"Hele ulaşa ulaşa, Ulaş benzerdi güneşe…"

Devrim tohumları yeşerecek yeni Ulaşlarla!

Katledilişinin 50. yılında 68 devrimci kuşağının yiğit önderlerinden olan Ulaş Bardakçı'nın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Şubat 2022
  • 17:00

Devrimci hareketimizin tarihinde nice yiğit devrimci, işkencede, darağacında, sokak ortasında sermaye devleti tarafından katledildi. Ulaş Bardakçı da bu yiğit öncü devrimcilerden biriydi.

68 kuşağının yiğit devrimcilerinden olan Ulaş Bardakçı, 1947 yılında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde yaşama gözlerini açar. Doğduğu bu emekçi diyarında ilk ve ortaöğretimi tamamladıktan sonra üniversiteyi kazanır ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) eğitimine başlar.

1960’lı yıllarda başlayan ve giderek ivme kazanan devrimci bir hareketlilik döneminde ODTÜ’ye giren Ulaş Bardakçı, o atmosferde devrimci mücadele ile tanışır. Türkiye İşçi Partisi çatısı altında Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) kuruluş tartışmalarına aktif bir şekilde katılır. Gelişen gençlik hareketi FKF’nin sınırlarını aşıp yeni bir arayışa girdiği süreçte, birleşik, kitlesel bir gençlik hareketi yaratma çabasıyla inşa edilen Dev-Genç’in kuruluşunda da büyük emek harcar Ulaş.

Dev-Genç saflarında mücadele ettiğinde birçok eylemde en ön saflarda yerini alan Ulaş Bardakçı, 6 Ocak 1969’da ODTÜ’ye gelen ‘Vietnam kasabı’ lakaplı dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Robert Komer’in arabasının yakılması eylemine anti-emperyalist mücadele bilinciyle katılır.

Dev-Genç’in bağrından çıkan üç devrimci örgütün kuruluş sürecinde de yer alan Ulaş Bardakçı, Mahir Çayan ve diğer yoldaşları ile birlikte aynı çizgiyi benimser ve Türkiye Halkın Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin (THKP-C) kuruluşunda aktif rol oynar.

Düzenin sınırlarını aşarak kurulan devrimci yapıyı ve devrim mücadelesini ileriye taşıyabilmek için büyük çaba harcayan devrimcilerden biri olan Ulaş Bardakçı, dönemin devrimci kuşağında belirgin olan siper yoldaşlığı, devrimci cüret, davaya adanmışlık gibi nitelikleri kişiliğinde birleştirdiğini pratiği ile gösterir.

 THKP-C militanları, devrimci tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla İsrail İstanbul başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırma eylemine katılır. Talepleri yerine getirmeyen sermaye devletinin sola karşı genel saldırıya geçmesi üzerine İsrail konsolosu Efraim Elrom cezalandırılır.

İsrail konsolosun kaçırılması ve öldürülmesinin ardından sürek avını hızlandıran sermaye devleti 1971 yılının 17 Mayıs’ında Ulaş Bardakçı ve yoldaşlarını tutuklayıp Maltepe Hapishanesi’ne kapatır. Devrim davasını sürdürebilmek adına giriştikleri özgürlük eyleminde, THKP-C’den Mahir Çayan, Ziya Yılmaz ile THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile tünel kazarak 29 Kasım 1971 günü Maltepe Hapishanesi’nden firar eder.

Hapishane firarından sonra devrimci mücadeleyi kaldığı yerden sürdürmeye devam eder. Beş devrimci tutsağın hapishaneden kaçması ve mücadeleyi günden güne daha da büyütmesine karşı sermaye devleti saldırılarını artırır.

19 Şubat 1972, gece saat 03.00’da Fındıkzade polisinin Kısmet Apartmanı’na yaptığı ilk baskında Ziya Yılmaz, Şerafettin Serdar, Osman Cahit İyigün, Hüseyin Özkan, Safiye Özkan ve Lâle Dedealp gözaltına alınır.

Sabah saat 07.00’de ise Ulaş Bardakçı’nın Arnavutköy’de kaldığı eve polis tarafından ikinci baskın gerçekleştirilir. Polisin teslim ol çağrısına karşı Ulaş Bardakçı mavzeriyle yanıt verir ve direnir. Evin arka bahçesinden çıkarken eli kanlı katiller tarafından kurşunlanarak ölümsüzler kervanına katılır.

Ulaş Bardakçı ve 68 kuşağının yiğit devrimcileri ile ölümsüzler kervanına uğurladığımız devrimcilerdeki belirgin ortak özellikler, devrimci mirasımızın birer parçasıdır artır: düzene karşı devrim bilinciyle hareket etme cüreti, siper yoldaşlığı, devrim davasına adanmışlık ve gerektiğinde bu onurlu dava için yaşamını feda etmekten kaçınmamak…

Katledilen her devrimcinin yaşamına baktığımızda bizlere bırakılan onurlu ve yükseklerde dalgalandırılması gereken devrim bayrağını görüyoruz. O bayrağı, kapitalist sistemin ve faşizmin burçlarına dikmenin, ölümsüzlüğe uğurladıklarımızın bizlere bıraktığı mücadeleyi daha da yükseltmenin sorumluluğunu duyuyoruz.

Onlardan aldığımız bayrağı yükseklerde dalgalandırmak, gelişen sınıf mücadelesini ve devrim davasını ileriye taşımak, katledilen her devrimcinin hesabını sormak için mücadelemiz devam ediyor.

Katledilişinin 50. yılında 68 devrimci kuşağının yiğit önderlerinden olan Ulaş Bardakçı’nın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

K. Sönmez