‘Uzayın fatihi’, Tesla’nın CEO’su Elon Musk şu sıralar karalar bağlamış olsa gerek. 24 Temmuz’da Twitter’da ‘ABD’nin değerli lityum madeni zengini Bolivya’da darbe tezgahlamasının, Amerikan halkının hayrına olmadığını’ yazan bir takipçisine, “Dilediğimize darbe yaparız! Alışın buna” deyivermişti. Aşırı sağcı ve dinci oligarşinin iktidar gaspı sayesinde Bolivya lityumunu ‘ballı koşullarda’ alma fırsatı yakaladığından, anlaşılır olan tepkisini aşırı dürüst ifade etmişti. Hevesi kursağında kaldı.
İsmini, Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesinin kahramanı Simon Bolivar’dan almış Bolivya, kıta halklarının makus talihini örgütlü mücadeleyle bir kez daha dönüştürdü. Latin Amerika’da ABD destekli bir darbenin bir sene sonra sandıkta demokratik olarak ters yüz edildiği ülke olarak tarihe geçti.
Kolay olmadı
Nüfusun yüzde 60’ını yerli halk, yüzde 25’ini Mestizos diye anılan karma nüfus, kalanını beyaz Avrupalıların oluşturduğu Bolivya’da Latin solunun yükselişi döneminde 2005’te iktidara gelmiş Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) reformcu yol tutturmuştu. İlk yerli başkan Evo Morales, yerli halkı örgütleyip yoksullara sosyal programları, sendikaları güçlendirme ve toprak reformu eşliğinde kıtanın en yoksul ülkesinde önemli başarılara imza atmıştı. 2009’da yapılan çok kültürlü anayasa liberal dünyanın övgülerine mazhardı. Ancak Morales, oligarşik yapıya dokunmamanın, Rusya ve Çin’le ülke ekonomisine daha fazla değer kazandıracak anlaşmalar yapmanın bedelini dördüncü seçimde ödedi.
Ekim-Kasım 2019’da sağcı ve dinci oligarşi, ABD ve Batı medyasının açık desteğiyle Morales’i devirdi. Morales 20 Ekim 2019’daki seçimi kazanmış olmasına rağmen sonuçlar bulandırılarak yürütülen kampanyada, ABD’nin bölgeyi yoğurmakta kullandığı Amerika Devletleri Örgütü (OAS) eşliğinde kapsamlı manipülasyonlara imza atıldı. Sokaklarda sağcı paramiliter güçler terör estirdi. Morales, ordunun da tehdidi üzerine kan dökülmesini önlemek için istifa edip Arjantin sürgününe çekilmek zorunda kaldı. Sahne, yerli halka ırkçı söylemleriyle tanınan, iktidara el koyduğunu “Tanrı İncil’in tekrar başkanlık sarayına dönmesine izin verdi” diyerek ilan etmiş Senato’nun kadın başkan vekili Jeanine Anez’e ve kurduğu ‘geçici hükümete’ kaldı.
ABD’nin memnuniyetini açıkladığı cunta, bir yılda tüm kazanımları çöpe attı. Morales şeytanlaştırıldı, MAS kapatılmaya çalışıldı, mahkemeden döndü. Cunta seçimleri pandemiyi fırsat bilerek üç kez erteledi. Beyaz çeteler sokaklara ‘Yerliler sizi öldüreceğiz’ sloganlarıyla salındı. Ekim başında darbeci hükümet Che Guevara’yı öldürenlere şükran sunmayı ihmal etmedi. MAS tabanına ciddi insan hakları ihlalleri Batı medyasında görmezden gelindi.
Ama olmadı. Bir sene sonra 18 Ekim’de genel grev baskısıyla yapılan seçimler oligarşi için büyük yenilgiyle sonuçlandı. Anez’in kafi destek bulamayınca adaylığını çektiği seçimlerde MAS geçen yıldan da fazla oy oranını yakaladı. ‘Bolivya Mucizesi’nin icracısı eski maliye bakanı ‘Lucho’ lakaplı Luis Arce, başkan yardımcısı David Choquehuanca ile birlikte ilk turda yüzde 55.1 gibi açık farkla kazandı. MAS parlamentonun iki kanadında çoğunluk elde etti; doğuda ve batıda, Andlar’da ve ovalarda kazandı. Yeni senatörler arasında bir yıl önce saçları kesilip üzerine boya atılıp sokaklarda sürüklenmiş Vinto kasabasının belediye başkanı Patricia Arce de var.
Lucho’nun en yakın rakibi Morales’in 2005’te bileğini büktüğü neoliberal eski başkan Carlos Mesa oldu. Cunta’nın bir yıllık facisından sonra ABD’nin tercihiydi. Yüzde 28.8’de kaldı.
Zengin Santa Cruz eyaletinin gözbebeği işadamı Luis Fernando Camache yüzde 14’te kaldı. MAS zaferi karşısında gözyaşlarına boğulup sokaklara saldığı paramiliterlere yargılanmama sözü verdi.
Neden oldu, nasıl oldu?
Gözlemciler, ırkçı faşist oligarşinin mağlubiyetinde şu unsurlara işaret ediyor:
-Cunta 1980’lerin yöntemlerini uygulayamadı, kurumsal yapı ve parlamentoyu feshedemedi. En büyük parti MAS’ı kapatmayı başaramadı.
-Morales’in sağlık reformunun çöpe atılması, pandeminin toplumu vurması facia yarattı.
-Bolivya oligarşisi MAS karşısında tek adayda birleşemedi. Lucho’nun ilk turda seçilememesine yatırım yaptılar.
-Olası hileye ilk turdan girişmenin kontrol edilemez isyana yol açacağını düşündüler.
-Morales döneminin ekonomik mucizesinin toplumdaki etkisini hesaplayamadılar. Katılım yüzde 80’lik ortalamayı aşarak yüzde 87 ile rekor kırdı.
Bolivya deneyimine dair en çarpıcı saptamalardan birisi ABD’nin eski başkanı Barack Obama’nın ‘söz yazarı’ Ben Rhodes’e ait. ABD standartlarında ‘solda’ anılan Rhodes, “Trump-Rubio’nun kifayetsiz emperyalizm doktrini Latin Amerika solunun yelkenini dolduran güçlü rüzgar” diye buyurdu. ‘Emperyalizm kifayetli olsa’ sorun kalmayacak.
Darbeciler yenildi ama...
ABD Venezuela’daki gibi Bolivya’da da başarısız oldu. Darbeciler yenildi, ancak tümden çekilecekleri düşünülmemeli. MAS’ın ‘beyaz orta sınıf’ kanadından olduğu için ABD ana akım medyasının biografisinde bir şey bulamayınca ‘Evo’nun seçtiği kukla’ muamelesi yaptığı Arce, “Demokrasiyi kurtardık, istikrar ve sosyal barışı yeniden kazanacağız” diyor. Koşullar şu an yeni darbeye uygun olmasa da Santa Cruz gibi eyaletlerde ayrılıkçılık ve balkanlaştırma hamleleri görürsek şaşırmamalı. İşi zor. En başta neoliberal uygulamaların çöküş getirdiği ekonomiyi inşa etmek; ordu ve polis gücünü yeniden yapılandırmak, ‘Amerikalar Okulu’ ekolünden temizlemek; Latin soluyla kurumsal bağları restore etmek ve çok sesli bir medyayı korurken manipülatif medyanın terörünü engellemesi gerekecek. Latin solu, reform yolunun sınırlarını bu kez kavrayabilecek mi, birlikte göreceğiz.
BirGün / 26.10.20