Sincan İşçi Birliği, Ulusoy (Eaton) işçilerine işten atma saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada direnme çağrısı yaptı. Sincan İşçi Birliği’nin (SİB) sosyal medya hesabında yer alan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Ulusoy Elektrik'te işçilere yönelik saldırılar durmuyor.
Özellikle vergi dilimi farklarının patron tarafından ödenmesi kazanımımızı koruduktan sonra işten atmalar yoğunlaştı ve işten atılan sayısı nerdeyse 200'e ulaştı.
Geçtiğimiz hafta da Temelli fabrikasında 10 işçi arkadaşımız işten atıldı. Sincan fabrikasında ise sıranın beyaz yakaya geldiği belirtiliyor.
Fakat yönetimin tek saldırısı işten atmalar değil.
İşten atmaları fabrikanın küçülmesi bahanesiyle yapan Ulusoy (Eaton) sermayesi geçtiğimiz haftalarda onlarca yeni işçi işe aldı. Ama bu işçiler Gi Grup denilen kiralık işçi şirketinden alındı ve bu işçilere 4+4 aylık belirli süreli sözleşme imzalatıldı.
Yeni giren işçiler hariç Ulusoy'da en düşük ücret sosyal haklarla birlikte 45.000 TL civarıdır. Yeni işçilere ise en fazla 25.000 TL ücret verilmiştir. Ve işçilerin sendikaya üye yapılmasının önüne geçilmiştir. Şirket böylece hem maddi açıdan kâr elde etmiş hem de kiralık ve sözleşmeli işçilikle işçiler bölünmüştür.
Peki tablo buyken işçiyi savunması ve patrona ‘dur’ demesi gereken sendika temsilcileri ne yapıyorlar?
Ulusoy'daki 4 sendika temsilcisi, suskunlukla ya da patrona hak veren bir utanmazlıkla davranıyorlar. Onlara göre patronun işçiyi atabilirmiş, bu hakkı ona yasalar veriyormuş! Yasalar patrona işçiyi istediği gibi atma hakkı veriyor da ülkenin en büyük sendikası olmakla övünen Türk Metal’in bu işçi düşmanı yasalar çıkarken ne yaptığını sormamak elde değil! Dahası fabrikada yasadışı taşeronluk uygulamalarına karşı kör, sağır, dilsizi oynayan kim acaba?
Bu utanmaz 4'lü, hafta sonu Türk-İş'in merkezi mitingine işçileri katma çabası içine bile girmediler. Mitingin ilanının ardından geçen 20 günde tek yaptıkları işçilerle mitingin çağrısını bir mesajla ulaştırmak oldu. Zaten işçileri ne diye çağıracaklar ki? İşçiyi işyerinde satan bizzat kendileri nasıl olsa…Bu ihanetçiler işçinin eyleme katılıp cesaretlenmesini bile istemiyorlar.
Ulusoy işçileri, kardeşler;
Saldırılara karşı koymadığınız sürece patron tarafından darbe yemeye ve sendika yöneticileri ve temsilcileri tarafından satılmaya devam edeceksiniz.
İşten atmalar, amirlerin ve ustabaşılarının kişisel ve üretim baskıları ya da işe gidip gelirken işten ne zaman atılacağım kaygısı işçi açısından kabul edilecek şeyler değildir.
Bunu kabul etmemenin tek bir yolu vardır; o da birleşmek ve mücadele etmek, direnişi örgütlemektir. Seni senden başkası kurtaramaz.
İşten atılma kaygısıyla sürekli geriye çekilmek elindekini de kaybetmene yol açacak!
Unutma ki vergi meselesindeki kazanımı direnerek, mücadele ile elde ettik.
Patronun işten atma saldırısını ve kiralık-sözleşmeli işçilik saldırısını da mücadele ederek boşa düşürebiliriz.
Zaten bugünkü gibi sessiz kalarak işten atılmasının önüne geçemiyoruz. Direnişi örgütleyemezsek vergi dilimindeki kazanımımızı önümüzdeki sözleşmede kaybedebiliriz.
Ama direnirsek, sendikadan bağımsız bir biçimde örgütlenirsek saldırıların önüne geçebiliriz.
Yani direnmezsek her türlü kaybediyoruz. Ama direnirsek kazanmak için adım atmış, bir imkân yaratmış oluyoruz.
Ulusoy'daki tüm arkadaşları direnmeye ve Sincan İşçi Birliği ile bağlarını güçlendirmeye çağırıyoruz.
Yalnız değilsin!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”