Depremin üzerinde aylar geçti ama sorunlar hala devam ediyor. En yakıcı sorunların başında barınma geliyor. İnsanların doğru düzgün barınacakları ev yok, çadırlarda yaşamaya çalışıyorlar. Mevsim değişikliklerinden dolayı sık sık yağmur dolu fırtınaya maruz kalıyorlar. Depremin o yıkıcı korkusu yetmezmiş gibi yıldırımlar, şimşeklerle bu daha katlanıyor. Hala altyapı tamamlanmış değil, şebeke sularını içmeyin diye uyarılar yapılıyor ama mecburen içiyoruz.
Sorunları saymakla bitiremeyiz. Ağır hasarlı binaların yıkılması gerekirken henüz ilçelerde köylerde yıkılmış değil. Kamu malı sayıldığı için insanların o enkazları yıkmasına izin verilmiyor. İnsanlar hayatlarını sürdürmek için ölüm korkusu da olsa hasarlı evlerde kalıyorlar. Artçı depremler devam ediyor. Bir de deprem sonrasındaki günlerde iktidar, “fatura gelmeyecek” sözü vermesine rağmen toplu faturalar geliyor.
Tarımsal üretimin önemli bir kısmını karşılayan bu bölgelerde evler ve depolar yıkıldı. Bundan dolayı insanların geçim kaynakları olan tarım yapılamıyor ve bu büyük bir sorun haline dönüşmüş durumda
Seçim döneminde şov yapanların buralarda adı bile anılmıyor artık. “TOKİ yapacağız” diyenler dört ay geçmesine rağmen bir tuğla dahi konulmadı. İnsanlar mağdur, devletin ev yapmasını bekliyor. Öte yandan depremzedeler, “ev yapılsa bile bizi ne kadar borçlandıracaklar” endişesi yaşıyorlar. Ama bizler biliyoruz ki bu düzen değişmedikçe bugün bize yaşattıkları sorunlar gerçek bir çözüme kavuşturulmayacak. Yarın diğer bölgelerde yaşayan emekçiler de aynı sorunlarla karşılaşacaklar. Emekçilerin sorunları, ancak örgütlenip mücadele ettikleri zaman çözülebilir.
Malatya’dan bir Kızıl Bayrak okuru