İktisat ve Toplum dergisi (İTD) yayın hayatında yedinci yılını doldurdu. İTD, Türkiye’nin ve küresel ekonominin gerek güncel iktisat siyasasına, gerekse politik ekonomi alanında sunduğu kuramsal yazılarla iktisat yazınımıza çok önemli bir katkı sağlamakta. “İktisat” politikasının sadece “borsa - faiz - kur üçgeninden” ibaret kılındığı günümüzün dar analizlerinin aksine, geniş ve kapsamlı bir makro ekonomi anlayışına yer veren çalışmalarla İTD ulusal iktisat yazınımızda çok büyük bir boşluğu doldurmakta.
İTD’nin Aralık 2016 sayısı Keynes’e ve Keynesgil düşüngüye ayrılmış durumda. Bu özel sayı, Meghnad Desai, Yılmaz Akyüz, Şevket Pamuk, Hasan Ersel, Ahmet Ertuğrul, Hüseyin Özel, Turan Subaşat ve Bayram AliEşiyok’un yazılarıyla zengin bir “Keynes derlemesi” sunuyor. Buna ek olarak, küresel ekonominin 2007 sonundan başlayarak içine sürüklenmiş olduğu büyük durgunluğun Keynesgil öğreti açısından kapsamlı bir değerlendirilmesiyle karşılaşıyoruz. Ali Eşiyok’un nitelemesiyle, Keynesgil “Altın Çağ”dan, Neoliberal “ortaçağ”a giden yolu Yılmaz Akyüz Hoca bakın nasıl özetlemiş:
“Durgunluk sorunu aşırı tasarruftan değil eksik-tüketimden kaynaklanmaktadır(...) Eksik-tüketim nedeniyle ortaya çıkan talep ve işsizlik sorununa genellikleiki yoldan çözüm aranmıştır: İlki, finansal balonlar yaratarak harcamalarıartırmaya çalışmak, ikincisi ise işsizliği ticaret fazlası yaratarak ihraç etmek.2007’ye kadar ABD talep sorununu finansal balonla çözmekle meşgulken, bu dönemde Çin, Almanya ve Japonya sorunu ticaret yoluyla ihraç etmeye yönelmişlerdir. ABD bu ülkeler için önemli bir pazar haline gelmiş, dış açıkları patlayarak milli gelirinin yüzde 6’sına kadar çıkmış, ABD’nin ipotek balonu, bu ülkelerdeki talep sorununa da çare olmuştur.”
“Yeni yüzyılın başından itibaren Almanya sürekli olarak ‘rekabetçi deflasyona’ başvurarak ücretleri verimliliğin arkasına çekmiş, Avro’nun reel efektif değerinidüşürüp içsel (endojen) devalüasyona giderek ticarette rekabet gücünü arttırmıştır. Bu sayede özellikle Avro bölgesinin çevresinde kalan ve daha sonra krize giren üye ülkelere karşı büyük miktarlarda dış ticaret fazlasıvermeye başlamıştır. Bu çevre ülkelerinin dış açıkları, önemli ölçüde Almanbankalarından sağlanan kredilerle karşılanmıştır. Bu açıklar ve borçlar dahasonra ortaya çıkan krizde önemli bir rol oynamıştır.”
“2007’den sonra ABD ve AB’nin krize girmesi, Çin’in ihracata dayanan büyümeyi sürdürmesi olanağını ortadan kaldırmıştır. Çin bu durum karşısında, ücretleri ve hane halkının gelirlerini yükselterek eksik-tüketim sorununu çözmeye çalışmak yerine borçlanmaya dayalı bir yatırım balonu yaratmayı tercih etmiştir; yani iç-dış talep dengesini sağlamaya çalışırken yatırım-tüketimdengesini elden kaçırmıştır.”
“Çin ve Almanya gibi dünya ekonomisinin ve ticaretinin önemli bir bölümünüsağlayan ülkelerin eksik-tüketim sorununu sürekli olarak ihracata dayanarakçözme olanakları hayli sınırlıdır. Bu, sorunu diğer ülkelere ihraç etmekanlamına geldiği için çatışmacı bir çözümdür ve bunda ısrar edilmesi, dünyaticaret sisteminde önemli çatlamalara yol açabilir. Gelişmiş ülkelerde küreselleşmeye ve serbest ticarete karşı oluşmaya başlayan sosyal tepki, eninde sonunda bu çatışmayı kaçınılmaz kılabilir -özellikle ekonomik durgunluğun bir norm haline geldiği göz önüne alınırsa ...”
İktisat ve Toplum dergisine nice yıllar dileyerek...
Cumhuriyet / 28.12.16