Reutlinger General-Anzeiger Suriye'de Türkiye'nin planlarına ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Ankara bölgede ne Esad'a, ne Rusya'ya ne de ABD'ye güvendiği için kendi işini kendi görüyor. Musul'da gerçekleşen savaştan beri durum böyle. Türkiye, savaş sonrası ortaya çıkacak tabloyu oluşturmaya çalışıyor. Bir ayağı kapıda. Suriye sınırında 100 kilometrenin üzerinde uzunluğu olan, Suriye'den gelen göçmenleri durdurabileceği aynı zamanda Türkiye'deki ve Suriye'deki Kürtleri birbirinden ayırabileceği bir sınır şeridi çizmeye çalışıyor."
Tagesspiegel Suriye'deki durumun kötüleşmesinde sorumluluğu olan devletlere ilişkin aşağıdaki değerlendirmeyi yapıyor:
"Dördüncü Cenevre Sözleşmesi uyarınca sözleşmeye taraf tüm devletler sivillerin korunacağını, hastanelere saldırılmayacağını taahhüt eder. Sözleşme sivil halkın aç bırakılmasının bir savaş methodu olarak kullanılmasını yasaklar ve yardım konvoylarının korunmasını güvence altına alır. Kimyasal silahlar konusunda olduğu gibi tüm bu taahhütler de Suriye'de hiçbir anlam ifade etmiyor. Savaşın bir barbarlığa dönüşmüş olmasında umursamaz tavırlar kadar Rusya ve İran'ın koruma konusundaki yetersizliği de rol oynuyor. ABD'nin duyarsızlığı da bunda etkili. Türkiye de bu kuşatmayı ilan ederek NATO'nun değerler birliğini terk ettiği için bu durumdan sorumlu. Diğer NATO devletleri olanları izliyor."
Stuttgarter Zeitung bölgesel savaş şeklinde aslında bir dünya savaşı gerçekleştiği değerlendirmesini yapıyor:
"Suriye'deki durumda en trajik olan artık katliamlara dur diyebilecek bir devlet ya da otoritenin kalmamış olması. Suriye'de bölgesel savaş kılığında bir dünya savaşı gerçekleşiyor. Herkes bu savaşın bir parçası, bu yüzden de arabulucu olabilme hakkını kaybetti."
Süddeutsche Zeitung Suriye'deki duruma ilişkin aşağıdaki değerlendirmeyi yapıyor:
"Uzman olmasa da herkes savaş meydanında asıl cezayı kimin ödeyeceğini bilir: Sayısız insan, bir ülkenin geleceği bunun yanında dünya barışı ve uluslararası güvenlik. Tüm dünya lanetlenmiş gibi, bu faciayı hareketsiz bir şekilde izliyor. Dünya kamuoyu o kadar da güçsüz sayılmaz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin başarısızlığı karşısında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dünyanın neredeyse tüm devletlerini olağanüstü bir toplantıya çağırabilir. Bu acil kurullara "Barış için birlik" adı veriliyor. Güvenlik Konseyi Suriye'de neler yapılması gerektiğine ilişkin tavsiyeler verebilir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Suriye'deki savaş suçlarını yargılamak üzere bir uluslararası mahkemeyi görevlendirme hakkını kullanabilir. Bu, Suriye'deki savaşı bitirmeyecektir ama savaşın mağdur ve faillerine, dünyanın durum karşısında çaresiz olmadığını gösterecektir."
DW Türkçe / 22.02.18