Kadın ölümlerinin faili sömürü düzenidir

Emekçi kadınların kadın cinayetlerine kurban gitmemek, “şüpheli ölüm” olarak kayda geçmemek için erkek egemen kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele etmekten başka bir seçeneği bulunmamaktadır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Kadın
  • |
  • 19 Ekim 2023
  • 08:00

Stajyer avukat Kübra Nur Avcı, çalıştığı plazadan “düşerek” şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Kübra’nın dostları ve mücadele arkadaşları ise sosyal medyada başlattıkları “#KübrayaNeOldu” çalışması ile “şüpheli” kadın ölümlerini gündeme getirdiler. Kübra’nın ölümüyle ilgili soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesini talep ettiler. Kadınlar Birlikte Güçlü bileşenlerinin Kübra’nın hayatını kaybettiği yerde yaptığı açıklamada ise “Şüpheli kadın ölümlerinin ardında erkek şiddeti olduğunu biliyoruz! Soruşturma etkin yürütülsün!” pankartı açıldı. Sürecin takipçisi olunacağı belirtildi. 

Son yıllarda başta yüksekten “düşme” olmak üzere, yol kenarında cansız kadın bedenlerinin bulunması, “zehirlenme” gibi farklı sebeplerle sık sık “şüpheli” kadın ölümleri gerçekleşmektedir. Etkin bir soruşturma yürütülmeden çoğunlukla “şüpheli” kadın ölümlerinin üzeri “intihar” denilerek kapatılmaktadır. Saray yargısının bu tür cinayetleri incelemeden dosyaları kapatması, AKP-MHP rejiminin kadın katillerini korumayı temel bir politika haline getirdiğine işaret ediyor. 

“Şüpheli” kadın ölümlerine pek çok örnek vermek mümkünken kamuoyuna en çok yansıyan isimlerden birisi Şule Çet olmuştu. Plazadan atılan Şule Çet’in de intihar ettiği iddia edilmişti. Ancak Şule Çet’in yakınları ve kadın örgütleri kararlı bir şekilde mücadele etti. Bunun sonucunda Şule Çet’in intihar etmediği, önce tecavüze uğradığı ardından da plazadan aşağıya atıldığı kanıtlandı. 

Şule Çet davasının seyrini değiştiren profesörlerden Adli Tıp uzmanı Halis Dokgöz, adli tıp raporlarının doğru yazılması ve dosyanın alelacele kapatılmamasına vurgu yaparak şunları ifade etmişti:

“İntihar mı, cinayet mi, kaza mı ayrımında bir sıkıntı olduğunda, kesin yorum yapılamadığında ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla zanlıların, ki çoğu bu ilkeyi biliyor, yüksekten düşme - düşürülmeyi bir yöntem olarak kullanması olası. Zira kadınların bu kadar çok kazaya kurban gitmesi pek olası gelmiyor bana. Ancak şu da bir gerçek ki ayrıntılı analiz ve yorumlamalar davaların seyrini değiştirebilir. Dolayısıyla bize düşen, genel rapor yazmak yerine detaylı otopsi ve olay yeri incelemeye ağırlık verilmesidir. Zanlı, ‘Mahkeme çözemez’ gibi bir düşünce içinde olabilir ama bu büyük bir yanılgıdır! Er ya da geç çözülür. Burada hassas olmak gereken iki kriter var; raporlar doğru yazılıp yorumlanmalı ve dosya alelacele kapatılmamalı.”

***

İstatistiki veriler kadın cinayetleri ile birlikte “şüpheli” kadın ölümlerinin de her geçen gün arttığını gösteriyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2022 yılında 334 kadın cinayeti işlenirken 245 kadın “şüpheli” bir şekilde ölü bulundu. Platform’un 2021 yılı verileri 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli kadın ölümü, 2020 yılı verileri ise 300 kadın cinayeti, 171 şüpheli kadın ölümü yaşandığını kayıt altına almıştı. 

Şule Çet örneğinde olduğu gibi Kübra Nur Avcı’nın da ölümünün aydınlatılması için mücadele etmekten, davanın takipçisi olmaktan başka bir yol yoktur. İyi hal indirimleri, infaz düzenlemesi gibi uygulamalarla kadın katilleri adeta teşvik edilmekte, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önü açılmaktadır. Üzeri kapatılan dosyalar, alelacele verilen kararlarla şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılması düzen yargısı tarafından engellenmektedir.

Tüm bu yaşananların asıl sorumlusunun kadına yönelik şiddetten beslenen, böylece kadının ikincil konumunu pekiştiren erkek egemen kapitalist sömürü düzeni olduğu ortadadır. Bugün bu düzenin temsilciliğini yapan tek adam rejimi de attığı her adımla bu düzeni sağlamlaştırmakta, kadın düşmanı politikaları ve yargı kararlarıyla kadın cinayetlerini teşvik etmektedir. Emekçi kadınların kadın cinayetlerine kurban gitmemek, “şüpheli ölüm” olarak kayda geçmemek için erkek egemen kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele etmekten başka bir seçeneği bulunmamaktadır.