaç alıntı daha yapalım. Zira olayın sonunda uluslararası tekeller, siyasi iktidar, yargı ve bir psikolojik harp uzmanının oluşturduğu korporasyona karşı; yoksul köylülerin gösterdiği direnişin kıymeti daha iyi ortaya çıkacak.
“Psikolojik savaş güçlerini geliştirme yolunda daha fazla yatırım yapıp yeni yöntemler kazandırılmalıdır… Türkiye, bunun için bazı kurumlar kurarak gelişim kaydetmek istemiştir.”
“Kamu Diplomasi Kurumu, Kamu Güvenliği Kurumu, Basın Enformasyon kurumu, TİKA, Akraba toplulukları, gibi kurumlar hedefleri doğrultusunda çaba gösterseler de aralarında koordinasyon ve hedef birliği sağlanamamaktadır. Bu kurumların bünyelerinde algı yönetimi ve psikolojik harekât yürütecek birim ve personel yapılanmasının da mevcut olduğu söylenemez.”
Bu ürpertici sözleri noktalayıp, Bursa’nın Kirazlıyayla köyündeki maden direnişine gidelim şimdi…
***
Bursa’nın Kirazlıyayla köylüleri bir yıla yakın zamandır tarım arazilerine, su kaynaklarına zarar verecek olan Meyra Madencilik’in kuracağı tesise karşı direniyor. Jandarma saldırısına, gözaltılara rağmen bir sonuç da elde ettiler aslında. Şirketin faaliyeti geçici olarak durduruldu; ÇED raporu mahkemelik oldu. Önceki gün karar çıktı. Bilirkişinin tespitlerine rağmen mahkeme, bir sorun olmadığına hükümetti. Açıkçası köylüler de avukatlar da şaşırdı.
Meyra’nın esas sahibi, şirketin yüzde 60’ını 2018’de satın alan Delta Star Enerji. Delta Star’ın sahibi de Özallı yılların zengini Lübnanlı Mehmet Habbab. Ortadoğu’nun petrol simsarlarından. (Ayrıntılar için)
Olayın bir yüzü böyle. Diğer yüzünde ise şirketle resmen ilgisi bulunmayan bir isim duruyor.
Kirazlıyayla direnişinin ilk gününden beri sosyal medyadan köylüleri, çevrecileri, muhalefet vekillerini teröristlik ve kışkırtıcılıkla suçluyordu. Köye giderek iknaya çalıştı. İyi Parti Meclis’e hakkında soru önergesi verdi. Yaptığı paylaşımların bazıları şöyleydi:
İşte bu isim, AKP Ar-Ge Başkan Yardımcısı Sevda Güner Kaya. Yazının başındaki alıntılar da uzmanlık alanına dair yazdığı yazılara ait. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde okumuş. Bahçeşehir Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış. Biyografisinde şu bilgiler var:
“Psikolojik Propaganda, Sosyal İmar, Güvenlik Psikolojisi gibi konularda uzmanlık çalışmalarını tamamlamıştır. Terör bölgesinde yaşayan halkın Türkiye Devleti’ne aidiyet duygusu, PKK’ya katılımın genel sebepleri ve devletin terör bölgesinde propaganda gücü, yöntemleri, devletin psikolojik algı yönetimi, vicdan ve ahlak imarı stratejileri gibi konularda, bizzat bölgede araştırmalar yapmış ve rapor hazırlamıştır.”
Kamudaki psikolojik danışmanlık görevinden istifa ettikten sonra davranış bilimleri konusunda hizmet veren AYS İletişim’i kuruyor. 2009’da AKP’ye katılıyor; 2014 seçimlerinde Ankara Çankaya başkan aday adayı, 2015’te Samsun milletvekili aday adayı oluyor. Halen partinin AR-Ge Başkan Yardımcısı.
Buradan Kaz Dağları’na geçelim…
***
Kaz Dağları için eyleme gidenleri de ilk günden ateşli biçimde hedef alıyordu Kaya. Yeni Şafak’ta yayınlanan söyleşisinde şöyle diyordu:
“Cerattepe’de ve Bergama’da olduğu gibi Kaz Dağları’nda da psikolojik savaş yürütülüyor. Bu gri ve kara propaganda yöntemleri ile gerçekleşiyor. Kullanılan bez afişler ve dövizlerin tek elden basıldığı açıkça belli. Sadece altın madeni değil Türkiye’nin bütün enerji yatırımlarının ÇED raporlarını takip ediyorlar ve hepsine dava açıyorlar. Bir ‘Savunuculuk Atölyesi’ bile kurulmuş. Bu çok masum gibi görünse de burada daha uzun vadeli bir konuşlanmanın da sinyalleri var.”
Sosyal medyada yazdığı bir yorumu da ekleyelim:
***
Yeni durağımız da Çarşamba Ovası…
Orada ne oluyor; kısaca hatırlatalım. Bir zamanlar fındık ticaretinde tekel olan, ancak şirketi İtalyan Ferrero’ya sattıktan sonra enerji işlerine giren Oltan-Köleoğlu şirketi, Samsun’un verimli Çarşamba Ovası’nı etkileyecek bir biyokütle santrali kuruyor. Devlete 13.3 kW/cent üzerinden alım garantili elektrik verecek. Tüm raporlar santralin felaket olacağı yönünde lakin süreç tıkır tıkır işliyor. (Ayrıntılar için)
AKP AR-GE Başkan Yardımcısı, Oltan-Köleoğlu Enerji şirketinin sık sık PR’ını yapıyor. Hemen her gün sosyal medya hesaplarından şirketin faaliyetlerini paylaşıyor. Vakit kaybetmeden yeni durağımız, Manisa’nın Çapaklı Köyü’ndeki bir diğer biyokütle santraline geçelim.
Haftalarca yerlerde sürünerek gözaltına alınan fakat yılmayan Çapaklı köylülerinin arazisine, 23 Eylül gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararı ile el konuldu. Santralin sahibi şirket, lahanavari ilişkiler ağıyla meşhur bir inşaatçıya çıkıyor. Geçen yıl, Ankara’da TOKİ arazisi üzerine inşa ettiği Next Level AVM’yi borçları nedeniyle Ziraat Bankası’na satan inşaatçı bu. (Ayrıntılar için)
Kaya bu şirkete danışmanlık hizmeti veriyor. Başka kimler danışıyor, onları da sıralayalım: İbrahim Kalın’ın “algı yönetimi departmanı” da kurduğu, sık sık gündem olan İletişim Başkanlığı, Enerji Bakanlığı, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Nurol Holding’in Kaz Dağları’nda da altın madeni olan şirketi TÜMAD.
Nerede bir maden veya santral tartışması varsa, Sevda Güner Kaya’nın ismi de orada çıkıyor yani. Mesela; 2016’da Eskişehir Alpu Ovası’na kurulacak termik santral için düzenlenen ve muhtarlara tüy dökücü kremin dağıtıldığı toplantının organizatörü de Kaya’ydı. (Ayrıntılar için Çiğdem Toker’in yazısı)
Daha Cengiz Holding’in Cerrattepe hikayeleri filan da anlatılabilir lakin uzatmayalım ve son bir bilgi ekleyelim: Sevda Güner Kaya’nın eşi Ramazan Kaya da 2019 yılında Global Enco adlı bir enerji şirketi kurdu. Pek çok belediyenin yanı sıra özel şirketler, kamu kurumları için yenilenebilir enerji tesisleri işi alıyor.
***
Kaya’nın yaptıkları hukuka aykırı mı? Siyasi görevi, mesleği, yaptıklarının ve yazdıklarının bileşiminin ortaya çıkardığı faaliyeti hukuken değerlendirmeyi, hukukçulara bırakalım. Burada çok daha tehlikeli bir şeyler var çünkü. Son yıllarda hızlanan madencilik faaliyetine karşı yükselen direnişleri düşmanlaştıran, devlete karşı komplo kurma faaliyeti sayan ve buna uygun davranan bir aklın pratiğini görüyoruz. Jandarma taburlarının sergilediği şiddetin, hukukun sürekli köylülerin aleyhine işlemesinin, direnişlerin niçin yalnızlaştırılmak istendiğinin nedenini anlıyoruz.
Psikolojik harp taktikleriyle madencilik faaliyetini harmanlayan uzmanımız, bakın biyografisinin son cümlesinde yaptığı işi nasıl tarif ediyor: “Ülkemizin, vicdan ve ahlak imarı konusunda çalışmalar yürütüyor.”
Köylüye karşı inşa edilen bu “vicdan ve ahlak”ın anlamını, Kaya’nın hararetle savunduğu Kanadalı Alamos Gold’un CEO’su tercüme etsin bize:
“Türkler hafriyatta çok iyiler!”
Gazete Duvar / 08.11.20