2019 Bütçesi Meclis’e sunuldu. Toplam gelir tahmininin, yüzde 17.4 artışla bütçeye konulduğu görülüyor. Muhtemelen ekonomik küçülmeyle enflasyon artışının altında bir gelir sağlanacağı varsayımı var.
Ama öte tarafta, bir kalem var ki en gerçekçi gelir tahmini şu: “KİT ve Kamu Bankalarından Temettü gelirleri” kaleminde 24 milyar TL’lik tahmin.
Bu kalem aslında neredeyse tamamıyle Merkez Bankası’nın yıllık kazancından Hazine’ye aktarılan temettüden oluşuyor.
2019 bütçesinde 24 milyar TL’nin içinde kamu bankalarından temettü geliri için öngörülen tutar 20 milyar TL. Tüm zamanların rekoru olacak bu.
2018’de bütçeye gelir kaydedilen tutar ise 12.3 milyar TL olmuştu.
Yani yüzde 61.9’luk bir artıştan bahsediyoruz.
Peki 2019’da Merkez Bankası Hazine’ye 20 milyar TL “kemiksiz” temettü aktaracaksa bilanço hesabında net kâr olarak ne göreceğiz?
Yaptığım hesaba göre; 2018 sonunda Merkez Bankası’nın vergi ve karşılıklar öncesinde net kârı yaklaşık 35 milyar TL olacak. Bundan yine hatırı sayılır bir kurumlar vergisini Maliye kasasına yatıracak; yaklaşık 5 milyar TL.
Karşılıklar ayrılıp, personele de küçük bir temettü ödedikten sonra Merkez Bankası net 20 milyar TL’yi Hazine’ye temettü olarak Nisan 2019’da ödeyecek.
Tahminim: 2018 boyunca Merkez Bankası TL işlemlerden dolayı yaklaşık 23 milyar TL kâr elde ederken, yabancı para işlemlerden dolayı da döviz alım-satım kazancı olarak 12 milyar TL elde edecek. Böylece net kârı 35 milyar TL olurken; net olarak Hazine’ye 20 milyar TL temettü aktaracak.
İşte bütçeye konulan en gerçekçi tahmin bu; devletin Merkez Bankası eliyle para basma imtiyazının geliri, yani senyoraj geliri.
2018’de uzunca bir zaman sonra (2009) TL işlemlerden elde ettiği kâr, döviz işlemlerinden elde ettiği kârı geçmiş olacak.
Merkez Bankası’nın TL işlemlerden gelecek kârı geçen yıl 7.5 milyar TL iken bu yıl 23 milyar TL’ye çıkıyor; çünkü hem faizleri ikiye katladı, hem de fonlama miktarı arttı. Döviz işlemlerinden gelen kârı geçen yıl 13 milyar TL iken bu yıl yine benzer bir seviyede; 12 milyar TL’de görünüyor.
Bu durum aslında; döviz kaynaklarındaki kurumanın ve TL’deki sıkışmanın da belirgin bir işareti.
Merkez Bankası’nın 2017 karının yüzde 35’i TL işlemlerden yani TL basma faaliyetinden elde edilen gelir iken, 2018’de bu tam tersine dönüyor; yüzde 65’ine karşılık gelecek.
Bu tablodan şu çıkıyor; Merkez Bankası’nın kârındaki patlama varsa “masanın karşı tarafında” yani şirketler kesiminde ve nihai olarak ekonomide işler epey kötü demektir.
Bütçede de, 2019’da beklenen toplam gelirin yüzde 2’sinden fazlası, hele 5 milyar TL’lik kurumlar vergisi potansiyelini de hesaba katarsak neredeyse yüzde 3’e yaklaşan oranda Merkez Bankası’nın bu “para basma” imtiyazı ile elde ettiği gelirden oluşuyor. Bu da son yılların rekoru olacak.
Ya da tersinden bakalım; kabaca 80 milyar TL’lik bütçe açığının dörtte biri kadar bir bütçe geliri “para basma mekanizmasından” geliyor.
ugurses.net / 25.10.18