Yeni yılda yeni hak gaspları yolda

İşçi sınıfının kendi sağlığını ve haklarını korumasının tek yolu ancak kendi geleceğini kendi ellerine alması ile mümkündür.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 24 Ocak 2021
  • 14:55

İnsanca yaşam için 2021’i mücadele yılına çevirelim!

Metal İşçileri Birliği (MİB) Merkez Yürütme Kurulu (MYK)olarak, dünyayı esir alan Covid-19 salgınının ve kapitalist sömürü politikalarının hâkim olduğu 2020 yılının ardından, 2021 yılının ilk toplantısını gerçekleştirdik. Toplantımızda 2020 yılı boyunca süren siyasal gelişmeleri ve işçi sınıfının tablosunu tartıştık. Yeni yılda işçi sınıfını bekleyen tehlikeler ve mücadele görevleri, belirlenen asgari ücret, işkolumuzun tablosu, işçi sınıfının sürdürdüğü direnişler gibi gündemler de toplantımızda önemli bir yer tuttu.

2020 yılı gerek işkolumuzda çalışan gerekse tüm işçi sınıfı için pandemi koşullarında kapsamlı saldırılarla karşı karşıya kaldığı bir yıl oldu. Kapitalistler ve onlar adına çalışan AKP-MHP iktidarı, işçi sınıfının ve toplumun hayatını hiçe sayarak pandemiyi fırsatına çevirdiler. Temel tüketim malzemelerine gelen fahiş zamlar, artan dolaylı-dolaysız vergiler, işsizlik ve sömürü; pandemi yılı olan 2020 yılına damga vurdu. Bunlar yetmezmiş gibi, AKP-MHP iktidarı salgına karşı sadece göstermelik önlemler alarak toplumu ve işçi sınıfını ölüme terk etti. Ücretsiz izin saldırısı ve kısa çalışma ödeneği ile birlikte işçi sınıfına ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalıştı. 

***

MYK’mız yeni yılla birlikte “ekonomik ve hukuk reformu” diye allanıp pullanarak sunulmaya çalışılan yeni saldırılara karşı, işçi ve emekçileri mücadeleyi büyütmeye çağırıyor. Reformların açıklandığı bir ortamda tırmanan baskı ve zorbalık, “ekonomik ve hukuk reformu”nun ne anlama geldiğini gözler önüne sermektedir. Öte yandan sözde “reform” paketinin emekçiler için sömürü, yağma ve baskıdan başka bir şey içermeyeceğini de bu tablo üzerinden görebiliriz.

Diğer yandan, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin atama rektöre karşı verdiği tepki MYK’mızın gündem başlıklarından biri olmuştur. Mevcut rejim her açıdan bir tek adam diktatörlüğüne dönüşmüş bulunuyor. Tüm ülke, sendikalar, konfederasyonlar vb. her şey tek adamlık sultasında yönetilmektedir. Üniversitelerdeki tablo bu toplamın sadece bir yanıdır. Bu nedenle atama rektöre karşı verilen mücadele, tek adamlığa dayalı rejime verilmiş bir tepkidir. Metal işçileri bu haklı tepkiye destek olarak ülkedeki ve sendikalarımızdaki tek adamlığa dayalı anlayışlara karşı mücadeleyi yükselterek “Söz, yetki ve karar hakkını!” eline almalıdır.

***

2020 yılı kapsamlı saldırıların yanı sıra, işçi sınıfı direnişlerinin yaşandığı ve sendikalaşmaya yönelimin hızlandığı bir yıl da oldu. Ücretsiz izin saldırısı sermayenin elinde sendikalaşan ve saldırılara karşı mücadele eden işçilere yönelik bir giyotin olarak kullanılıyor olmasının bir nedeni de budur. Gerçekleşen direnişlerin muhtevası bu konuda bizlere önemli veriler sunmaktadır. Sinbo, HSK Sytemair, Özer Elektrik, Ekmekçioğulları Metal, Baldur Süspansiyon, PTT Taşeron, Migros Depo ve maden işçilerinin gerçekleştirmiş oldukları direnişler ve metal işçilerinin Ankara yürüyüşü bu mücadelelerin en öne çıkanları oldu.

MYK’mız bu hususta TOMİS üyesi Sinbo işçilerinin gerçekleştirmiş olduğu direnişi sadece kazanımla sonuçlanmasından değil, mücadele yöntemi ve anlayışı ile de ayrı bir yere koymaktadır. TOMİS üyesi Sinbo işçileri ücretsiz izin saldırısına karşı işçi sınıfını topyekûn mücadeleye sevk etmeye çalışan, işçi sınıfının diğer bölükleri ile dayanışma sergileyen, düzenin icazet alanlarına sıkışmadan, fiili meşru bir hatla işçilerin söz, yetki ve karar iradelerini ortaya çıkaran bir mücadele anlayışı ile fark yaratmışlar, ücretsiz izin saldırısına karşı Sinbo sermayesine geri adım attırmışlardır.

Sinbo Direnişi bu yönü ile işçi sınıfına tutulması gereken yolu göstermiştir. Tek adam rejimine dayalı sermaye diktatörlüğünde kazanmak ancak böylesi bir mücadele anlayışı ile mümkündür. MYK’mız başta direnen işçiler ve metal işçileri olmak üzere tüm işçi sınıfını saldırıları püskürtmek ve yeni kazanımlar elde etmek için Sinbo işçilerinin yolundan gitmeye çağırmaktadır.

***

Pandemi koşullarında gündeme gelen asgari ücret artışı bir kez daha sermaye temsilcileri, AKP-MHP iktidarı ve sendika ağalarından oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından net 2557 lira olarak belirlenmiştir. Üçlü şer komisyonunu yıllardır asgari ücret için sermayeye sunulan 75 liralık desteği de uzatmıştır. Asgari ücret gibi sefalet ücretini bile işçilere çok gören sermayedarlar ve AKP-MHP iktidarı, yine milyonları açlıkla yaşamaya mahkûm etmiştir. Yıllardır patronlara sunulan vergi afları, sigorta primlerinin İşsizlik Fonu’dan karşılanması, işçi başına asgari ücret ve ücret teşvikleri ile beraber düşünüldüğünde, işçilerin üç kuruşluk ücretleri dahi patronların cebinden çıkmamaktadır.

Asgari ücretin belirlenmesi gerek toplu sözleşmelerde, gerekse sendikasız işyerlerinde yapılacak ücret zamlarında sermayeye önemli bir dayanak noktası olacak. Ancak bu sefalet ücretini kabul etmemek biz işçilerin ellerindedir. Bizlerin örgütlenerek mücadele ettiği koşullarda asgari ücret için belirlenen ve bizlerin ücretleri için de belirlenmek istenen sefalet zamları sadece kağıt üstünde kalacaktır. MYK’mız işçi sınıfını sefalet ücretini kabul etmeyerek, işyeri komitelerinde birleşerek insanca yaşamaya yeterli bir ücret için mücadeleye çağırmaktadır.

Toplu sözleşme yılında olan metal işçileri de bu süreçten dersler çıkarmalıdır. Asgari ücrete gelen sefalet zammı ile birlikte, MESS toplu sözleşmesi kapsamında olan birçok işçinin ücreti asgari ücretin altında kalmış ya da asgari ücretle eşitlenmiştir. MESS işyerlerinde ücretlerin asgari ücretin bile altına düşmesinin temel nedeni, inisiyatifin geçmiş TİS sürecinde bürokratlara bırakılmasıdır. O yüzden, metal işçisinin 2020 yılında yaşananları da baz alırsak, kayıpları geçmiş yıllara göre çok daha fazladır. Bu kayıpları telafi etmek ve daha ilerisini kazanmak için, fabrikalarda taban örgütlüğüne dayanan, sendikal bürokrasiden bağımsız örgütlenmeler yaratarak mücadeleyi büyütmek gerekmektedir. Bunu başarabilirsek, Eylül'de başlayacak olan TİS sürecine de metal işçileri olarak güçlü girmiş oluruz. TİS'in kazanımı da ancak bu mücadele bakışıyla ve pratiği ile mümkün olacaktır.

***

Pandemi sürecinin genel seyri ve aşı tartışmaları da MYK’mızın gündemlerinden birisi olmuştur. Salgına karşı gerekli önlemleri almak yerine sermayenin ihtiyaçlarını baz alan AKP-MHP iktidarı, bu tutumunu büyük bir umursamazlık ile sürdürmektedir. Salgını algı operasyonları ile yönetmeye çalışanların yalanları kısa zamanda ortaya dökülmüş oldu. İşçi sınıfı için gerekli önlemlerin alınmaması salgının yayılım hızının kesilmeden sürmesine neden oldu. Bu durum hala devam etmektedir.

Toplum sağlığı açısından aşılanma süreci önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenden dolayı tüm topluma aşı ücretsiz ve ulaşılabilir kılınmalıdır. Aşılanma sürecinde sınıf ayrımı gözetmeden herkese eşit şekilde davranılmalıdır. Süreç içerisinde kullanılan bir aşının ücretsiz ve sınırlı, diğer aşıların ise eczanelerde satılır hale getirilmesi engellenmelidir. Sağlık, devletin ücretsiz olarak karşılaması gereken bir haktır. Aşılanma süreci ilaç tekellerinin keyfine terk edilmemelidir.

***

Tüm süreci bütünlüğü içerisinde değerlendiren MYK'mız, bu sömürü cenderesinden çıkışın tek yolunun işçi sınıfının örgütlü mücadelesinden geçtiğinin altını defaatle çizmektedir. İşçi sınıfının kendi sağlığını ve haklarını korumasının tek yolu ancak kendi geleceğini kendi ellerine alması ile mümkündür. Bunu yolu ise işyerlerinde ve fabrikalarda sendika bürokrasisinden ve sermayedarlardan bağımsız komitelerde birleşmekten geçmektedir. MYK'mız tüm işçi sınıfını bağımsız fabrika ve işyeri komitelerinde örgütlenmeye çağırmaktadır.

MYK’mızın Ocak ayı toplantısı yayın tartışmaları ve ay boyunca hedeflenen çalışmaların planlaması ile sonlandırılmıştır.

MİB MYK

Ocak 2021