Birleşik Metal İş Sendikası yakın zamanda “Metal İşçisinin Gerçeği” adlı raporunu düzenlediği toplantı ile kamuoyuyla paylaştı. Rapordaki rakamların genel olarak ortaya çıkardığı tablo ise; metal patronlarının yıllar boyu karlarını katlarken işçinin payının her yıl erdiğini, teknolojinin yardımıyla işçilerin üzerindeki sömürünün % 31 oranında artırıldığını gösteriyor. Çalışma koşullarının ağırlaştığını, ücretlerin enflasyon karşısında eridiğini, metal işçisinin alım gücünün her geçen gün gerilediğini net biçimde ortaya koyuyor.
Peki sormazlar mı; “metal patronları metal işçisini köle gibi sömürürken, robot muamelesi yaparken, yoksullaştırırken, karını katlayıp işçinin payını kuş misaline çevirirken, hayat pahalılığı karşısında ücretler eriyip giderken” siz ne işle meşguldünüz? sendika bürokratları olarak aklınız neredeydi? Metal işçileri için cehenneme dönen fabrikalarda ağır sömürü koşullarının hüküm sürmesinden sendika bürokratlarının sorumluluğu yok mu? Sendikacıların görevi patronların artan servetlerinin çetelesini tutmak mı?
Sermayenin metal işçilerinin üzerindeki sömürüyü ağırlaştırarak yarattığı karlılığın ve ağır çalışma koşullarının sorumluluğunu sendika bürokratları da taşımaktadır. Sendika bürokratlarının yıllardır sermayenin yanında yer alması, bugün metal işçisinin metal patronları tarafından azgınca sömürülmesinin önünü açmıştır. Hemen her satış sözleşmesini “zafer” olarak tanımlayacaksınız, sonra hazırladığınız raporlarda metal işçisi hep kaybediyor diye şikâyet edeceksin. Bunun adı ikiyüzlülüktür. Bu “bizler sendika bürokratları olarak metal işçisini kandırdık ama gerçek tablo raporla ortada” demektir.
Sendikaların başına çöreklenen ve işçi sınıfının içinde sermayenin ajanları olarak hareket eden bürokratlar sendikaları işlevsiz kılmıştır. Tam da artan sömürü ve ağırlaşan yaşam koşullarına karşı mücadelede önemli bir yer tutan sendikaların bürokrasi tarafından felce uğratılması metal işçisine önemli sorumluluklar yüklenmektedir.
Bu sorumluluk bir yandan patronlarının sömürü dayatmalarına karşı fiili-meşru mücadele yol ve yöntemleriyle karşı koymak, öte yanda sendikaların tepesindeki patron uşağı sendika bürokratlarını alaşağı ederek sendikaları gerçek mücadele örgütlerine dönüştürmektir. Kuşatma altındaki metal işçisi mücadelenin önünde engele dönen bu iki halkayı parçalayarak sömürü zincirlerinden kurtulmaya adım atmalıdır. Yoksa sendika bürokratlarının sermayedarların malını ve mülkünü sayan raporlarını okuyup “ah, vah” etmeye devam edecektir.
Metal işçisi bu zor ve önemli sorumluluğun bilinciyle metal patronlarının ve sendika bürokratlarının karşısına fabrika merkezli taban örgütleriyle, komiteleriyle dikilebilmelidir. Metal işçisi geleceği için üzerindeki ölü toprağını atarak, metal işçilerinin mücadele tarihinden, deneyimlerinden güç alarak, izleyen değil söz söyleyen ve uygulayan olmalıdır.
Ali Haydar Karaçam
Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi