Kamu bankaları, fiyat artışı yaptıkları gerekçesiyle bazı otomobil markalarını ucuz kredi imkânından yararlandırmaktan vazgeçti. Birçok açıdan tartışmalı olan bu kararın son dönemde patlayan otomobil satışlarını frenleyeceğine ise kesin gözüyle bakılıyor.
Bir başka deyişle, daha önce de belirttiğimiz gibi, ekonomide fren dönemi artık geldi ve buna otomobilden başlanacağı anlaşılıyor. Kamu bankalarının ortak açıklamasında yer alan “bu otomobillere yapılan zamlar”ın gerekçe gösterilmesi ise nereden baksanız, bahane olarak gözüküyor.
Her şeyden önce ucuz kredi imkânından artık faydalanamayacak olan bu otomobil şirketleri, Türkiye’de üretim yapan şirketler. Her birinin yerli girdi oranı farklı olabilir ama Türkiye’de fabrikası olan firmalar. Yani bu ucuz kredi imkânı getirilirken tekrarlanan “yerli ve milli olma şartı” bu otomobiller için geçerli. Kamu bankalarına bu talimatı veren ekonomi yönetiminin, kendi koyduğu ilkelerle çeliştiği bir kararla karşı karşıyayız.
Kamu bankalarının öne sürdüğü otomobil fiyatlarına yapılan zamlar ise zaten tümüyle piyasanın kurallarına ters ve kamu bankalarının görevi olmayan bir gerekçe. Otomobil fiyatlarında Avro’nun baskınlığı var, son dönemde Avro lehine artan paritenin de etkisiyle, yılbaşından bu yana Avro’nun TL karşısındaki değer kazancı yüzde 20’ye ulaştı. Yani bu otomobil firmalarının kur nedeniyle bile zam yapmaları kaçınılmazdı.
Otomotiv yazarı Emre Özpeynirci’nin verdiği bilgilere göre, bu otomobil firmalarının yaptıkları zamlar değişik oranlarda ve yüzde 20’ye de ulaşmış değil. Kaldı ki pandemi sonrası birkaç nedenle artan otomobil talebinin zaten piyasanın gereği olarak fiyatları artırması kaçınılmazdı. Hükümetin, son birkaç yıldır özel sektör fiyatlarını bile terbiye etme ve müdahale etme alışkanlığı oluştu. Ancak bu noktada fiyat artışlarını ileri sürmek, kimse için gerekçe olarak kabul edilemez.
Peki, asıl gerekçe ne derseniz; kamu bankalarının zararına verdiği kredilerin maliyetinin giderek yükselmesi söylenebilir. Ucuz kredi imkânıyla birlikte kamu bankalarına, konut kredilerinde olduğu gibi, otomobil kredilerinde de ciddi bir talep geldi. Bazı otomobil üreticileri, kamu bankaları kredileriyle satılan otomobil miktarının fazla olmadığını söylüyorlar ama kamu bankalarının yanı sıra özel bankaların da bu furyaya katıldığını biliyoruz. BDDK’nin bankalara koyduğu kredi artış şartları nedeniyle bir yerlere kredi vermeleri gereken özel bankalar, nispeten sağlam gördükleri otomobil firmalarına, ikili anlaşmalar da yaparak daha ucuz kredi kullandırdılar.
Otomobilciler plan yapamıyor
Şimdi ne olacak derseniz: otomobil satışlarında son 2 ayda görülen hızlı artışın duraklayacağı söylenebilir. Otomobile olan talebin tek nedeni ucuz kredi değildi; pandemi nedeniyle toplu ulaşımdan kaçış da yeni otomobil sahipliğine artı talep getirmişti. Bu nedenle ikinci el otomobil fiyatları da son dönemde çok arttı. Bu ihtiyaç belki bir süre daha devam edecek ama en azından yatırım için otomobil alma eğiliminin yavaşlayacağı kesin.
Yani otomobil firmalarının temmuzda 80-90 bin adet satışla aylık rekora ulaşmasını bekledikleri otomobil talebi, ister istemez eskisi kadar artamaz. Üreticiler açısından buradaki en önemli sorunlardan birini otomobil firmalarının artık önünü göremez hale gelmesi olarak özetleyebiliriz. Pandemide tümüyle duran otomobil talebi, sonra beklenmedik biçimde artmaya başlayınca, bu otomobil firmaları yok satmaya başladılar. Ellerinde stok olsaydı, aylık 130 bin satış rakamına çıkacaklarını söylüyorlar. Bu eğilimi gören her özel sektör kuruluşu gibi otomobil firmaları da siparişlerini artırdılar. Yılbaşına kadar kamu bankaları kredilerinin sürmesini bekleyen üreticiler, eylül-ekim aylarında ellerinde olacak otomobillerin hepsinin artık satılamayacağı görüşündeler. İşte o nedenle planlama yapamamaktan, bu kadar sık değişen talebin işlerini sıkıntıya sokmalarından, haklı olarak endişe ediyorlar.
Özetle: Ekonomi yönetiminin yine, fazla düşünmeden aldığı bir kararla karşı karşıyayız. Pandemi nedeniyle zaten artacak otomobil talebi, zorla düşürülen faizler de göz önünde tutulduğunda, istikrarlı biçimde artmaya başlayacaktı. Kamu bankalarını devreye sokarak bu talebi patlattılar. Hesap yapmadan yaratılmaya çalışılan “bu krizden en hızlı biz çıkacağız” havası, sonunda aşırı bir talep ve maliyete neden oldu.
Bence kamu bankalarının zaten bu krediyi uzun süre götürebilmesi mümkün değildi. Faizlerin yükseleceği bir trende giriyoruz, çünkü enflasyondaki yüksek seyir, belli ki devam edecek. Mevduata verilen negatif faiz oranı büyüyeceği için mevduat faiz oranlarını artık artırmaları kaçınılmaz.
Kamu bankalarının bu kredileri durdurmasıyla birlikte, özel bankaların da otomobil kredilerinde faiz oranlarını artırmaları, bence kaçınılmaz olacak. Dolayısıyla otomobildeki ucuz kredi furyasının artık sonuna gelindiğini, talebin bundan sonra son 2 aydaki kadar olamayacağı rahatlıkla söylenebilir.
Bence otomobil kredilerinin ardından, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlere verilen kredilerdeki ayrıcalıklı oranların normalleşmesi gelecek. Ucuz konut kredileri bir süre daha devam ettirilse bile artık genele yayılacak “ekonomide fren dönemi”nin başladığını söyleyebiliriz.
Hızlı büyüme adına kredileri patlatma politikasının yaratacağı tahribatı ise daha sonra göreceğiz.
Cumhuriyet / 28.07.20