Güneş sistemimizin karanlık dış bölgeleri, kimin saydığına bağlı olarak ‘dokuzuncu’ ya da ‘onuncu’ yeni bir gezegeni saklıyor olabilir. Mars’ınkine yakın bir kütleye sahip olduğu düşünülen, henüz teyit edilmemiş gezegen, ‘Kuiper Kuşağı’ olarak bilinen bir bölgedeki buzul ve benzeri nesnelerden oluşan yuvarlak yörüngeler için bir açıklama olabilir.
Bu bölge, Neptün’ün ötesinde başlar ve Güneş ve Dünya arasındaki mesafeden 55 kat daha uzakta, yani 55 AU’dan (1 AU: Yaklaşık 150 milyon km’dir) daha yakın bir mesafede sona erer. Eski dokuzuncu gezegenin indirgenmiş statüsüne götüren sayısız Plüton boyutundaki cisimlerin keşfedilmesiyle, artan sayıda güneş sistemi sakinini gözlemledik.
Peki Neptün’ün ötesinde ‘daha büyük’ bir cismin var olduğu söylenebilir mi? Arizona Üniversitesi’nden Kathryn Volk ve Renu Malhotra böyle olduğunu düşünüyor. Uzaktaki Kuiper Kuşağı nesnelerinin yörüngelerinde bir takım garip hareketlere ilişkin bulgulara rastladılar.
Dünya ve diğer bilindik gezegenler, güneşin neredeyse aynı düzlemdeki yörüngesinde hareket etmektedirler. Ancak daha küçük Kuiper Kuşağı nesneleri dev gezegenlerin yerçekimsel etkilerinden yeterince uzakta olduklarından, kendi yerçekimi etkileşimleri ve geçmiş çarpışmaları nedeniyle, Güneş’in çevresinde bu düzlemdeki açılarda dönebilirler.
Bildiğimiz gezegenlerden fazlası var
Gözlemlediğimiz herhangi bir nesne açısından “eğim” olarak bilinen bu açıyı önceden tahmin etmek imkân dahilindedir. Şayet bu hesaplamalar nesnelerin gerçek yörüngesiyle uyuşmuyorsa, görebildiğimiz cisimlerin üzerinde çekim etkisine sahip olan, gözlerden uzak bir cisim var demektir.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Mike Brown ve Konstantin Batygin geçtiğimiz yıl, bu fikri, Güneş’ten yaklaşık 700 AU uzaklıkta dönen, Dünya’nın kütlesinden 10 kat büyük olduğu düşünülen bir gezegenin varlığını tespit etmek için kullanmıştı.
Şimdi Volk ve Malhotra bölgeye daha yakından bakıyorlar. The Astronomical Journal (Astronomi Günlüğü) adlı dergide yayınlanacak bir çalışmada, 50 AU’nun ötesinde, Kuiper Kuşağı’nda bulunan nesnelerin eğimi ortalama olarak tahminlerden 8 derece farklı olarak tespit ediliyor.
Volk, “Güneş sistemimizde bulunan gezegenlerin bildiğimiz gezegenlerden ibaret olduğunu düşünmüyoruz” diyor. Onlara göre bu, ‘Dokuzuncu Gezegen’in gerçek olduğunu varsaymak, ‘Onuncu Gezegen’in varlığını öne sürmek anlamına geliyor.
Bu yörünge çarpıklığına neden olmak için ‘Mars’a benzer’ bir kütlenin var olması gerekiyor. Milyarlarca yıl önce gerçekleşen gezegen çarpışmalarının ardından oraya fırlatılmış olabilir. Volk, “Mars’ın büyüklüğüne yakın, oldukça büyük bir cismin bu gezegensel hareketler tarafından daha da dışarı itilmiş olması olasıdır” diye ekliyor.
Somut bir bulgu söz konusu
Belfast’taki Kraliyet Üniversitesi’nden Michele Bannister, “Bu, erken güneş sisteminde oluşan gezegenlere ilişkin beklentilerimizle gerçekten de uyumlu bir fikir” diyor. Kullanılan çeşitli modeller muhtemelen Neptün’ün dışarı doğru itilmesiyle, (Güneş Sistemi’nin) oluşumunun başlarında dışarı atılmış küçük bir gezegen ailesinin varlığına işaret ediyor olabilir.
“İlginç bir fikir. İlgiyi hak eden bir düşünce” diyor Batygin. Ancak, kütlesi ve uzaklığı hesaba katıldığında, şimdiye kadar parlak galaktik merkez tarafından gizlenmesine rağmen, görülebilecek oranda da parlak olmalıydı.
Diğer bilim insanları güneş sistemine yeni ‘dünyalar’ eklenmesinden endişe ediyorlar. Fransa’nın Nice şehrindeki Côte d’Azur Gözlemevi’nden Alessandro Morbidelli, Dokuzuncu Gezegen’in yörüngelerdeki sapmanın en azından bir kısmını açıklayabileceğini düşünüyor ve “Bu kadar yakın ve çok parlak bir gezegenin farkedilemeyeceği konusunda şüpheliyim” diyor.
Volk ve Malhotra, daha fazla Kuiper Kuşağı cismi bulmalarının verilerini doğruladığını öne sürüyorlar. Binlerce nesneyi keşfeden ve takip eden Dış Güneş Sistemi Köken Araştırması’ndan daha fazla bilgi gelmesi bekleniyor. Bannister, sonuçları kusurlu bulmasa da verilerini ‘Dokuzuncu Gezegen’i aramak hususunda kullandı.
Orada yalnızca birtakım yeni gezegen etkileri görülse de Volk bulgulardan emin: “Bunun gerçek bir etki olamayacağı düşüncesi oldukça saçma” diyor. “Orada gerçek bir işaret olduğunu düşünüyoruz ve bu yeni bir gezegenin varlığını düşündürüyor.”
(Kaynak: New Scientist/Çeviren: Tarkan Tufan)
Gazete Duvar / 27.06.17