Bizler Aksaray’da bulunan Sarp Tekstil işçileriyiz. Çalışma koşullarımız çok ağırdı. İnsanca yaşamaya yeten ücret alamıyorduk. Çalışma sürelerimiz belirsizdi. Bunca emeğimizi, döktüğümüz alın terimizi sarp patronu hep yok saydı. Önemli olan sıkıntılarımızı anlatmak değil, haksızlıklara karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmekti. Haklarımıza, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmaktı.
Aksaray İşçi Birliği çalışanlarıyla tanıştık. Aksaray İşçi Birliği önderliğinde örgütlenme çalışmalarını başlattık. Önce fabrikada bir komite oluşturduk. Ardından arkadaşlarımızla sendikalaşma konusunda tartışmalar yürüttük. Tartışmalar sonucunda sendikalaşmaya karar verdik.
Kısa süre içinde epey yol aldık. DİSK Tekstil Sendikası’na üye olduk. Yetki için gerekli olan yüzde 50 iş yeri barajını aştık. Sarp patronu DİSK adını duyduğu anda sendikal çalışmayı engellemek için her türlü baskıyı uyguladı. Zira; DİSK’e bağlı Lastik-İş sendikasında BİRİSSA işçilerinin örgütlenmiş olması Aksaray’daki kapitalistler açısından yeterince can sıkıcıydı. Bir de buna Sarp Tekstil’in eklenmesi, Colins Eroğlu’nda işçilerin Öz İplik-İş’ten istifa etmeye başlaması, sömürücü kapitalistlerin “kendilerine tam bağlı sendika ya da sendikasızlık” politikasına aykırı gelişmelerdi.
***
Aksaray’da iki elin parmağını geçmeyen yerde sendika vardı. Hepsinde hikaye aynıydı. Aksaray’ın Mercedes, Sarıgözoğlu Metal, Colins Eroğlu Tekstil vb. büyük firmaları, işçinin tabanda bir araya gelip sendikalaşma çabasına girdiğini fark ettikleri anda işbirlikçi, ihanetçi Hak-iş ve Türk-İş’e bağlı sendikaların iş yerinde yetki almasını kolaylaştırdılar. Böylece işçilerin her türden tepkisine karşı sendikalara hakim olan ihanet şebekelerini kullanmışlardı. Böylesi bir sendikalaşmadan sendika ağaları da karlı çıktı. İşçinin bir günlük brüt yevmiyesine aidat olarak çöktüler.
***
Aksaray İşçi Birliği önderliğinde Sarp işçileri olarak hızla örgütlendik. Bunda çalışma koşullarının ağırlığı da etkili oldu. DİSK Tekstil’e üye olduk. DİSK Tekstil çoğunluğu sağladı. Örgütlenme sürecinde dışarıdan bize her tür desteği veren Aksaray İşçi Birliği temsilcisi arkadaşımızı örgütlenme uzmanı olarak görevlendireceklerini söyleyen Kazım Doğan “görevlendirme yazısı cebimde” dedi. Ne hikmetse bu görevlendirme yazısı bir türlü Aksaray’a ulaşmadı!
Sarp patronu örgütlülüğü kırmak için fabrikayı kapatma manevrasını uygulamaya soktu. Aynı anda Damla Tekstil de fason üretimini sürdürdü. Aldığı siparişleri yetiştirmek için Damla Tekstil fabrikasında üretimi arttırdı. Bir yandan biz işçilere tazminatlarını ödeyeceğini söyledi. Öte yandan da komik rakamlar karşılığında biz işçilere borcu olmadığına dair evrak imzalatmaya çalıştı. Patronun tuzağına düşmedik. Asıl acı olan ise tüm bunlar olup biterken sendikamız DİSK Tekstil Genel Merkezi’nin kılını bile kıpırdatmamasıydı. Dahası DİSK Tekstil ağaları; “adam fabrikayı kapatıyor, yapacak bir şey yok” diyecek kadar düşkünleştiler.
Sendikasızlaştırma saldırısına karşı mücadele noktasında hiçbir şey yapmayan DİSK Tekstil ağaları, işten çıkarılan arkadaşlarımızın davalarının takipçisi olacaklarına dair verdikleri sözleri de tutmadılar. Dava açma konusunda son güne kadar bizleri oyaladılar. Neredeyse işe geri dönüş davası için 30 günlük süreyi kaçırıyorduk. Son gün işten çıkarılan arkadaşlarımızın sendikal tazminat ve işe geri dönüş davalarını Aksaray İşçi Birliği sayesinde açılabildik.
Bu arada Aksaray İşçi Birliği’nin temasta olduğu Eroğlu Colins fabrikasındaki arkadaşlarımıza ulaşan sendika ağaları, tıpkı Sarp tekstil de olduğu gibi Eroğlu Colins işçilerine de ölçüsüz vaatlerde bulundular. Bu sahte vaatler Aksaray İşçi Birliği ile teması olan, Sarp tekstil de yaşananları yakından bilen öncü işçileri zerre kadar etkilemedi.
***
Örgütlenme sürecinde öğrendiklerimiz yaşananların şaşırtıcı olmadığını bize gösterdi. Bizim yaşadığımız ihanetin kat ve kat fazlasını Greif işçileri de yaşamışlardı. Greif işçileri hem kapitaliste hem ona uşaklık eden DİSK Tekstil ağalarına karşı kararlılıkla mücadele etmişlerdi.
Bizler, Sarp tekstil işçileri bu örgütlenme çalışması içinde kendimize, birliğimize güvenmemiz gerektiğini öğrendik. Önemli olan biz işçilerin her türden örgütlenmede sendika ağalarına değil, kendi birliğimize güvenmemizdir. Sarp işçileri olarak, tıpkı Greif direnişinde olduğu gibi, haklarımız için sadece Sarp patronuna karşı değil, DİSK Tekstil ağalarına karşı da mücadeleyi sürdüreceğiz.
Sarp Tekstil işçileri