Sıralıyorum…
*Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne güreş hakemi bir zabıtanın atanması…
*Ağaç kesen muhalefet belediye başkanının ağaç kesme şampisi bir iktidarın Orman Bakanı tarafından dile dolanması…
*Zorunlu din dersinin fizik dersiyle aynı mantık düzleminde karşılaştırılması…
*Bakan kızının arkadaşı kontenjanından Atom Enerjisi uzmanı olmak…
*Tayyip Erdoğan’ın “Sizin gibi düşünmeyen sanatçıları tukaka etmeyiniz” demesi…
**
İsterdim ki bunlar Ekşi Sözlük yazarlarının biraz gülmek biraz eğlenmek üzere uydurduğu yahut dünyanın çeşitli yerlerindeki olaylardan esinlenerek ürettiği başlıklar olsun.
İsterdim ki bu başlıklar hayali olsun ve sözlük yazarlarının altına dizdikleri zekice cümlelerle günlük bunaltımızı bir süreliğine dağıtsın, akşam vakti çayının yanında ağzımız tatlansın.
Maalesef kazın ayağı ve bu memleketin cibilliyeti öyle değil.
Tiyatro sanatçısı Memet Ali Alabora’nın, Gezi döneminde attığı bir tweet yüzünden hayatı karartılırken, veya başka bir minik örnek… Sırf Gezi olayları sırasında birkaç kez Taksim’de göründüğü için Türkiye’nin en çok satan albümlerini yapan kadın sanatçının (isim vermeyeceğim) belediye konserleri peşi sıra iptal edilirken…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yavuz Bingöl’ü savunacağım derken böyle kapsamlı bir demokratik duruş sergileyerek ‘farklı görüşten sanatçıları’ kucaklaması ‘ekşi’ değil, tatlı hiç değil ama ironik bir gerçek.
**
Gezi Parkı için ‘kökünden uçurulması’ planlanan ağaçları, bugüne kadar HES’ler için telef edilen binlerce ağacı bir acı içinde kenara bırakalım. Devletin rakamlarına göre 3. Köprü için kaç ağaçtan olacağız biliyor musunuz? 386 bin. 3. Havaalanı için? 2 milyon 330 bin.
Ağaçla ilişkisi kesme, sökme ve yolma mertebesinde olan bir hükümetin orman bakanı Veysel Eroğlu, onlarla aynı kafada olduğu aşikar olan CHP’li Yalova Belediye başkanını eleştiriyor: "Orada bir Atatürk Köşkü var. Ağaçlar köşkün etrafını sarmaya başlayınca ve bahçıvan ağacı kesmek isteyince, Atatürk derhal müdahale ediyor ve diyor ki, 'Ağacı kesmeyin köşkü taşıyın'. Hakikaten o günün imkanları ile köşk çok güzel bir şekilde taşınıyor. Şimdi o günden sonra kalkıyor belediye, asırlık çınarları kesiyor. Buna tabii çok üzüldük. Ağaçlar tescilli mi diye baktık, tescilli olsaydı çok büyük cezası vardı ancak tescilli değilmiş. Ama tabii izinsiz ağaç kesmenin de bir müeyyidesi var. Ona bakacağız ancak biz şöyle bir seferberlik başlatıyoruz. Tam 100 katı kadar oraya ağaç dikimi talimatı verdim. Şu anda hazırlıklar başladı. 18 bin fidanı toprakla buluşturacağız. CHP'nin ayıbını, bu şekilde biz örtmüş olacağız. En çevreci hükümet bizim hükümetimiz, yeşile en çok önem veren hükümet, bizim hükümetimiz. Dolayısıyla bunu da yapıyoruz. Onu müjdeleyeyim."
Bu da oldu. Bence artık hunileri takabiliriz, müjde.
**
Haluk Koç’un açıkladığı ve kanımca liselerde ‘nepotizm nedir, nasıl yapılır’ konulu bir derste anlatılması gereken 83 kişilik torpil listesine göre bir bakanın kızının arkadaşı… ‘Kadim Türkçe'de’ dıdısının dıdısı olarak bilinen bir kişi... Sınava girmeden bakan müşaviri oluyor. Sonra ise Atom Enerjisi Kurumu'na uzman… Atom yahu atom.
Daha önce güreş hakemliği yapmış, İETT’de çalışmış, zabıta müdürlüğü yapmış bir beyefendi ise bu özgeçmişe en uygun olacak bir pozisyonla taçlandırılıyor: İstanbul Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne. Sanatçı arkadaşlar toplayın repertuarınızı, tiyatronuzu, karşıdan zabıta geliyor!
E şimdi…Oyun bu sevideyken Cumhurbaşkanı’nın fizik dersiyle din dersini karşılaştıran bir mantık kurması da olağan ‘entry’lerden biri olacaktır.
Lakin bunların hiçbiri ‘ekşi’ değil, e tatlı hiç değil… Acı birer gerçek.
Birileri bizi gözetliyor ve feci maytap geçiyor.
Gülmüyoruz, ayrı.
Radikal / 09.12.14