İktidarın korona virüsü salgını nedeniyle aldığı, 65 yaş ve üzeri kişilere yönelik sokağa çıkma kısıtlaması, belirli açık alanlarda sigara içiminin yasaklanması gibi kararlar uygulanmaya başlandı. Geçtiğimiz eylül ayında “Türkiye’nin Wuhan’ı” olarak tarif edilen Ankara’da, kasım ayı itibariyle yeniden yükselişe geçen vaka sayılarının aralık ayında daha da artacağını belirten sağlık meslek örgütü temsilcileri, kentteki son duruma ilişkin bilgiler verdi.
‘Günlük rakam 10 bin ile 13 bin arasında’
Ankara’da kasım ayının ortası itibariyle bir önceki aya göre vaka sayısının arttığını, Covid-19 şüphesiyle hastaneye başvuranlar nedeniyle poliklinik sayılarında da artış yaşandığını belirten Ankara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç, “Filyasyon ekibimizden aldığımız günlük rakam 10 bin ile 13 bin arasında. Bu sayının 3’te 1’i Covid-19 pozitif, 3’te 2’si ise temaslı. 10 bölgeden toplanan rakam bu. Pandemi hastanelerinin yataklı servisleri ve yoğun bakımları dolu. Şehir hastanesinde yoğun bakımda bir hasta yeri boşalabilmesi için ya biri hayatını kaybedecek ya da biri iyileşecek. Pandemi hastanelerinin hepsi dolu ve bu hafta poliklinik sayılarımız belirgin bir şekilde arttı” dedi.
‘Ankara'yı Aralık ayında kötü bir tablo bekliyor"
Ankara’da mümkün olduğunca test yaptırılmamaya çalışıldığını belirten kamu hastanelerinde ise başvuranlar arasında çok büyük bir sorunun kendilerine gelmediğini belirten Karakoç, “Turkuaz tabloda açıklanan test sayılarını ısrarla kimlere yapıldığını soruyoruz. Filyasyon ekipleri hızlıca evlere ilaç götürüyorlar ve hastaneye uğramamalarını talep ediyorlar. Test yaptırma üzerinden bir önlem olarak ele alınıyor” dedi.
“Ankara’yı aralık ayında kötü bir tablo bekliyor” ifadelerini kullanan Karakoç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece Ankara da değil Türkiye’yi kötü bir tablo bekliyor. Havalar soğuyacak ve daha çok kapalı alanlarda bulunacağız. Burada en önemlisi sağlık çalışanlarının durumu. Merkezi ısıtma sistemleriyle, klimalı ortamlarda çalışıyoruz. Oysa bu klimalı ortamlarda virüsün bulaşma riski daha yüksek. Bir tarafta hastanemizde hastalar yatıyor bir taraftan da hava sirkülasyonu yapılıyor. Hem sağlık çalışanları hem de yarı pandemi hastanelerine gelen yurttaşlar daha fazla enfekte olacaklar. Bir yandan da grip salgını olacak. Bunların hepsi sağlık sistemi üzerinde yükü arttıracak. Bir noktada sağlık çalışanları yetmeyebilir.”
‘Bunlar pansuman tedbirleri bile değil’
Epidemiyoloji biliminde kısmi sokağa çıkma yasağı ya da kısmi yaş grubunun sokağa çıkmaması gibi bir uygulamanın bulunmadığını, sürekli aynı kararı alıp farklı bir sonuç beklemenin akıllıca olmadığını söyleyen Karakoç, son süreçte Covid-19’a karşı alınan yeni tedbirlere ilişkin ise şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı uzun süre 65 yaş ve üzeri vatandaşların sokağa çıkmasını engelledi. Hem psikolojik sıkıntı yaşadılar hem de kronik rahatsızlığı olan birçok insan daha fazla sorun yaşadı. Yeniden normalleşme sürecinde yaşlıların sokağa çıkışını engellemelerine rağmen çocukları ya da yakınları gidip çalıştı ve hastalığı onlara bulaştırdı. Bunlar pansuman tedbirleri bile değil. Korona virüsü saat 22.00’ye kadar uyuyor da bu saatten sonra mı hareketlenmeye başlıyor? Kafeler, barlar saat 22.00’den sonra kapanıyor. Bunlar bilimsel şeyler değil. Bir şeyler yapıyor gibi görünüyorlar. Önlem ve tedbir belli. Eğer gerçekten pandemiyle mücadele etmek istiyorlarsa nerede bir temaslı varsa o bireyin 14 gün karantinaya alınması gerekiyor. Filyasyonda geriye doğru giderek ilk vakayı bulmak gerekiyor. Bunlar yapılmadıkça bir şeyler yapmış gibi görünüyorlar.”
‘Ankara’da kısıtlı test yapılıyor’
Ankara’da vaka sayılarında artışın devam ettiğini fakat kısıtlı sayıda test yapıldığını söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, “Çünkü yoğunluklu olarak İstanbul’da test sıkıntısı olması nedeniyle testler de orada yapılıyor. Şu an Ankara’da test sıkıntısı var ve yaygın bir şekilde test yapılmıyor. Nitekim eylül ayında pik yaptığı dönemde test ağırlığı verilmişti Ankara’ya. Vatandaşlardan teste ulaşma konusunda çok sık şikâyet geliyor” dedi.
Ankara’da merkez ilçeler arasında uçurum olduğunu, daha önceki süreçte ilçeler arasındaki dağılımın yakın sayılarda seyrettiğini ifade eden Yalçınkaya, “Son süreçte örneğin Keçiören’de Yenimahalle ilçesine göre iki kat fark oluştu. İşçi sınıfı yoğun olarak Keçiören’de ve yapılaşma olarak da diğer ilçelere göre sıkışık bir alanda. Bu ilçeden sanayinin yoğunlaştığı OSTİM bölgesine çok yoğun işçi gidiyor. Valilik mesaiyle ilgili standart getirse de bu çözüm olmadı” diye konuştu.
‘Hamamları denetliyoruz ama özel okullarda sorun yaşanıyor’
65 yaş ve üstüne yönelik adımların vaka artışlarını engellemediğini, özel okullardan çok sayıda vaka bildiriminin geldiğini söyleyen Yalçınkaya, eğitim alanları ve şantiyelere ilişkin şunları söyledi:
“Eğitim en son vazgeçilecek şey ama apartmandan bozma özel okulların sayısı oldukça fazla. Buralarda salgını ve öğrenci davranışlarını kontrol etmek çok mümkün değil. Özel okullar İçişleri Bakanlığı’nın yapmış olduğu denetimler kapsamında da değil. Hamamları, berberleri, pazar yerlerini denetliyoruz ama özel okulların denetimi konusunda bir sorun yaşanıyor. Ankara’da bir diğer sorun şantiyelerde yaşanıyor. Merkez Ankara, Etlik Şehir Hastanesi inşaatlarında binlerce işçi çalışıyor. Buralardan vakalar geliyor ve bu işçiler çoğunlukla aynı yatakhanede kalıyor.”
‘Üstümüze düşeni yapıyoruz’ demek için yapılıyor’
Ankara Valiliği’nin salgının yükseldiği dönemde kamu çalışanlarına yönelik esnek mesai kararının uygulanamadığını, kentteki sanayi bölgelerinde mesai saati sınırlaması kararının da denetimlerin yapılmaması nedeniyle uygulanmadığını belirten Yalçınkaya, “Ankara Valiliği’nin aldığı 10 yaş altında çocuğu olan kadın emekçilere yönelik uzaktan çalışma kararı tam anlamıyla uygulanmıyor. Bakanlıklar bunu uygulamıyor ve inisiyatif almıyorlar. Valiliğin aldığı kararlar merkezi teşkilatlar nezdinde uygulanmıyor. Valiliğin sanayi bölgelerinde mesai saatlerini sınırlama yönündeki kararları da denetimler ve kontroller olmadığı için uygulanmıyor. Bu kararlar kamuoyunu rahatlatmak, ‘üstümüze düşeni yapıyoruz’ demek için yapılıyor ama bunun karşılığı vaka artışını düşürmede işe yaramıyor” dedi.
‘Yalancı temaslı takibi yapılıyor’
Aralık ayı itibariyle Ankara’da vaka artışı beklediklerini, işyeri temelli filyasyon uygulaması yapılmadığı takdirde sürecin daha da kötü bir tabloya evrilebileceğini söyleyen SES Ankara Şube Başkanı Yalçınkaya sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde işyeri temelli filyasyon çalışmalarının yapılması gerekiyor. A işletmesinde pozitif vaka çıktıysa bütün işletmede tarama yapmamız gerekiyor. Tarama yapmasak bile semptom sorgulaması yapmamız gerekiyor. Bunu yapmıyoruz. Yapmayınca filyasyonun karşısına yığınla hasta geliyor. Bu hastaların da temaslı takiplerini karantinaya alarak çözmeye çalışıyoruz. Ankara’da yalancı temaslı takibi yapılıyor. Yalancı temaslı takibi yapıldığı için gerçek temaslılar toplumsal hayata devam ediyorlar ve vakaların artışı devam ediyor. İnsanlar evlerinde iki saat geçiriyorsa işyerlerinde 12 saat geçiriyor. Doğru filyasyon çalışması için doğru temaslı takibini mutlaka yapılması gerekiyor.”
‘Temaslı takibine iş yerleri katılmıyor’
“Sağlık Bakanlığı işyeri nezdinde filyasyon çalışması yapmıyor. Bunu yapmamasının sebebi üretime sekte vurmamak. Hastaların temaslı takibine bakıyorsunuz çoğunlukla aile çevresinin isimlerini görüyorsunuz. Ankara’da günlük 2 binden fazla vaka var ve temaslı takibine iş yerleri katılmıyor. Bu işçi işyerinde çalışıyor, maskesiz yemek yiyor ve arkadaşlarıyla birlikte beden gücünü kullanarak yan yana çalışıyor. Filyasyon işyeri temelli yapılmadığı için vakaların artışı söz konusu.”
Serkan Alan -Gazete Duvar / 14.11.20