Suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları, ağırlıklı olarak Soylu-Ağar ikilisini hedef almıştı. Habertürk’te gazetecilerin karşısına çıkan Süleyman Soylu ise Peker’in iddialarına yanıt vermek yerine, “yeni çatışma alanları” oluşturarak üzerindeki basıncı hafifletmeye çalıştı.
Bahçeli üzerinden Erdoğan desteği
Soylu, “Peker, herkese ipiniz elimde diyor ve bir sessizlik hâkim” sözleriyle, o yayının asıl amacını da ortaya koymuş oldu. Nitekim Fatih Altaylı, çarşamba gününün önerildiğini ancak Soylu’nun “çarşamba geç olur” diyerek pazartesiyi istediğini yazdı. Aytunç Erkin, çarşambanın neden geç olduğunu, Bahçeli’nin salı günü grup konuşması yapacak olmasına bağladı ki salı günü Bahçeli, Soylu’ya sahip çıkan bir konuşma yaptı. Öyle bir sahip çıkmaydı ki sanki Soylu AKP’li değil de MHP’liydi!
Bahçeli’nin salı çıkışı da Erdoğan’ın çarşamba günü yapacağı grup konuşmasını etkileyecekti sonuçta. Nitekim Erdoğan, üç hafta sonra Soylu’ya desteğini açıkladı.
Kısacası Soylu, Habertürk yayını hamlesiyle neredeyse kendi geleceğiyle AKP-MHP ortaklığının geleceğini birbirine bağlayabildi.
Fidan-Akar ikilisini hedef aldı
Peki Soylu, Pekergate skandalının üzerindeki basıncına karşı Habertürk yayınında hangi “yeni çatışma alanları” oluşturdu?
1) Peker’in iddialarının odağında Soylu-Ağar ikilisi vardı. Soylu ise yayında Mehmet Ağar’la arasına kalın bir çizgi çekti. Hem Korkut Eken üzerinden hem de Ağar’ın dayısı Yalçın Akçadağ’la DYP il başkanlığı sırasında yaşadığı silahlı çatışma üzerinden, kendisini onlardan ayırdı. Dahası, Çiller’in o çatışmada kendisinden yana olduğunu söylererek Ağar’ı yalnızlaştırmaya çalıştı. Böylece AKP koalisyonunun DYP kanadı olan Çiller-Ağar-Soylu üçlüsünü dağıtmış oldu.
2) Bürokrasiden siyasete girme eleştirisi üzerinden MİT Başkanı Hakan Fidan’ı ve MSB Hulusi Akar’ı hedef aldı. İlginç, Ahmet Takan’ın iddiasına göre Hulusi Akar bir süredir Jandarma’yı yeniden MSB’ye bağlaması için Erdoğan’a baskı yapıyormuş. Soylu ise bunun sakıncalarını anlatarak Erdoğan’ı ikna etmiş (Yeniçağ, 25.5.2021). Soylu’nun Habertürk yayınında Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’i övmesini ve daha önceki pek çok açıklamasında terörle mücadeledeki başarıda Jandarma’nın önemini öne çıkarmasını bu bağlamda aklımızda tutalım.
Soylu’nun Ergenekon şantajı
3) Soylu, Peker’e polis koruması üzerinden eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı, oğlunun evinde para sayma makinesi çıkması üzerinden eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’i hedef aldı.
4) Soylu, sık sık yargı eleştirisi üzerinden Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü hedef aldı. Haliyle esas oklar Numan Kurtulmuş’aydı...
5) Soylu, doğru olmadığı halde Peker’e silah ruhsatı ile Veli Küçük arasında bağ kurdu ve bu ilişkiler ağını da genel bir Özel Harp Dairesi ve gladyo örgütlenmesine bağladı. Soylu bu hamlesiyle de Ergenekon kumpasında hedef alınan kesimlerden bazılarına, biraz da şantajvari bir şekilde, “arkamda durun” mesajı vermiş oldu.
6) Soylu’nun “Davutoğlu başbakanlığı sırasında AKP yöneticilerini dinletti” iddiası ise çok hedefli bir hamleydi. Hem Erdoğan’a “seni yıkmaya çalışanlarla çarpışıyorum” mesajı verdi hem de Peker’in iddiaları ile AKP karşısındaki partileri irtibatlandırarak Erdoğan’a ve Türkiye’ye karşı dış destekli bir cephe oluşturulduğu tezini işledi.
Başka kılıç çekilecek mi?
Bu tablo aslında AKP içinde güç odakları olarak Berat Albayrak, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Binali Yıldırım ve hatta Hulusi Akar’ın büyük bir güç mücadelesi verdiğini ortaya koyuyor.
Soylu, ikinci perdeyi açarak çatışmayı yaymaya ve üzerindeki Pekergate basıncını azaltmaya çalışıyor. Bunun için de kılıç sallıyor. Bakalım o kılıç ne kadar keskin? Ve de başkaları da kılıç çekecek mi?
Not: Erdoğan’ın Meral Akşener’e “Rize’deki ders birinci, daha neler olacak neler. Dua et ki fazla ileri gitmediler” demesi, yani muhalefeti sokakla/şiddetle tehdit etmesi vahimdir. Bu iktidar, bölge için ulusal güvenlik, Türk milleti için demokrasi ve özgürlük sorunudur.
Cumhuriyet / 27.05.21