Başında Binyamin Netanyahu’nun bulunduğu İsrail hükümeti, histerik saldırganlığı bir tür “varoluş sorunu” haline getirmiş bulunuyor. İsrail tarihinin “en dinci, en faşist” sıfatıyla anılan bu hükümet, Filistin’in Batı Şeria kentlerinde üç gün süren tutuklama saldırısı gerçekleştirdi.
Filistinli kaynakların 24 Ağustos itibarıyla verdikleri bilgilere göre tutuklananların sayısı 100’ü aştı. Bu tutuklamalar, herhangi bir yasa ya da yargı kararına dayanmıyor. Irkçı rejimin “idari tutuklama” diye adlandırdığı, “Filistinlileri rehin alıp zindanlara kapatma” uygulamasının kitlesel bir şekilde uygulanmasıdır yaşananlar. Rehin alma bazen yılları bulabiliyor. Tutuklananlar ne yargılanıyor ne de somut bir şekilde suçlanıyor. Halen 1250 Filistinli bu şekilde zindanlarda tutuluyor. Dünyada İsrail dışında böyle bir uygulamaya rastlamak zordur.
Filistinli kaynaklar, tutuklananlar arasında İslami Cihad ile Hamas’ın yerel liderlerinin de olduğunu belirttiler. Daha önce de “idari tutuklama” kapsamında zindanda kalan İslami Cihad liderlerinden Mahir el Ahras, tutuklandığı andan itibaren açlık grevine başladığını duyurdu. El Ahras, 2020 yılında 200 günü aşan açlık grevinin ardından salınmıştı. Tutuklananlar arasında, bir süre önce İsrail zindanlarından tahliye olanlar da var.
Bu arada histerik bir sürek avına dönüştürülen tutuklama furyasının bazı tanınmış Filistinli gazeteci ve akademisyenleri de kapsadığı ifade ediliyor. İsrail’i yöneten dinci-faşistler bir intikam seferberliği ilan etmiş gibiler. Filistin Mahkumlar ve Özgürleştirilenler (eski mahkumlar) Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, işgalci İsrail ordusunun tutuklulara kötü muamele, fiziksel ve psikolojik işkence yaptığını duyurdu.
Kısa sürede bu kadar çok kişinin tutuklanmasının cezaevlerinde yaratacağı yeni sıkıntılara dikkat çeken Filistinli yetkililer, zindanlardaki yığılmanın dramatik bir hal alacağını ve tutsakların insani ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekeceğini belirtiyorlar. Hal böyleyken İsrail parlamentosundaki dinci-faşist çoğunluk, Filistin halkını hedef alan sürek avının devam ettirilmesi için çırpınıp duruyorlar.
***
Dinci-faşist hükümet bu yıl 160’tan fazla Filistinliyi katletti. Bu cinayetleri, İsrail kolluk kuvvetleri ile “sivil” Yahudi yerleşimciler işledi. Cinayet işlemek için orduyu kullanan rejim, bu yöntemle Filistin halkının direncini kırabileceğini var sayıyor. Yanı sıra, İsrail toplumunun en saldırgan kesimini oluşturan Yahudi yerleşimciler de cinayetler işliyor. Olay o kadar çığırından çıkmış ki, İsrail rejiminin bir kesimi bile hükümetin bu icraatlarına karşı çıkıyor. Zira işgalci İsrail’in zulmü arttırdığında Filistin halkının direnişi de güçleniyor. Nitekim Netanyahu ile etrafındaki caniler takımı batılı emperyalistlerin onayı ile suç işledikçe, karşı direniş de gelişiyor. Örneğin bu yıl Filistinli direnişçilerin saldırılarında 34 Yahudi yerleşimci hayatını kaybetti. Yani kaba şiddet arttıkça karşı direniş gelişiyor. Bu, öldürülen yerleşimci sayısının önceki yıllara göre belirgin bir şekilde artmış olmasından da anlaşılıyor.
Netanyahu hükümetinin bu histerik tutuklama hamlesi, bir yerleşimciyi öldüren Filistinli genci tutuklama bahanesine dayandırılıyor. Oysa tutuklananların bu olayla ilgisinin olduğunu kanıtlayan hiçbir veri yok. Irkçı rejim, bir kez daha kaba şiddetle Filistin halkını sindirme hesapları yapıyor. Oysa bu histerik saldırganlığın direnişe karşı bir etkisinin olmadığı defalarca kanıtlanmıştır. Tersine, özellikle genç kuşaklar arasında direnme kararlığını arttırıyor.
İsrail’in kaba zorbalığı direnişi kırabilseydi, Filistin’de direniş diye bir şey kalmazdı. Oysa bitmek bir yana, Gazze’den Batı Şeria’ya, 48 Filistinlilerinden sürgünde yaşayanlara kadar direniş her alanda devam ediyor. “İdari tutuklama” ise, İsrail rejiminin “rutinlerinden” biridir. Halen işgalci rejimin cezaevlerindeki Filistinli tutukluların sayısı 32'si kadın, 165'i çocuk ve yaklaşık 1.250’si idari tutuklu olmak üzere 5.000'i aşıyor. Buna karşın direniş zayıflamak bir yana ivme kazanıyor. İsrail Filistin topraklarını işgal ettiği sürece direnişi bitirme hamleleri de fiyaskoyla sonuçlanacaktır.