Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile mesleğinden ihraç edilenlerin yaşadığı trajedilere bir yenisi ekleniyor. KHK’ler ile işlerinden, aşlarından koparılan yüz binlerce emekçi açlığa mahkûm edildi. Yargı kararlarına rağmen işlerine dönemeyen KHK’lilerin çoğu psikolojik sorunlar yaşıyor. Yaşadıklarına dayanamayan birçok KHK’li yaşamlarına son veriyor. En son ölüm haberi Diyarbakır’dan geldi. Diyarbakır Çocuk Hastanesi'nde çalışırken Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) ile görevinden ihraç edilen sağlık çalışanı 48 yaşındaki Fatma Demirel, küçük kızı ile yaşam mücadelesi veriyordu.
1990’lı yıllarda ağır işkenceler gören, gözaltı ve baskılarla uğraşan, uzun süredir işsiz olan Fatma Demirel, “iş arıyorum” paylaşımı yaptıktan sonra yaşamına son verdi. Hayata tutunmaya çalışan, uğradığı mağduriyetin giderilmesi için yıllardır hak mücadelesi veren sağlık emekçisinin yaşadığı trajik son meslektaşlarını yasa boğdu. Yakınları, meslektaşları, dostları Fatma Demirel’i ölüme götüren süreci anlattı.
Ablası: Kardeşim gözaltına ağır işkenceler gördü
Arkadaşlarının anlattığına göre Fatma Demirel, 1990’lı yıllarda gözaltında ağır işkenceler gördü. O döneme ilişkin travmaları hala atlatamamıştı. O dönemin tanıklarından olan Ablası Nurten Kurca, Fatma Demirel’in 1993 yılında siyasi suçtan dolayı gözaltına alındığını anlattı. Kardeşinin gözaltında günlerce ağır işkenceler gördüğünü ifade eden Kurca, babasının o dönemde beyin kanaması geçirdiğini söyledi. Cezaevinde götürülmeden bir gün önce kardeşini gördüğünü anlatan abla Kurca, Fatma’nın kendisine sarılarak “Çok şeyler yaşadım” dedi. Kardeşinin yaşadıklarının bununla da sınırlı olmadığını ifade eden Kurca, “O süreçte cezaevinde de çok işkenceler gördü. Urfa’da da ağır işkenceler yaşadı. Arkadaşları yakıldı. O psikolojiyi üzerinden atamadı zaten” dedi.
'İhraç edildikten sonra tekrar gözaltı ve baskılar başladı'
Cezaevi sürecinden sonra tekrar işe başlaması ile Fatma’nın çok mutlu olduğunu anlatan Kurca, bu mutluluğun 2016 yılında KHK ile ihraç edilmesi ile sona erdiğini anlattı. Ablanın anlattığına göre Fatma Demirel için bu süreçten sonra tekrar gözaltı ve baskılar boy vermeye başladı. İhraçtan sonra Fatma’nın sürekli gözaltına alındığını, hiç rahat bırakmadıklarını anlatan Kurca, “Sürekli bir şey bahane edilip alınıyordu muhakkak. KHK’lardan sonra devamlı davalar görülüyordu” dedi.
'10 gün önce OHAL Komisyonu ret kararı verdi'
Kardeşinin bir dönem kötü olduğunu ama daha sonra işine geri dönme umudunun onu güçlendirdiğini anlatan Kurca, “KHK’dan da işime geri döneceğim diyordu. Yaklaşık 10 gün önce beni aradı. OHAL komisyonundan ret kararı geldiğini söyledi. Çok morali bozulmuştu, çok üzülmüştü. Çünkü işine geri dönmek istiyordu. Ben kendisine üzülmemesini, tekrar temize başvurmasını, hiç olmasa emeklilik hakkının olduğunu söyledim. Ama çok üzülmüştü. Yaşadıklarından dolayı psikolojik tedavi görüyordu. Ondan sonra süreç demek ki onu buna zorladı. Bu KHK’larla bu işten atmalarla insanların yuvalarını yıkıyorlar. İnsanların psikolojisini bozuyorlar. Bir kişinin bozmuyorlar, tüm aileninkini bozuyorlar. Biz kardeşimizi kaybettik. Bacımı kaybettim” dedi.
Ülgen: 1990’lı yıllarda birlikte sendikal faaliyette bulunduk
Doktor Veysi Ülgen, Fatma Demirel ile birlikte ihraç edilenlerden. Fatma Demirel ile birlikte hak mücadelesi veren bir isim. Fatma Demirel’in güçlü bir kadın olduğunu ifade eden Ülgen, “1990-1992 yıllarında birlikte çalıştık. O dönem sendikal faaliyetler yürütüyorduk. O dönem sendikal faaliyetler yürütmek çok zordu. Sendikaya üye olmak, sendikal faaliyet yürütmek baskı nedeniydi. Biz ikimiz iş yeri temsilcisiydik. Farklı dönemlerde yönetimde de yer aldık. İkimizde o dönem OHAL kararnamesiyle sürgün olduk” dedi.
'Büyük travmalar yaşadı'
Yıllar sonra 2016 yılında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç olduklarını ifade eden Ülgen, “Orada yine karşılaştık. İhraç olduğunu, sıkıntıda olduğunu, bir kızı olduğunu, bir sürü sıkıntıları olduğunu, iş bulamadığını, çok büyük travma yaşadığını söyledi. Türkiye İnsan Hakları Vakfının da başvurucusuydu. 1990 yılı yıllarda tanıdığım Fatma çok güçlü birisiydi. Yıllar sonra karşılaştığımızda, tabi hepimiz insanız, çok büyük travma süreci yaşadığını ve bununla baş etmeye çalıştığını gördüm. Baş edemedi. Çok üzgünüm. Böyle olmamalıydı. Bir kadın olarak çok şiddete uğradığı, erkek şiddetine uğradığını, çevre şiddetine uğradığına ilişkin duyumlar aldım. Tanıklıklarım oldu. Böyle olmamalıydı” diyerek üzgünlüğünü ifade etti.
Aba: Çok kötü işkencelere maruz kalan birisiydi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba, Fatma Demirel’i yakından tanıyan bir isim. Fatma Demirel için “Hem aile dostum, hem de 20 yıllık ablam” diyen Aba, “Kimlikteki ismi Fatma Demirel olabilir ama ben onu Evin Güneş olarak biliyorum. Aile dostumuz. Fatma Demirel daha önce cezaevine girmişti. Gözaltı sürecinde çok kötü süreçler yaşamıştı. Çok kötü işkencelere maruz kalmıştı. Maalesef bu toplumda biz sahip çıkamadık ona. Evet, o süreçleri yaşadı doğrudur, belki bizler onu yalnız bıraktık. Bir türlü tutunamadı. Elbette ki bu işin içinde erk dediğimiz, eril şiddeti görüyoruz. Toplumun erilliğini gördük. İnsanların erilliğini gördük. Bunların hepsi birleşince maalesef bu duruma geldi” dedi.
KHK ile ihraç edilen Demirel’in çalıştığı sırada işini düzgün yapan, bu şehrin entelektüellerinden biri olduğunu ifade eden Aba, “Bunların hepsi gerçekten çok acı. Daha 48 yaşındaydı. Gencecik bir kadın hayatına son veriyor. Şunu düşünürüm. O mu intihar etti, yoksa her birimiz, bu toplum olarak onu intihara sürükledik. Ondan emin değilim. Bizim katkımız, dahlimiz çok fazla. Her tarafını bırakalım, KHK ile ihraç edildiğini biliyoruz. Demek ki onun etrafında iyi bir çember, koruyucu bir destek olamadık ve biz insan hakları haftasındayız” ifadelerini kullandı. Aba, bu yaşananların başlıca sorumlusunun iktidar olduğunu söyledi.
Güldiken: Bir Kürt kadınının başına gelebilecek her şey arkadaşımızın başına geldi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, Fatma Demirel’in 1990’lı yılların başında Diyarbakır Çocuk Hastanesinde Röntgen Teknisyeni olarak işe başladığını söyledi. Ardından bir cezaevi süreci yaşadığını anlatan Güldiken, Cezaevinden çıktıktan sonra mahkeme kararı ile işinin iade edildiğini söyledi. Yine Çocuk Hastanesinde Röntgen Teknisyeni olarak işe başladığını anlatan Güldiken, “Ailevi problemleri vardı. Eşinden ayrıldı. Liseye giden bir kız çocuğu var. 2016'da, 15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL ile birlikte Kanun Hükmünde Kararnameyle ihraç edilen bir arkadaşımız. Zaman zaman sendikaya gidiyordu, kadın etkinliklerine katılan bir arkadaşımızdı. Net olarak şunu söyleyebilirim, bir Kürt kadınının başına gelebilecek her şey Fatma arkadaşımızın başına geldi. Cezaevi süreci yaşadı, işinden ihraç edildi, işkence gördü, erkek şiddeti, koca şiddeti, devletin, sistemin şiddetini gördü. Dolayısıyla bir Kürt kadının görebileceği bütün acıları yaşamış bir arkadaşımızdır. Üzgünüm demek gerçekten yeterli bir kelime değil” dedi.
Remzi Budancir – Art Gerçek / 12.12.21