Uzun yıllardır çeşitli çevrelerin hedefinde olan Evrim Teorisi, geçtiğimiz yıl lise müfredatından da çıkarıldı. Bu kararı savunan yetkililer, “Evrim zaten tartışmalı bir görüş”, “Evrimi öğrenip de ne yapacaksınız” gibi savunmalar yapıyor. Biz de bu iddiaları ve daha fazlasını Evrim Ağacı’nın Kurucusu, Evrim Kuramı ve Mekanizmaları Kitabının Yazarı Dr. Çağrı Mert Bakırcı ile konuştuk.
İlk olarak, sıkça sorulan bir soruyu soralım. Evrim Teorisi çürütülmüş bir teori midir?
Elbette hayır. Bunu kendiniz, bizzat test edebilirsiniz: Google Scholar gibi bir akademik makale arama motoruna girip, “Evrim Teorisi” yazıp, son 1, 3, 5, 10, 30 yılda arama yaparak, istediğiniz zaman aralığındaki Evrim Teorisi’ni kullanan, onu geliştiren, ondan bahseden akademik makaleleri görebilirsiniz. Bunu yapacak olursanız fark edeceğiniz ilk şey, bu sahanın modern bilimde ne kadar aktif bir çalışma sahası olduğu olacaktır. Evrim Teorisi çürütülmedi; tam tersine, teorik altyapısının geliştirilmesinden sonra 150 küsur yıl geçmesine rağmen modern bilimde devrim yaratmaya devam ediyor. İnsanlığın geliştirdiği en güçlü teorilerden biri olarak yoluna devam ediyor. Biz artık sadece biyolojide değil, kimyada, kimya mühendisliğinde, makine mühendisliğinde, ekonomide, elektronik mühendisliğinde, yazılımda Evrim Teorisi’ni ve doğadaki evrim yasasını kullanıyoruz. Evrim Teorisi’nin çürütüldüğü düşüncesi, bilim düşmanlarınca yayılan bir hüsnükuruntudan ibaret. Evrime karşı sürdürülen bu karşı propaganda, bilimsel gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmüyor ve gerçekten sorgulama bilinci olan herkes bunu kısa bir araştırmayla kendisi de keşfedebilir.
Evrim Teorisi çürütülmediyse, neden aksi iddia ediliyor, biyoloji kitaplarından çıkarılıyor, televizyon ve sosyal medyada yoğun bir evrim karşıtı propaganda yapılıyor?
Evrim Teorisi sadece Türkiye’de değil, dünyanın genelinde yoğun karşı propagandanın hedefi olan bir alan. Çünkü din-bilim arasındaki çekişmenin bir ürünü olarak, muhafazakar politikacılar ve partiler ile, demokrat/ilerici politikacılar ve partiler arasındaki vekalet savaşının bir cephesi haline getirilmektedir. Bir diğer ifadeyle, evrimi savunmak demokrat partiler tarafından “ilerici politika” olarak sunulmakta, evrime karşı olmak ise muhafazakar partiler tarafından tutucu tabana hoş gözükmenin bir parçası haline getirilmektedir. Halbuki evrim bir doğa yasasıdır; Evrim Teorisi ise bu doğa yasasının neden ve nasıl o şekilde çalıştığını izah eden bilimsel araştırmalar ve bilgiler bütünüdür. Bilimi savunmak elbette ki her zaman ilerici bir tutum olmuştur; ancak bilimin, yani gerçeklere ulaşmak konusunda en güçlü, belki de yegane aracımızın 21. yüzyılda bu şekilde bir savunmaya ihtiyaç duyması fazlasıyla üzücüdür.
Örneğin kütle çekimi konusunda böyle bir kavgayı göremeyiz; çünkü din-bilim çekişmesinin bir parçası olarak görülmez. Yani kütle çekiminin bireysel inançlar ve bu inançların iddialarıyla alakası olmadığı düşünülür; dolayısıyla sözünü ettiğim gericilik-ilericilik savaşının bir cephesi haline getirilmez. İşin komik tarafı, evrime dair bilgilerimizin kesinliği ve netliği, kütle çekimine dair bilgilerimizin kesinliği ve netliğinden çok daha yüksek! Evrimin ne olduğu ve nasıl yaşandığına dair oldukça isabetli bilgilerimiz var; ancak henüz kütle çekiminin tam olarak ne olduğundan bile emin değiliz! Kütle çekimi (ya da halk arasındaki adıyla “yer çekimi”) Kuantum Teorisi’nin öngördüğü temel parçacıkların makro dünyada bizler tarafından doğrudan hissedilebilir bir ürünü mü, yoksa Görelilik Teorisi’nin öngördüğü gibi uzay-zaman dokusunun geometrisiyle alakalı bir konu mu, daha bunu bile bilmiyoruz! Kütle çekimi de doğa yasası, evrim de doğa yasası ama kütle çekiminin neden ve nasıl o şekilde olduğu/çalıştığı hakkında belki 3-4 büyük teori ve onlarca alt teori bulunuyor. Evrimle ilgili bilgilerimiz çok daha sağlam ve net bir şekilde tek çatı teori altında toplanabiliyor. Ne yazık ki söz konusu insanların şahsi inançları ile ilgili perspektifleri olduğunda, bilimsel ve temiz bir şekilde gerçeği öğrenme merakının yerini, politik ajandalar ve art niyetler alıyor. Evrime yönelik tüm bu içi boş tartışmalar da bunların bir ürünü.
‘Ne yani, senin deden maymun mu?’
Eh tabii, bir diğer nedeni de, herkesin biyoloji hakkında atıp tutmaya kendini “yetkili ve yetkin” görmesi; çünkü canlılar, türler, değişim gibi kavramlar hepimizin öyle veya böyle “anladığı ve bildiği” şeyler. Bizler de canlı bir tür olduğumuz için, evrim ve biyoloji hakkında atıp tutma yetkisini kendimizde görüyoruz. Öte yandan fizik, sadece uzmanlar tarafından araştırılabilir olan, karmaşık ve üst düzey matematik bilgisi gerektiren bir konu olarak geliyor. Yani biyolojiyi tartışmak, fiziği tartışmaya göre çok daha basit bir uğraş olarak görülüyor. Örneğin Kuantum Mekaniği çerçevesinde kütle çekimini Kuantum etkileşimler sonucu dalga fonksiyonunun belirli olasılıklara çökmesi olarak mı, yoksa büyük kütleli cisimlerin uzay-zaman manifoldunu bükmesi olarak mı tanımlamamız gerektiği üzerine olan tartışmaları (ve teorileri) “kahve muhabbeti” haline getirmek her babayiğidin harcı değil. Dolayısıyla insanlar tartışmalarını biyoloji sınırlarında tutuyorlar. “Ne yani, senin deden maymun mu?” düzeyinde kalıyorlar. Bu da komik; çünkü evrimi bu şekilde herkesin fikir beyan edebileceği bir konu olarak değil de, teorik ve matematiksel altyapısı ile izah edecek olsak, aynı şekilde kahve muhabbetine dönmemesi gereken çok kapsamlı ve teknik bir konu olduğu görülebilir. Yani evrimin matematiksel ve teorik altyapısında bulunan Price Teoremi, Kolmogorov Denklemleri veya Moleküler Evrimin Nötral Teorisi’ni nedense bu evrim kavgalarında hiç duymuyoruz. Tüm tartışmalar “Darwinciler ateist mi?”, “Atan maymun mu?”, “Muz ister misin?” gibi düşük seviyeli ve insanlığa herhangi bir faydası olmayan konuların popülarize edilmesi üzerinden döndürülüyor.
‘Gerçeklere sırt çevirerek fazla uzağa gidemeyiz’
Buna bağlı olarak siyaset şekilleniyor, kararlar ve atılan adımlar biçimleniyor. Bu faktörlerin hepsi bir araya gelince, gerçek burnumuzun dibindeyken ona sırt çeviriyoruz. Hoş, bunun hiçbir anlamı yok çünkü gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Evrimin bu kadar yaygın olarak halk arasında kabul görmeye başladığı bir dönemden geçiyor olmamız da bunun en net yansıması. Gerçeklere sırt çevirerek fazla uzağa gidemeyiz.
‘ABD'de de Türkiye'den pek farklı bir tablo görünmüyor’
Evrim Teorisi’ne yönelik yurt dışında da benzer bir karşı duruş söz konusu mu? Özellikle bilim camiasında aksi iddialar nasıl karşılanıyor?
Evet, dediğim gibi yurt dışında da bundan çok farklı bir senaryo yok: Politikacılar evrimi bir politika aracı haline getiriyorlar, halk da dini inançlarının esnekliğine bağlı olarak bu bilimsel gerçeği kabul ediyor veya reddediyor.
Tabii bu halk arasında olan biten... Bilim camiasında işler bambaşka. Mühendisler, mimarlar, hekimler, vb. alanlardaki tüm bilim insanlarını dahil eden anketlerde evrimin kabul oranı yüzde 90’ın üzerinde, biyoloji ve ilişkili alanlarda çalışan bilim insanları arasındaysa yüzde 99’un üzerinde. Evrim, canlılığın günümüzdeki çeşitliliğini açıklayan tek bilimsel gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Halk ile akademi arasında devasa bir uçurum söz konusu.
Ama genel olarak halk arasındaki evrim karşıtı cehalet, pek coğrafya tanımıyor. Avrupa’da durum genel olarak daha iyi, ABD’de ise Türkiye’den pek farklı bir tablo görmüyoruz. Hatta Türkiye’nin bazı yöreleri bu konuda ABD’nin bazı yörelerinden daha iyi durumda diyebilirim. Ancak her ülkenin bu konuda katetmesi gereken çok yol var.
‘Deterjansız bulaşık yıkadığımız günlere dönmek ister misiniz?’
Evrimin sokaktaki vatandaş açısından ne gibi bir önemi var? Bu konudaki tartışmalar sadece akademisyenleri veya bilim heveslisi kişileri mi ilgilendiriyor?
Sokaktaki vatandaş için doğrudan ve dolaylı olmak üzere farklı seviyelerde önemi var. Örneğin 2018 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen 3 kişiden biri olan Greg Winter’ın dediğine göre, sokaktaki vatandaşın eczaneye gidip en çok aldığı 15 ilaçtan 11 tanesi, evrimin ilaç sektöründeki uygulamaları sayesinde üretiliyor. Evrim olmasaydı veya evrimden anlamıyor olsaydık bu ilaçlar var olmayacaktı. Evlerimizde en çok kullanılan araçlardan biri olan deterjan içindeki aktif maddeler, evrimin kimya mühendisliği alanındaki uygulamaları sayesinde mümkün. Deterjansız bulaşık yıkadığımız günlere dönmek ister misiniz? Bunlar evrimin hayatlarımıza doğrudan etkilerinden sadece birkaçı...
Ancak bir de dolaylı yoldan etkileri var. Liselerde aldığımız felsefe derslerinde sorulan ilk sorulardan birisi, “Biz nereden geldik?” sorusudur. Bu artık felsefi bir soru değildir; evrimsel biyoloji sayesinde nihai olarak cevaplanmıştır. Bunun insanlığın kolektif bilgi birikimine yaptığı katkıyı hayal edebiliyor musunuz? Bunun haricinde, evrimin mühendislik alanındaki uygulamaları sayesinde yapay zekalar ve dünya harici gezegenlerde çalışan araçlar inşa edebiliyoruz. Geleneksel mühendisliğimizin sınırlarına dayandık sayılır; artık evrim mühendisliği ile yeni açılımlar peşindeyiz. Bunların hepsi insanlığı öteye götüren, ufkumuzu geliştiren atılımlar. Bu tarz çalışmaların yan etkilerini doğrudan hayatlarımızda göreceğiz. Örneğin NASA’nın yaptığı uzay çalışmaları sadece “Uzayı keşfetmek” ile ilgili gelebilir; ancak o araştırmalar sırasında geliştirilen teknolojilerden bazılarını sıralarsak: Kızılötesi kulak termometresi, kalp yardım cihazları, yapay uzuvlar, görünmez diş telleri, tıbbi tedavilerde kullanılan LED’ler, 3 boyutlu besin üretimi, çizilmeye dirençli kontakt lensler, hava yolu güvenlik araçları ve daha nicesi! Bu tarz büyük bilimsel atılımların yarattığı dalgalar doğrudan hayatlarımızı değiştirme potansiyeline sahip.
‘Doğru yolda olduğumuzu gösteriyor’
Türkiye’de pek çok yerde söyleşiler gerçekleştirdiniz, yüzlerce kişiyle karşı karşıya geldiniz. Söyleşilerinize hemen her kesimden insanların katıldığı görülüyor. Böylesi bir tablo bekliyor muydunuz?
Büyük oranda evet. Evrim Ağacı’nda çok iyi niyetli bir şekilde bilim anlatıcılığı yapmaya çalışıyoruz. Yalan dolan, aklımızdan geçeni gizleme, vb. yöntemlere hiç başvurmuyoruz. Bunun her kesimden insan tarafından olumlu karşılanacağını düşünüyordum. Ancak “büyük oranda” diyorum, benim beklentimin de çok ötesinde oldu. Gerçekten de her kesimden insan, en içten duygularıyla bize destek oluyor, yanımızda duruyor, bize güç veriyor. Bu da bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bilimi el üzerinde tutan, bilime değer veren, bilimsel gerçekleri kabul eden, bunu yaparken de kimseye zorbalık, baskı, zulüm uygulamayan her görüşe bizim kapımız açık. Öyle de olmalı; çünkü bilim hiç kimsenin tekelinde değil. Biz de bilimin elçileri olarak, kafamıza göre “Bilimle uğraşmasına izin verilen insan” profilleri yaratmamız doğru olmaz.
‘İnsanlara dini inançlarını sormak sağlıklı bir yaklaşım değil’
Söyleşilerinizde en çok karşılaştığınız sorular, yaşadığınız ilginç diyaloglar neler? İnsanlar en çok neyi merak ediyor?
İnsanların en çok merak ettikleri şeyler insanın evrimi, insanlarda kültürün evrimi ve bizlerin dini inançları gibi konular. Sonuncusu hariç hepsi çok önemli sorular, çok önemli meraklar. Sonuncusunu bence aşmamız lazım; çünkü gerçeklerden söz ederken, bu gerçekleri anlatan kişilerin nelere inandığıveya nelere inanmadığı önemli olmamalı. Ama insani bir merak bu tabii ki, son derece anlaşılır. Fakat insanlara dini inançlarını sormanın çok sağlıklı bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum.
Bunun haricinde ise insan-evrim ilişkisi çok merak ediliyor. Buna da saplanıp kalınmadığı sürece çok sağlıklı bir merak olduğunu düşünüyorum. Şunu unutmamak lazım: Evrim, sadece insanla veya sadece maymunlarla ilgili bir olay değil. Kütle çekimi gibi temel bir doğa yasası. Dolayısıyla nasıl ki kütle çekimini dünyadan ibaret öğrenmiyorsak, evrimi de insandan ibaret öğrenmememiz gerekiyor. Temel mekanizmaları öğrenmek en önemlisi...
Son olarak en sık konuştuğumuz konular, Evrim Ağacı’nın insanların hayatını ne kadar çok değiştirdiği, hayata bakış açılarını nasıl etkilediği üzerine konular. Evrim Ağacı’ndaki içeriklere bağlı olarak kişiler akademik tercihlerini, üniversite tercihlerini, hayat tercihlerini, felsefî tercihlerini değiştirebiliyorlar. Bu bizler için çok büyük bir onur ve bir o kadar da büyük bir sorumluluk. Ancak bunları anlatırken gözlerinde gördüğüm heyecan ve azmi hiçbir şeye değişmem. Biz, Türkiye’de olumlu bir değişim yaratıyoruz. Bunun sorumluluğunu asla unutmadan çalışmaya devam edeceğiz.
‘Ayda bir adet kahve ısmarlamak bile...’
Evrim Ağacı’nın önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi düşündüğü projeler neler? İnsanlar Evrim Ağacı’na nasıl destek olabilir?
Evrim Ağacı, Türkiye’deki bilim severleri ve akademisyenleri bir çatı altında toplayan devasa bir bilim platform olacak biçimde evrimleşiyor. Bunun çok fazla ayağı, alt parçası, projesi var. Öyle ki, artık Evrim Ağacı’nın dallarını takip edebilmek için haritalar kullanmak zorunda kalıyoruz! Bu dallar önümüzdeki dönemde de giderek dallanıp budaklanarak yollarına devam edecekler.
Yaptığımız her işin önce Türkiye’ye, sonrasında insanlığa faydalı olduğundan emin olmaya çalışıyoruz. Buna bağlı olarak geliştirdiğimiz birçok yeni proje var. Bunlar arasında çocuklar ve yetişkinler için yaz kampları, lisansüstü eğitim konusunda yol gösterici olabilmek adına eğitim programları, modern bilimin halka ve özellikle de gençlerimize ulaştırılabilmesini mümkün kılacak araçlar, sosyal medyanın hayatlarımızda yarattığı olumsuzlukları dengeleyecek yeni dijital sistemler, akademisyenlerle halkı bir araya getirecek yeni araçların inşası gibi çok yönlü projeler var. Bunlar haricinde Evrim Ağacı’nın sürdürülebilirliğini sağlamak adına geliştirdiğimiz bazı diğer projelerimiz de var.
Evrim Ağacı’na yapılabilecek en büyük katkılardan birisi, bizi maddi olarak fonlayan kitleye, bütçeniz dahilinde katılmak olur. Çünkü Evrim Ağacı, yüzde 100 okur destekli olarak sürdürülen bir proje. Ayda 10-15 TL gibi destekler, yani bize ayda 1 adet kahve ısmarlamak gibi bir destek bile bizi upuzun süreler idare edebilecek katkılara dönüşebiliyor. Bunun için Kreosus isimli bir proje geliştirdik; tamamen Türk lirası ve Türkçe olarak çalışıyor, doğrudan ülkemizdeki entelektüel çalışmalara maddi katkı sağlamayı hedefliyor. Okurlarımızın bize www.kreosus.com/evrimagaci üzerinden destek olmaları mümkün.
Ancak okurlarımızdan maddi beklentimiz herhangi bir zorunluluğa dayanmıyor, tamamen gönüllü olarak yapılan bir şey. Evrim Ağacı tüm içeriklerini her zaman yüzde 100 ücretsiz olarak sundu ve sunmaya devam edecek. Bu içerikleri paylaşarak, onları etrafınızda yayarak erişemeyeceğimiz kişilere ulaşmamızı sağlayarak etki alanımızı artırabilirsiniz. Bu da Türkiye’deki bilimsel aydınlanmaya müthiş katkı sağlayacaktır.
Eğer belli alanlarda uzmanlıklarınız varsa, Evrim Ağacı için içerikler üreterek de Türkiye’de bilgi birikimine katılabilirsiniz. Yani her ne yeteneğiniz varsa, onu kullanarak bize katkı sağlayabilirsiniz. Kapımız her türlü desteğe açık, çünkü biz her bir bileşenimiz ile güçlü olan bir ekibiz. Evrim Ağacı ailesinin her bir üyesinin bu süreçte payı var; ancak o payın tam olarak ne olacağına, Evrim Ağacı ailesi üyelerinin kendileri karar veriyor.
Çok teşekkürler!
Evrensel / 12.12.18