Amerika’dan bakınca dünya - I - Ergin Yıldızoğlu

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 06 Temmuz 2015
  • 06:12

Son haftalarda yoğunlaşan jeopolitik tartışmalarının ardından, ABD Genelkurmay Başkanı General Dempsey, geçen hafta “Amerika Birleşik Devletlerinin Ulusal Askeri Stratejisi - 2015” başlıklı bir rapor açıkladı. Rapor, bir önceki, 2011 tarihli rapordan bu yana dünyanın ne kadar değişmiş olduğuna dikkat çekiyor, ABD’nin küresel çıkarlarını tehdit eden güçleri, dinamikleri saptıyor.

Rapor, dünyanın Amerika’dan bakınca nasıl göründüğünü oldukça korkutucu bir biçimde ortaya koyuyor. Bu, büyük güçler arası savaş olasılıklarının arttığı, isyancı, şiddet kullanmaya eğilimi, aşırı ideolojileri benimsemiş grupların toplumları yakıp yıkmakta olduğu bir dünyadır...

 

Kaos, aşınma ve savaşlar

Rapor, uluslararası ortamı, 2011’den bu yana artmakta olan, öngörülemezlik, karmaşıklık, hızlı değişim kavramlarıyla tanımlıyor. Diğer bir deyişle uluslararası ekonomik, siyasi, hatta kültürel ilişkilerin düzeni, yerini “kaosa” bırakıyor.
Bakış açımızı azıcık değiştirerek kapitalizmin yapısal ekonomik krizi içinde patlak veren son mali kırılma ile birlikte dünya “düzenindeki”, çözülme ve değişim sürecinin hızlandığını söyleyebiliriz. Raporun, revizyonist -kurulu düzeni değiştirmek isteyen- güçlerolarak tanımladığı Rusya ve Çin’in artan göreli önemine, etkisine (rapor İran ve Kuzey Kore’den de söz etmeyi ihmal etmiyor), ABD merkezli düzen için yarattıkları risklere yaptığı vurgu, buna karşılık ABD’nin göreli teknolojik üstünlüğünün aşınmaya başlamış olduğunu itiraf etmesi bu değişim sürecine tanıklık ediyor.
Rapora göre, ABD’nin göreli teknolojik üstünlüğü aşınırken yeni teknolojilerin güçlendirdiği devlet-altı yapılanmalar (bireyler, gruplar) giderek artan oranda düzen bozucu etkiler yapıyorlar.
Bu iki düzeyli saptamadan rapor, iki farklı savaş tarzına ve iki farklı sonuca ulaşıyor. Birincisi, devletler düzeyinde, rapor hiçbir devletin ve yükselmekte olan gücün henüz ABD ile askeri bir çatışmaya hazırlanmakta olmadığını saptıyor. Ancak rapor ABD’nin büyük güçlerden biriyle doğrudan bir askeri çatışmaya girme riskinin artmakta olduğunu savunuyor. Rapora göre ABD güçlerinin küresel konuşlanmasında bir yeniden düzenleme gerekli olabilir.
Brzezinski de perşembe günü Der Spiegel’de yayımlanan bir söyleşide, Rusya’nın genişlemeci ve düzen bozucu etkilerine dikkat çekiyor, “bir soğuk savaşın” çoktan başladığını, Rusya’nın Avrupa sınırındaki varlığına, askeri yığınak yapılarak simetrik bir cevap verilmesi gerektiğini savunuyordu.
İkincisi, rapora göre, devletaltı güçler (rapor bunları VEO, “Şiddete başvuran aşırı örgütler” olarak tanımlayarak yeni bir kavram üretiyor) “hibrid” savaşlar denen bir olgu yaratıyor. Bu dinamik de aniden, hızla gelen, uzun sürme olasılığı yüksek bir çatışma tarzına yol açıyor.

 

Bir çifte standart örneği...

Kısacası ABD, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan ve Soğuk Savaş bittikten sonra küresel çapta yaygınlaşan, ABD liderliğindeki Batı merkezli ekonomik siyasi düzenin, son mali krizin de etkileriyle hızla dağılmaya, yeni, farklı bir düzen arzulayan güçlerin, ABD liderliğini ve hegemonyasını, ulusal çıkarlarını tehdit eder biçimde yükselmeye başladığı sonucuna ulaşıyor.
ABD’nin uluslararası ilişkilerde kural, hukuk düzeni vurgusu yapmakla birlikte tam anlamıyla çifte standart uyguladığı dikkat çekiyor. Örneğin, Afganistan, Irak, Libya savaşları, insansız uçakların saldırıları ortadayken ABD, Rusya’yı başka ülkelerin egemenliğini ihlal etmekle, amacına ulaşmak için güç kullanmakla suçluyor.
ABD’nin Çin’e yönelik, tek önerisiyse, ABD liderliğindeki Batı merkezli düzenle, kurallarını kabul ederek entegre olması, istikrarı sağlamaya (ABD hegemonyasına) katkı yapması.
Özetle “Amerika Birleşik Devletlerinin Ulusal Askeri Stratejisi - 2015” başlıklı rapor, ABD’nin küresel hegemonyasını korumayı amaçlıyor ve bu bağlamda öncelikle Çin ve Rusya’yı hedef alıyor, büyük güçlerden biriyle bir savaş olasılığının arttığını vurguluyor. Bir de “VEO”lar ve yeni teknolojilerin hızlı yayılmasının getirdiği tehlikeler var. Bunlara da yarınki yazımda değineceğim

Cumhuriyet / 06.07.15