İşçi Emekçi Kadın Komisyonları Meclisi, farklı kentlerden komisyon bileşenlerinin katılımıyla 13 Ekim günü toplandı.
Ekonomik krizin derinleştiği, kadına yönelik şiddetin arttığı ve kadın cinayetlerine karşı ülkenin dört bir yanında kitlesel eylemlerin yaşandığı bir süreçte toplanan Meclisimizin önümüzdeki döneme dair aldığı kararları paylaşıyoruz:
-Ekonomik krizin gün geçtikçe derinleştiği bu süreçte, başta kadınlar olmak üzere emekçilerin yaşam ve çalışma koşulları alabildiğine ağırlaşmış durumda. Bu tablo sosyal sorunları daha da artırırken, AKP iktidarının 22 yıldır kadınlara dönük izlediği politikalar da bu vahim tabloyu tamamlayan bir yerde duruyor.
Narin cinayeti, Sıla bebeğin tecavüz sonrası yaşamını yitirmesi, Ayşenur ve İkbal isimli iki genç kadının İstanbul’un göbeğinde vahşi yöntemlerle katledilmesi, takip eden günlerde 3 kadının yakınları tarafından öldürülmesi, toplumsal çürümenin geldiği boyutu gözler önüne seriyor.
-Narin Güran cinayetinin ardından iki genç kadının katledilmesiyle birlikte ülkenin dört bir yanında başta kadınlar ve gençler olmak üzere on binlerce insanın öfke ve tepkisi sokaklara aktı, şehir merkezlerinden üniversite kampüslerine ve lise önlerine kadar kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Denebilir ki, Özge Can Aslan’ın katledilmesinin ardından kadın cinayetlerine karşı en yaygın ve kitlesel gösteriler yaşandı. Kadınların mücadelesinin birikiminin ürünü olarak gerçekleşen eylemlerin yanısıra, geleceğini göremeyen, düzenin çok yönlü kuşatması altında olan üniversiteli ve liseli gençlerin öfkesinin açığa çıktığına şahit olduk. Bir dizi alanda kadın cinayetlerine karşı eylemlerin kadın-erkek katılımıyla gerçekleşmesinin ise birleşik mücadelenin örgütlenmesi açısından anlamlı olduğunu eklemek gerekir.
Halihazırda kadınıyla erkeğiyle çok yönlü sorunlarla boğuşan işçi sınıfının toplumu derinden sarsan bu cinayetlere tepki verdiğini söylemek mümkün değil. Farklı dönemlerde sendikal hareketin kimi ileri odakları kadına yönelik şiddete ve cinayetlere karşı refleks tutumlar alarak eylemler gerçekleştirmiş olsalar da, ne yazık ki son gerçekleşen cinayetlere karşı gösterdikleri tepkinin çok cılız olduğunu söyleyebiliriz.
Kadın cinayetlerine karşı eylemler büyük oranda geri çekilmiş olsa da, işyerleri/fabrikalar başta olmak üzere toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı mücadelenin örgütlenmesi her zamankinden daha yakıcı hale gelmiş durumda.
Dolayısıyla, önümüzde kadına yönelik şiddetin son bulması için somut taleplerimiz ekseninde örgütlü bir mücadelenin büyütülmesi sorumluluğu durmaktadır.
-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşıyor. Kapitalist sistemin her geçen gün derinleşen ve kadınları ağır bir şekilde etkileyen krizi, emperyalist güçlerin artan savaş ve saldırganlık politikaları, ürkütücü boyutlara gelen kadına yönelik şiddet ve cinayetler bu 25 Kasım’ı daha bir önemli kılıyor. Dolayısıyla, bu yılki 25 Kasım sürecini şiddete karşı kadınların taleplerini görünür kılmak, emekçi kadınlar içerisinde biriken öfkeyi eylemli bir şekilde açığa çıkarmak ve örgütlü kanallara akıtmak için değerlendirme sorumluluğu önümüzde durmaktadır.
Meclisimizde yaptığımız tartışmalar ışığında bu 25 Kasım sürecinde “Krizin faturasına, savaşa ve şiddete GEÇİT VERME!” çağrısını yükselteceğiz.
Somut taleplerimizle birlikte 25 Kasım çağrısını farklı araçlarla en geniş işçi-emekçi kadın kitlelerine taşıyacağımız faaliyet kapsamında gerçekleştireceğimiz kitle etkinliklerinin ardından, kadına yönelik şiddete karşı mücadele çağrılarımızı eylem alanlarına taşıyacağız.
-2024 yılının ilk aylarında gerçekleştirdiğimiz “Tüm işyerlerinde, mahallelerde ve OSB’lerde ücretsiz, nitelikli ve 7/24 açık kreş istiyoruz!” başlıklı çalışmamız, somut alanlarda kreş açılması talebiyle devam ederken, mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz çalıştayda aldığımız karar doğrultusunda “Güvenceli çalışma ve yaşam için bir adım öne!” çağrımız, güncel gelişmelerle daha yakıcı hale gelmiştir.
Emeğin Kurtuluşu’nun başlatmış olduğu “Krizin faturasına ve faşist baskılara geçit verme!” kampanyasıyla bağı içerisinde bu çağrılarımızı devam ettirme kararı aldık. Kampanyanın
aktif bir bileşeni olarak geçtiğimiz ay gerçekleşen işçi forumlarının parçası olduğumuz gibi, önümüzdeki günlerde asgari ücretin belirlenmesi sürecinde “insanca yaşamaya yetecek ücret” için verilen mücadelenin parçası olacak, işçi ve emekçi kadınlara mücadele ve örgütlenme çağrılarımızı taşımaya devam edeceğiz.
Öte yandan, ülkenin dört bir yanında krizin faturasının işçi sınıfına ödetilmek istenmesini kabul etmeyen, direnen sınıf kardeşlerimiz var. Bunların içinde kadın işçi arkadaşlarımız azımsanmayacak bir yer tutuyor. Direnen işçilerle ve bu direnişlerin bir parçası olan kadın işçilerle aktif dayanışmamızı sürdürmeye devam edeceğiz.
İşçi sınıfının, emekçilerin ve emekçi kadınların çok yönlü sorunlarının derinleştiği bu süreçte tüm işçi ve emekçi kadınları “Krizin faturasına, savaşa ve şiddete geçit verme!”meye çağırıyoruz.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları