Irak'ta 12 Mayıs'daki genel seçimlerin ardından taşlar yerine oturmaya başladı. Kürdistan bölgesinde geçen sene fiyasko ile sonuçlanan bağımsızlık referandumunun ardından Kürt partilerin arasındaki gerilim Bağdat'a, yeni cumhurbaşkanı seçiminde yansıdı. Irak'ın ABD işgali sonrası oluşturulan siyasi yapısı uyarınca cumhurbaşkanlığına KYB'nin desteklediği Berham Salih seçilirken, KDP adayı Fuat Hüseyin'le başarısız oldu. Mesut Barzani, sonucu reddettiklerini duyurdu. Salih'in ilk işi ise Şiilere ayrılan Irak İslami Yüksek Konseyi'nin de önde gelen üyelerinden olan Adil Abdulmehdi'yi başbakan olarak görevlendirmek oldu.
Irak'taki gelişmeleri Yakın Doğu Haber internet sitesi kurucusu, gazeteci ve yazar Alptekin Dursunoğlu ile konuştuk.
‘KÜRT PARTİLER ARASINDAKİ BİRLİK DENGESİ OLDUKÇA SARSILDI'
Alptekin Dursunoğlu, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin geleneksel uzlaşısı sonucunda bölge başkanlığının KDP, Irak cumhurbaşkanlığının ise KYB'den geldiğini anımsatarak Celal Talabani örneğini verdi. Dursunoğlu'na göre, IKBY'nin dengesi geçen sene tartışmalı bölgelerin Kürtler tarafından yitirilmesiyle sonuçlanan bağımsızlık referandumu ile bozuldu:
"Kürdistan bölgesinde daha öncesinde şöyle bir uzlaşma vardı. Kürdistan Bölgesi'nin başkanlığı KDP'ye yani Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'ne, Irak Cumhurbaşkanlığı ise KYB'ye yani Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne bırakılıyordu. Nitekim iki dönemde Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani oldu, Kürdistan Bölgesi Başkanı da Mesut Barzani oldu. Ancak Talabani'nin vefatı ve Mesut Barzani'nin süresinin de uzatılmasından sonra durum biraz değişti. Bağımsızlık referandumunun ardından Kürt partiler arasındaki o birlik dengesi de oldukça sarsıldı. O sarsıntı üzerine 2003'ten beri olan Irak tarihinde ilk defa Kürdistan Yurtseverler Birliği ile Kürdistan Demokrat Partisi ayrı ayrı adaylar gösterdi. Kendi aralarında uzlaşamadılar. Dolayısıyla da iki adaylı bir seçimde Barzani'nin tüm yüklenmelerine rağmen Berhem Salih, KYB'nin adayı olarak seçildi. Bu seçimlerle biraz eş zamanlı gibi olan Kürdistan Bölgesi'nde de Meclis seçimleri vardı. Barzani, Irak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Meclis seçimleri sonucunun açıklanmasından sonraya bırakmak istiyordu. Çünkü Meclis seçimlerinde çok bariz şekilde KDP'nin üstünlüğü var. O üstünlük üzerinden Irak Cumhurbaşkanlığını da bu şekilde domine etmek istiyordu. Fakat bunun aksine KYB çok ciddi ve geniş çaplı yolsuzluklar yapıldığı gerekçesiyle seçim sonuçları açıklanmadan Irak Meclis'inin cumhurbaşkanını seçmesinin önünü açtı. Burada da Irak Meclis Başkanı'nın Barzani'yi biraz zor durumda bırakan bir manevrası oldu. 1 Ekim tarihini son tarih olarak koyunca dün mecburen seçim yapılmak zorunda kalındı. Yapılan seçimlerde de sözünü ettiğimiz manzara ortaya çıktı."
‘DURUMUN EL-BİNA'NIN TERCİHLERİNE GÖRE ŞEKİLLENECEĞİ BEKLENEN BİR ŞEYDİ'
Irak'ta 12 Mayıs'tan bu yana bir türlü hükümet kurulamamış olmasında işgal sonrası tesis edilen ve koalisyonlara dayalı yapı olurken, ABD ve İran'ın nüfuz mücadelesi de dikkatle gözleniyordu. Dursunoğlu, ABD'nin yoğun çabalarına karşılık seçim sonuçlarının parlamentodaki en büyük grup el-Bina koalisyonuna göre şekillendiğini belirtirken, bunun doğal bir sonuç olduğunu ekledi:
"McGurk'ün çok yoğun bir çabası oldu. Seçimlerden sonra sadece cumhurbaşkanlığı için değil bütün bir sistemin yeniden dizayn edilmesi konusunda ciddi bir çabası oldu. Ama çok bariz bir şekilde hezimeti oldu. Çünkü McGurk'ün Amerikalıların ve buna Suudi Arabistan'ı da eklemek gerekiyor, zihnindeki tablo şuydu: İbadi'nin başbakanlığının sürdürülmesi. Bilindiği gibi cumhurbaşkanlığı sonuçta Irak'ta sembolik yetkileri olan bir makam. Dolayısıyla da cumhurbaşkanlığını doğrudan Amerikan'ın kendisinin tayin ettiği birisinin olması bile sonucu çok değiştirmiyor. Nitekim öyle de değil. Ancak Amerika'nın zihnindeki tablonun oluşmayacağı Meclis başkanlığı seçimi sırasında çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Amerika'nın desteklediği İbadi ve İbadi'nin yer aldığı Islah koalisyonu. Sadr'cıların, el-Hekim'in ve İbadi'nin ittifaklarının buluştuğu bir koalisyon bu. Bunlar çoğunluk grubu oluşturduklarını söylemişlerdi. Buna karşı Haşdi Şabi liderliğindeki Fetih koalisyonunun Nuri el-Maliki ile oluşturduğu el-Bina koalisyonu vardı. El-Bina koalisyonunu istediği aday olarak Meclis Başkanı seçildi. Meclis Başkanı'nı hangi koalisyon seçtirirse doğal olarak hangisinin Meclis'te daha fazla çoğunluğa sahip olduğu ortaya çıkmış oluyordu. Halbusi'nin seçilmesi şunu gösterdi ki Nuri el-Maliki liderliğindeki el-Bina koalisyonu parlamentoda en büyük grup. Peşi sıra gelen olaylar da doğal olarak Irak Cumhurbaşkanlığının da ve Başbakanlığının da bu koalisyonun tercihlerine göre şekilleneceği zaten beklenen bir şeydi. Amerika'nın, McGurk'ün kafasındaki başbakan adayı Haydar el İbadi, çoktan bitmiş oluyordu bu tabloya göre. Nitekim de öyle oldu.
‘UZLAŞABİLECEK EN MAKUL İSİM ADİL ABDULMEHDİ İDİ'
Dursunoğlu, seçimlerde Komünist ortaklarıyla birlikte birinci sırada çıkmış olan Sadr grubunun Adil Abdulmehdi'nin başbakan olması için ısrarcı olduğunu dile getirdi. Dursunoğlu, El-Bina ve Islah koalisyonlarının uzlaşması gerektiğini, bunun sonucunda da Abdulmehdi üzerinde karar kılındığını aktardı:
"Adil Abdulmehdi'nin Sadr grubunun ısrarı üzerine öne çıkan bir isim olduğu basında yer aldı. Görünen o ki itiraz edilmedi. Sadr'cıların oluşturduğu ittifak seçim sonrasında El Hekim ile Haydar İbadi ile koalisyon oluşturdular. Amerika'nın arzuladığı tablo da buydu. Hatta Brett McGurk, Kürdistan Bölgesi'ne ve Sünnilere çok yoğun baskılar yaptı koalisyona katılmaları yönünde. Fakat bu gerçekleşmediği gibi Basra olayları yani Irak Konsolosluğunun yakılması ile sonuçlanan ki İranlılara göre bunun arkasında Amerika ve Körfez ülkeleri vardı. Bu tam tersi bir etki yarattı. Öyle bir etki yarattı ki yakın zamanda Amerika, Basra Konsolosluğunu kapatmak zorunda kaldı. İçerideki denge de hem Haydar İbadi aleyhine hem de Amerika aleyhine ve İran lehine çok bariz şekilde değişti. Ne el-Bina koalisyonunun ne de Islah koalisyonunun öngördüğü adaylar mesela Nuri el Maliki'nin kendisi veya diğer tarafta ise Haydar İbadi'nin kendisi artık başbakan olarak seçilemeyecek bir noktaya geldi. Her iki taraf kendini başbakan yapamıyorsa dolayısıyla iki taraflı olarak biri üzerinde uzlaşmak gerekiyordu. Burada da üzerinde uzlaşabilecek en makul isim Adil Abdulmehdi olduğu için onun üzerinde uzlaşmaya varıldı. 2005'te Adil Abdulmehdi başbakanlık konusundaki en güçlü adaydı. İbrahim Caferi'nin yerine onun başbakanlığı konusunda çok ciddi tepkiler oluşmuştu. Onun yerine yeni bir başbakan adayının belirlenmesi isteniyordu. O zamanlar bütün Iraklı Şii partiler birlik içerisindeydi. Şii partilerin kendi arasında yaptığı seçimlerde Sadr'cıların desteğiyle ve bir oy farkla Nuri el Maliki seçilmişti. O zaman Irak İslami Yüksek Konseyi, Adil Abdulmehdi'yi aday gösteriyordu. Sadr'cılar, Adil Abdulmehdi'ye karşı çıkıyordu, istemiyorlardı seçilmesini. Maliki o şekilde seçilmişti. Şimdi durum tersine döndü. Sadr'cıların isteği ve desteğiyle Adil Abdulmehdi demek ki 13 sene sonra yeniden başbakan olarak seçilmiş oldu."
‘GELENEĞİ BOZAN BARZANİ'NİN KENDİSİ'
Dursunoğlu, Mesud Barzani'nin Kürt partilerin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ‘geleneğin bozulduğu' tepkisi için "Geleneği bozan Barzani'nin kendisi" değerlendirmesinde bulundu. Dursunoğlu, bu yüzden ilk defa Kürtlerin uzlaşmaya varamadığını belirtti:
"Tuhaf olan şey şu, geleneğe aykırı derken neye itiraz ediliyor, ben anlayamadım. Gelenek derken şöyle bir gelenek hala var zaten. Irak'ta cumhurbaşkanlığı Kürtlere bırakılıyor, Meclis başkanlığı Sünnilere bırakılıyor, başbakanlık da Şii'lerde parlamento çoğunluğu böyle olduğu için. Kürtlere bırakılan bu şey de geleneksel olarak KYB'deydi şimdiye kadar. Celal Talabani KYB'liydi, bir önceki Cumhurbaşkanı Fuad Masum KYB'liydi. Gelenek derken bu gelenek zaten bu şekilde devam ediyorsa, geleneği bozan Barzani'nin kendisi oldu. İlk defa Kürtler kendi arasında uzlaşmaya varamadı. Kürdistan Bölgesi KDP'nin olsun, Irak cumhurbaşkanlığı KYB'nin olsun şeklindeki uzlaşma Barzani'nin Fuad Hüseyin'i aday göstermesiyle bozulmuş oldu. Dolayısıyla ortada bir gelenek bozma varsa o geleneği bozan bizatihi Barzani'nin kendisi. Bu yenilginin başka sebeplerle izahı gibi."
‘ABDULMEHDİ İRAN'A ÇOK YAKIN BİR İSİM'
Adil Abdulmehdi'nin yeni Cumhurbaşkanı Salih ile çok yakın arkadaş olduğunu ve İran'a çok yakın bir isim olduğuna dikkat çeken Dursunoğlu'na göre Abdulmehdi, hem entelektüel bir insan hem de devletin işleyişini bilen bir insan:
''Mesela Amerika'nın öngördüğü gibi İbadi'nin başbakanlığı devam etseydi ve Amerika'nın istediği bir hükümet koalisyonu modeli ortaya çıksaydı muhtemelen Haydar İbadi'nin yapmaya çalıştığı gibi, Falih Feyyaz'ı görevden alması gibi. Haşdi Şabi başbakanlığa bağlı. Irak'ta başbakanlık aynı zamanda silahlı kuvvetler genel komutanı yani başkomutan. Bizdeki gibi cumhurbaşkanına değil, başbakana ait bir makam. Dolayısıyla yeni dört yıllık süreçte başbakan olacak Amerikan müttefiki bir başbakan muhtemelen Haşdi Şabi'yi Amerika'nın istediği çizgide ya ortadan kaldırabilirdi ya da Amerika'nın istediği şekilde ıslah edebilirdi. Ancak mevcut Irak tablosu böylesi bir şeyin olmayacağını gösteriyor. Tam tersine Haşdi Şabi'nin ana gövdesini oluşturduğu el-Bina koalisyonu bugün hem Meclis başkanını hem cumhurbaşkanını hem de başbakanı seçti. Başbakan da İran'a çok yakın bir isim. Gerçi Adil Abdulmehdi, son derece uzlaşmacı ve son derece diplomat bir insan. Babası Faysal döneminde bakanlıklarda görev yapmış bir isim ve o zamanki Meclis'te milletvekilliği yapmış bir isim. Aile olarak bürokratik, siyasal bir aileden geliyor. Kendisi de Bağdat Üniversitesi'nde iktisat bitirdikten 70'li yıllarda Fransa'da siyaset bilimi okuyor. Daha sonra 80'li yıllarda da Irak İslami Yüksek Konseyi'ne katılıyor. Hem siyaset alanında yazdığı kitaplarıyla entelektüel bir insan hem ekonomiyi, devleti bilen bir insan. Biraz Ortadoğu bölgesinin Irak'ın alışık olmadığı bir uzlaşma kültürüne ve diplomatik potansiyele sahip bir insan. Berhem Salih ile de yakın dostluğundan söz ediliyor. Meclis başkanının çok büyük yetkileri olmasa bile sonuçta Sünnilerin olan bir makamda genel tabloyla uyumlu bir aktörün yer alması dileriz ki Irak'ta daha uyumlu daha sorunları çözmeye yönelik hükümet yapısı ortaya çıkar."
Sputnik / 05.10.18