Avrupa, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın almasını sadece Putin’in NATO’yu bölme hedefi doğrultusunda bir plan olduğunu ve bunu da başardığı şeklinde yorumluyor ve hâlâ Türkiye’nin bir blöf yaptığını bu kararından döneceği ümidini taşıyor. Bir taraftan da Erdoğan NATO’yu terk etmek mi istiyor tartışmaları da devam ediyor.
Geçtiğimiz cumartesi günü yüksek tirajlı Alman gazetesi Bild, ABD ile Türkiye arasındaki Rus uçaksavar füzelerinin teslimi konusunda çıkan anlaşmazlık ve Washington’un uygulayacağı yaptırımlar nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rahatsız olduğunu bu nedenle de S-400’lerin alımının durdurulduğunu yazdı. Bild gazetesi, haberini, ismi verilmeyen Ankara’dan üst düzey bir diplomata dayandırdı. Diplomatın, “Türkiye’de ekonomik kriz, Erdoğan’ın agresif dış politikası nedeniyle daha da derinleşiyor. Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı gibi Temmuz’da teslimat olmayacak. Çünkü böyle bir satın alım Washington’ın yaptırımlarına neden olur ve bu, mevcut Lira krizinde Türkiye’nin ekonomik çöküşü anlamına gelir” ifadelerini kullandığı belirtildi.
Ancak Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun habere dair Twitter’dan ” S-400’lerin alımı kararlaştırılmış bir konudur” şeklinde yazdı.
Rus haber ajansı Interfax da konuya dair Moskova’dan askeri çevreden isim vermediği bir kaynaktan aldığı bilgiye göre anlaşmada bir değişiklik olmadığı S-400’lerin teslimatının hazırlandığını yazdı.
Bundan yıl önce, Putin ve Erdoğan, S-400 hava savunma sistemini Türkiye’nin satın alması için yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Moskova’ya Nisan ayında gerçekleştirdiği son ziyaretiyle Rus S-400 hava savunma sisteminin satın alma konusundaki politikasının devam ettiğini göstermişti. S-400’ler için ABD’den alacağı F-35 savaş uçaklarını ve ABD ile ilişkileri riske etmeyi göze aldığının da mesajını vermişti. Bu görüşmede de iki lider teslimatın son detaylarını konuşmuşlardı.
Ankara, Rusya ile S-400 anlaşmasından çok önce 2013’de Çin’le bir savunma sistemi için görüşmüştü. Bu da Batı’da bir provokasyon olarak görülmüştü. O dönemde bazıları, Erdoğan’ın Türkiye’yi NATO dışına çıkarmayı Rusya ve Çin’le ittifakına katılma planının habercisi olarak yorumladı. Çin’le düşünülen ticaret Çin’e İran, Suriye ve Kuzey Kore’yle ticari ilişkileri nedeniyle uygulanan yaptırım nedeniyle yapılamadı.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Rus silahlarını kullanma kararı aldı. Bu da NATO’da uzun zamandır tartışma konusu. ABD de Türkiye’nin attığı bu adıma oldukça kızgın. Sonuçta bir NATO üyesi ülke en önemli jeopolitik rakibi olan Rusya’dan zırh satın aldı.
ABD’nin güvenlik kaygıları olduğunu Washington, Türkiye’ye iletmişti. ABD ve NATO üyeleri Rus teknolojisinin NATO silahlarına bağlanması halinde, kendilerinin kullandığı teknoloji hakkındaki gizli bilgilerin Moskova’nın eline geçmesinden endişe ediyorlar. Ancak bazı güvenlik uzmanları da Rusya’nın S-300 sistemini NATO üyesi bir devlet olan Yunanistan’ın kullandığını, bu durumun NATO bilgisayar ağları ile bağlantısı olmadığını öne sürerek Wahington’u eleştiriyor.
Washington, uzun süredir Türkiye’ye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı sonrasında ABD’nin İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya yaptırım uygulayan federal yasası (Adversaries Countering America’s Through Sanctions Act ) çerçevesinde uygulanacak bir yaptırımının olacağı konusunda uyarıda bulunuyordu. Washington en nihayetinde Ankara’ya Rus silahlarından vazgeçmesini yoksa F-35 techizatını teslim etmeyeceğini söyledi.
Rusya’nın S-400 hava savunma sistemini Çin ve Hindistan da satın aldı. Suudi Arabistan, Katar, Cezayir de S-400 hava savunma sistemiyle ilgileniyor. Bu savunma sistemini ülkelerin satın alması veya almaya eğilim duyması Rusya’da özellikle Putin yanlılarınca Rusya’nın dünyada yeniden politik ağırlığını kazandığı anlamına geliyor.
Küresel silah piyasası sadece arz ve talep kaynaklı işlemiyor. Her büyük silah anlaşması aynı zamanda çok politik mesajlar da içeriyor. S-400 anlaşması Washington’un gücünü kırmak anlamına da geliyor. Ruslarla olan anlaşma sadece teknik bir anlam taşımıyor, Putin’den silah satın alan herkes, aynı zamanda uluslararası baskı karşısında da egemenliğini göstermiş oluyor. Sadece satın alma niyetinin kendisi dahi Amerikalılar hakkında hiçbir şey söyleyemeyen bir ülkeyi dünya politik sahnesinde egemen bir devlet olarak sahneye çıkarmak için iyi bir fırsat veriyor.
Gazete Duvar / 13.05.19