Saray rejimi “ölüm enkazı”ndan da rant devşiriyor

AKP-MHP koalisyonun 6 Şubat’tan bu yana kadarki icraatları, tehdit/hakaret/küfür dolu nutukları, yaydıkları kirli propagandaları vb., siyasi/ideolojik görüş bir yana, en küçük bir insani değer kırıntısı taşıyanları bile tiksindirecek türdendir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Mart 2023
  • 16:54

Öncesi bir yana, 6 Şubat’tan bugüne kadar yaşananlar, Saray rejimi ile temsil ettiği kapitalist düzendeki yozlaşma, çürüme, pişkinlik, acımasızlık ve daha pek çok kepazeliğin nasıl da dorukta olduğunu gözler önüne serdi.

AKP-MHP koalisyonu, onların beslediği gazeteci kılıklı tetikçiler ve rejimin diğer aparatları korkunç bir katliamın vebalini taşırken, hiçbir şey olmamış gibi, tam bir pişkinlikle yollarına devam ediyorlar. İbret verici tabloyu yaratan ranta/talana dayalı yönetim anlayışı, depremde yıkılan kentlerde de işbaşında. Savaşın yıktığı kentleri gördüğünde, sadece yeniden inşada ne büyük rant olduğunu düşünenler, depremde yıkılan kentlere de aynı gözle baktıklarını gösterdiler. O kadar pişkin, o kadar küstah ve ranta o kadar bağımlılar ki, yıkılan kentlerde şimdiden rant çarkını çevirmeye başladılar.

Depremin üzerinden yaklaşık üç hafta geçmesine rağmen halen çadır ihtiyacı bile tam karşılanmış değil. Birçok yerde depremzedelerin sıcak yemeğe ulaşmaları mümkün olmuyor. Pek çok temel ihtiyaç maddesinin yeterli olmadığı, yardım ileten kitle örgütleri ve diğer organizasyonlar tarafından dile getiriliyor. Yakınlarının cesetlerinin enkaz altından çıkarılmasını bekleyenler var. Yani doğal bir olay olan depremin korkunç bir felakete dönüşmesinin esas sorumlusu olan rejim, halen en asgari görevlerini bile yerine getirmedi ya da getirmek istemiyor.  

AKP-MHP iktidarının halen yıkılan kentlerde yaşamın idame ettirilmesi için gerekli koşulları sağlamamış olması, boş oturduğu anlamına gelmiyor. Deprem sonrasında bir süre inlerine çekilen Saray rejiminin şefleri, görüldü ki o sürede boş durmamış, hizmetkarlarına yeni rant projeleri hazırlatmışlar. Üstelik utanmadan lüks görünümlü konut resimlerini medya/sosyal medya aracılığıyla piyasaya da sürdüler. İnsanları soğukta, aç-açık çadırsız bırakanlar yüzleri bile kızarmadan lüks konut reklamları yapmaya başladılar.

İlk yansıyan haberler, Saray rejiminin depremi büyük bir rant alanı olarak gördüğünü ve bu yönde ilk adımları attığını gösteriyor. Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlayan Saray, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na geniş yetkiler vererek mera ve ormanlık alanlarına da inşaat yapılmasının önünü açtı. AKP şefi, hiçbir denetime tabi tutulmadan, rant/yağma/talan konusunda hiçbir engele takılmadan ihaleler düzenleyebilmek için ‘yasal’ zemin hazırladı.

Rejimin yandaş şirketlere milyarlarca lira değerinde birçok ihale dağıttığı, depremde yıkılan kentlerin belirlenmiş alanlarında belli sayıda konut inşa edileceği, yerleşim için tespit edilen alanların acil şekilde, itiraz hakkı tanımandan ‘kamulaştırılacağı’ söyleniyor. Yakınları hayatını kaybetmiş ya da enkaz altında olan yüz binlerce insanı çoluk-çocuk, açıkta-soğukta bırakanlar, inanılmaz bir pişkinlikle “hayat normale dönüyor, konut inşaatlarına başlandı, kimse açıkta bırakılmayacak” diye propagandaya başladılar.  

Kokuşmuş Saray rejimi icraatları ve yaydığı propaganda ile felaketi yaşayan insanlara mealen şunları söylüyor: “Yakınlarınızın ölmesine sebep olduk, depremde sizi enkaz altında bıraktı, çadır ve temel insani ihtiyaçlarınızı karşılamadık, ama bakın size lüks konut inşa ediyoruz, buna şükredin ve bize oy verin…”

Rejimin Saray’daki ağa babaları ile 20 yılda yaratılan kanlı rant bataklığından beslenen birtakım hilkat garibeleri, halen de saltanatın devamı ve yeni rantlara el koyma derdindeler. Bunun dışında hiçbir şey onları zerre kadar ilgilendirmiyor. Söyledikleri her söz, attıkları her adım, tasarladıkları proje, kafa yordukları her nokta ve daha pek çok kepazeliği, tam da bir ölüm ve rant çarkına dayanan Saray rejimini korumak için yapıyorlar.

AKP-MHP koalisyonun 6 Şubat’tan bu yana kadarki icraatları, tehdit/hakaret/küfür dolu nutukları, yaydıkları kirli propagandaları vb., siyasi/ideolojik görüş bir yana, en küçük bir insani değer kırıntısı taşıyanları bile tiksindirecek türdendir. Bu kadarını yapabilmeleri, sermaye sınıfının organik bir parçası olmaları ve dinci-faşist ideolojinin temsilcisi olmaları sayesinde mümkün olmaktadır. Bu kadar ucubeleşen bu türden hilkat garibeleri ancak kapitalizm bataklığında üreyebilirdi. Bu kokuşmuş rejimi yıkıp, kapitalizm bataklığını kurutmaya başlamadan, yazık ki, emekçilerin felaketlerden kurtulmaları da mümkün olmayacaktır.