İran-Altın-Halkbank üçgeni - Uğur Gürses

Türkiye İran'a Halkbank'ta döviz ve TL hesabı açarken, İran da sattığı enerjinin bedelini bu bankada mevduat olarak tutuyordu.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 19 Aralık 2013
  • 09:18

Henüz fazla ayrıntısı ortada olmasa da bugün çok konuşulan İran-Halk Bankası-altın üçgenini özetleyelim.
ABD ve AB 2010’da İran’a ticaret ambargosu uygulamaya başladı. Daha sonra ise finansal işlemler ve transferlerle ilgili blokaj ve kısıtlama uygulamaya başladı. 2012 Mart ayından

 itibaren, uluslararası döviz transfer sistemi olan Swift üzerinden İran’a ya da İran’dan diğer ülkelere para transferi yapmak olanaksız hale geldi. Yani, İran ne kendisine gönderilen dövizleri alabilecek ne de ödeme yapabilecekti. 

Ancak İran’dan doğalgaz ve ham petrol satın alan Türkiye gibi kimi ülkelere istisnai bir açık kapı bırakılmıştı. Uluslararası düzeyde para transferi yasağıyla, bu ülkeler İran’dan enerjİ ithalatı yaparken ödemelerini ise yapamıyorlardı.

Türkiye, bunun yolunu ülke içinde İran’a Halkbank’ta döviz ve TL hesabı açarak bulmuştu. İran da Türkiye’ye sattığı enerjinin bedelini bu bankada mevduat olarak tutmuş oluyordu. Ama formül de bulunmuştu; İran bu hesabındaki TL ve dolarları altına çevirip ülkesine taşımaya başladı.

Önce Halkbank’taki mevduatları ile uluslararası piyasadan altın satın aldılar, sonra da bunu Türkiye’ye fiziksel olarak getirdiler. İşlemin tarafı Türkiye şirketi olduğu için kısıtlama ile karşılaşılmadı. Bizim kayıtlarımızda altın ithalatı arttı. Daha sonra da kendi ülkelerine gönderdiler. Bizim dış ticaret hesaplarımızda ‘altın ihracatı’ olarak göründü. Ancak bu ihracat bedelinin ülkemize gelmeyeceği tahmin ediliyordu. Nihai olarak enerji ithalatımızı altınla ödemiş olduk. ABD, bu altın transferini engellemek için 2013 Temmuz başından itibaren İran’a altın ihracatını da yasakladı. Temmuz ayından itibaren bizim de dolaylı ithalat ödemesi haline gelen İran’a altın ihracatımız durdu. Bu yıl, hesapta biriken mevduatlarla altın ithal edildiği ve 13 milyar dolara yaklaşan ithal altının önemli bir bölümünün içeride biriktiği anlaşılıyor. 2010 yılı Türkiye’nin altın dış ticaretinin normal olduğu bir yıldır. 2011’de İran’ın altınları Türkiye’ye ithal ettiği, 2012 ise Türkiye’den İran’a taşıdığı bir yıl oldu. İran’ın, bu süreçte Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki altın hesaplarını da kullandığı açıkça görülüyor.

Özeti şu; son 3 yılda net olarak İran’a 8 milyar dolarlık altın gitmiş, bir o kadar altın da kısıtlama nedeniyle içeride bekliyor görünüyor.

Radikal / 19.12.13