Boris Vasilyev kimdir?
Boris Lvoviç Vasilyev 1924 yılında, Sovyetler Birliğinin Smolensk Oblastın’da doğdu. Gençlik yılları zorlu yaşam koşullarında geçen Boris, 1941 yılında Kızıl Ordu’ya gönüllü olarak katılmış, Komsomol saldırı taburunda Alman paraşütçülere karşı mücadele etmiştir. Savaş bittikten sonra orduyla ilişkisini kesmemesine rağmen kültür sanat alanında da çalışmalar yapmış ve büyük başarılara ulaşmıştır. Savaşta yaşadığı anılara ve tecrübelerine dayanarak birçok oyun, senaryo ve roman yazmıştır. En ünlü eseri “Sakindi Oranın Şafakları” dünya çapında ün kazanmış ve daha sonra başarılı bir sinema filmi de çekilmiştir.
Özet
Kitap, hava savunma birliği komutanı Fedot Yevgrafiç ve beş kadın savaşçının, küçük çaplı bir Nazi birliğine karşı mücadelesini anlatıyor. Hava savunma birliğine yeni katılan kadın savaşçılardan biri, bir sabah devriye gezen iki Alman askeri görür ve birliğine haber verir. Haberi alan Birlik komutanı, kadın savaşçılardan beş tanesini seçer ve Nazilerin peşine düşerek onların izini sürer. Bölgeyi çok iyi bilen birlik komutanı, Başçavuş Fedot Yevgrafiç, kestirme yollardan giderek, Nazilerin karşısına çıkar ve ummadığı bir şeyle karşılaşarak, düşman askerinin çok daha kalabalık olduğunu görür.
Deneyimli, disiplinli ve savaş tecrübesi olan Başçavuş Fedot Yevgrafiç, bir taraftan Nazilerle savaşırken bir taraftan da kadın yoldaşlara partizan savaşçılığının, yol ve yöntemlerini pratik olarak göstererek, savaşçılarını eğitmektedir. Fakat kadın yoldaşların tecrübesiz olmalarının yanı sıra bazılarının daha önce hiç düşman askeri öldürmemiş olması veya bu denli ölümle burun buruna gelmemiş olmaları komutana büyük zorluklar çıkarır.
Sonuç:
Kitap, içerik olarak, bir savaş romanı gibi görünse de, tam olarak anlattığı şey, tek başına savaş değildir. Bir grup kadın savaşçının, bir anda kendilerini partizan savaşının ortasında bulmasıyla, değişen psikolojileri, savaşın ciddiyeti, komutan ve askerleri arasındaki ast-üst ilişkisi üzerine, iyi gözlemlenmiş psikolojik değerlendirmeler de var. Esas olarak kitabı değerli kılan şey de, bu gözlemlerdir.
Başçavuş Fedot Yevgrafiç, Nazi askerlerinden birini öldürdükten sonra, bundan çok etkilenip ağlamaya başlayan Jenya Komelkova'ya, Naziler hakkında şunları söylüyor: “Bir tek şeyi anlaman gerek: Bunlar insan değil. İnsan değil bunlar, yoldaş savaşçı, hayvan bile değil. Faşist sadece. Buna göre bak şunlara.”
Bu gözlemlerin, sadece kurgu değil, aynı zamanda yaşanmışlık olduğu da anlaşılıyor. Kitabın bir başka bölümünde ise, yine bir yoldaşına psikolojik destek sağlamaya çalışan Başçavuş Fedot Yevgrafiç, Pavel Korçagin'i (Çelik Böyle Sertleşti, romanındaki ana kahraman) örnek göstererek, her türlü zorluğun karşısında durabileceğini hatırlatıyor.
Sonuç olarak kitap, Başçavuş Fedot Yevgrafiç'in önderlik ettiği bir grup kadından oluşan hava savunma birliği askerlerinin, hem kendileriyle, hem savaş psikolojisinin yarattığı ruh haliyle, hem de Nazilere karşı verdikleri partizan savaşını anlatıyor. Özellikle gençlerin okumasını tavsiye ediyorum. İyi okumalar.
Esenyurt’tan bir komünist