İnşaat sektöründe yaşanan iş kazaları üzerine

İşçi cinayetleri kader değildir. İşçi cinayetlerini önlemek mümkündür. Bunun için öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği alanını bir bütün olarak sermayeye ve taşerona açan 6331 sayılı yasa tümüyle değişmelidir. Yasal düzenleme sürecine emek ve meslek örgütleri dahil edilmeli, denetim aşaması piyasaya devredilmemelidir. Taşeron ve tüm güvencesiz çalışma biçimleri yasaklanmalıdır. Sendikalaşma önündeki engeller kaldırılmalı, örgütlenmeye yönelik baskılara son verilmelidir.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 06 Temmuz 2021
  • 23:05
ikon

İbrahim Sadri Taşdemir, Aksaray’da çalışan bir inşaat işçisiydi. 9 Haziran’da çatı yapımında çalışıyordu. Ağız kısmına testere takılı spiral motorla çatı kısmındaki fazlalıkları kesiyordu. Elini testereye kaptırdı. Sol eli bilekten kopacak denli kesildi. 

Kazanın ardından Selçuk Üniversitesi ortopedi ve travmatoloji hastanesinde tedavi altına alındı. Çalıştığı taşeron firmanın işçi kardeşimizi kayıt dışı çalıştırdığı ortaya çıktı. Taşeronlar ancak iş kazasının ardından işçinin sigortasını yaptılar. İşçiyi işe yeni başlamış gibi gösterdiler. 

İbrahim Sadri Taşdemir’in başına gelenler ne ilktir ve sömürü düzeni sürdükçe ne de son olacaktır. Kapitalizmin egemen olduğu ülkemizde işçi sağlığı ve güvenliği için önlemler almayı gereksiz masraf saymak inşaat sektörünün en büyük tekellerinden en küçük taşerona kadar tüm patronların ortak tutumudur. 

Kapitalistler için çarkların döndüğü Türkiye’de işçi hayatı hiçe sayılmaktadır. Bu nedenle binlerce işçi iş cinayetlerinin kurbanı olmaktadır. Türkiye’nin, ölümlü iş cinayetleri sıralamasında Avrupa kıtasındaki birinciliği sürmektedir. Türkiye’de yaşanan ölümlü iş cinayetlerinde inşaat sektörü öne çıkmaktadır. İşçi güvenliği ve sağlığına ilişkin sorunlar inşaat sektöründe artarak sürmektedir. Dahası kayıt dışı ve sigortasız işçi çalıştırma en fazla inşaat sektöründe yaşanmaktadır. 

İnşaat sektöründe çalışan işçilerin iş esnasında yaşadığı kazalar devasa oranda artmıştır. Üçüncü Havalimanı yapımı sırasında hayatını kaybeden, sakat kalan işçi haberleri sendikamız tarafından da İSİG Meclisi tarafından da birçok açıklama ve habere konu edilmiştir. 

Türkiye’de genelde iş kazaları, özelde inşaat sektöründeki kazaların birincil nedeni olarak, kapitalistlerin kâr hırsının sonucu olan işçi sağlığı ve güvenliğinin hiçe sayılması karşımıza çıkmaktadır. İnşaat sektöründe patronlar, taşeronlar, proje yöneticileri, şantiye şefleri, saha mühendisleri vb. sorumluların kolektif duyarsızlığı artan iş cinayetlerinde ve yaralanmalarda önemli rol oynamaktadır. 

İnşaat sektöründe ölümle sonuçlanan kazalar arasında insan düşmesi tipindeki kazaların payı yaklaşık yüzde 43’tür. Ayrıca elektrik çarpması, malzeme düşmesi, yapı makinası kazaları, yapı kısmının çökmesi, şantiye içi trafik kazaları ve kazı kenarının göçmesi vb. kazalar da inşaatlarda sıkça yaşanmaktadır. İnşaatlarda ölümle sonuçlanan  iş cinayetlerinin ikinci önemli nedeni elektrik çarpmasıdır. 

Şantiye içi trafik kazaları olarak tanımlanan gruptaki trafik kazalarında da inşaat işçileri hayatını kaybetmektedir. Zira şantiyelerde trafik yollarının düzenlenmesi yapılmamaktadır. Bu nedenle şantiye sahası içinde araç devrilmesi, araçların işçilere çarpması, işçileri ezmesi vb. ölümle sonuçlanan iş cinayetleri artarak sürmekte, buna rağmen yollar araçların manevra alanına göre düzenlenmemektedir. 

Toplam kaza sayısı bakımından %11,5 oranıyla ikinci sırada yer alan ve kısaca uzuv kaptırma olarak tanımlanan kazalar, testerelere, tezgahlara, hareketli makine elemanlarına el, parmak, ayak kaptırma tipindeki kazalardır. Yüzlerce işçinin organ kaybına, ölümüne yol açanlar, tam da her aşamada işçi maliyetini düşürmek için uğraşan inşaat patronlarıdır. 

İşçi cinayetleri kader değildir. İşçi cinayetlerini önlemek mümkündür. Bunun için öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği alanını bir bütün olarak sermayeye ve taşerona açan 6331 sayılı yasa tümüyle değişmelidir. Yasal düzenleme sürecine emek ve meslek örgütleri dahil edilmeli, denetim aşaması piyasaya devredilmemelidir. Taşeron ve tüm güvencesiz çalışma biçimleri yasaklanmalıdır. Sendikalaşma önündeki engeller kaldırılmalı, örgütlenmeye yönelik baskılara son verilmelidir. 

İşçi sağlığı ve taşeron çalışmaya karşı mücadele yürütmek sendikamız DİSK/Dev Yapı-İş’in varoluş nedenlerinden biridir. Aynı zamanda genelde emeğin korunması mücadelesinin, özelde iş cinayetlerine karşı mücadelenin sürükleyicisi olan işçi birliklerinin siyasal özneleri de iş cinayetlerine karşı mücadeleyi ortaklaştırmak için özel bir çaba içinde olmalıdırlar. 

Haydar Baran
DİSK/Dev Yapı-İş Kayseri Bölge Temsilcisi