“TTK’nın özelleştirilmesi işsizlik ve ölümdür”

Sermaye devletinin, TTK işletmelerini zarara uğrattığına dikkat çeken madenciler, TTK’nın özelleştirilmesinin kendileri için “işsizlik ve ölüm” olacağını savundu.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 08 Kasım 2017
  • 10:10

Meclis genel kurulunda görüşülecek yüzlerce maddelik torba yasa tasarısında TTK’nın özelleştirilmesinin önünü açan maddeye karşı kendilerini madene kilitleyen madenciler konuştu. TTK’nın özelleştirilmesinin önünü açan yasa maddesine karşı çıkarak kendilerini madene kilitleyen işçiler “Özelleştirme işsizlik ve ölümdür” diye konuştu.

Madencilerin yanı sıra, TTK verileri de ‘80 darbesiyle işçi sınıfını ezen iktidarın sermayeyi ihya ettiğini açıkça ortaya koyuyor. TTK’nın üretimini düşürüp zarar ettirerek, ocaklarını özelleştirme, taşeronlaşma ve rödovans sistemiyle sermayeye peşkeş çekerek madenciler köleliğe mahkum edildi.

“Özel sektörde iş güvenliği yok”

Hürriyet’ten İsmail Saymaz’a konuşan Amele Birliği Üzülmez Müessesi Başkanı Osman Tutkun; Zonguldak, Bartın ve Karabük’ü kastederken, “Eski 67” diyor. TTK’nın 41 bin kişilik işçi kadrosunun 7 bin 600’e düşürüldüğünü, adım adım özelleştirmeye gidildiğini savunan Tutkun, “170 yılık tarihimizde 5 bin şehidimiz var. Bu tasarı, özelleştirmenin önünü açıyor. Özelleştirme; iş güvenliğinin zaafa uğratılması, işsizlik ve ölümdür” diye konuştu. Tutkun, Dilaver köyündeki bir özel şirket devredilen ocağı örnek gösterdi.

İşçi Hüseyin Haya, 2004 yılında sarma adı verilen kütüğün altında kaldığı ve ölümden kıl payı kurtulduğu halde, olası bir özelleştirmenin daha ölümcül sonuçlar yaratacağını düşünüyor. Kaya, “Özel sektörde iş güvenliği yok. Burada kaçak bir madende yaralı işçiyi hastane kapısına bırakıp kaçıyorlar” diye konuştu. Elektrikçi Fatih Ala, “Ne sosyal haklarımız kalır, ne evimizin kredisini ödeyebiliriz. Ben bu işe hak kazandım, neden çocuğum kazanmasın” diye sordu. Kozlu’dan Zonguldak’a taşınan İsmail Sezer, “Ben en çok iş güvenliğimizi kaybetmekten çekiniyorum. Devlet denetimi olmadan çalışamayız” şeklinde konuştu. 17 yaşından beri madende ter döken Serkan Tosunal, “Burada herkes evinde bir maden hikayesiyle büyür. Biz madende çalışmadan madeni biliriz. Dedem kok fabrikasından, babam Kozlu’dan emekli oldu. Ben Üzülmez’de çalışıyorum. Çocuklarımız da çalışabilsinler” ifadelerini kullandı.

TTK ve kamu kaynakları sermayeye peşkeş çekildi

Madencilerin kısaca ortaya koyduğu gerçek, TTK verileri göz önünde bulundurulduğunda daha da açıkça ortaya seriliyor. Devlet tekelinde olan kömür üretiminde; linyit için 1957’de Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Zonguldak ve Ereğli’de taş kömürü için TTK kuruldu. 1980 başında Türkiye, taş kömürü ihtiyacının yüzde 80’ini kendisi karşılarken, bu oran 2012’de yüzde 7.28’e geriledi. Sayıştay’a göre 1980’den beri özelleştirme politikaları sonucu TTK’ya yeterli fon ayrılmadığı için kömür üretimi düştü.

1974’te 5 milyon ton kömür çıkarılırken, bu oran 2016’da 1 milyon 315 bin tona indi. 2000’de 12 milyon 990 bin ton kömür ithal edilirken, bu rakam 2016’da 34 bin 880 tona çıktı. 1980’de 41 bin 927 olan işçi sayısı 2015’te 8982’ye düştü.

Rödovans ve taşeronlaşma ile birlikte, başta TKİ olmak üzere kömür madenlerinde iş kazaları sayısı arttı. Örneğin, Zonguldak’taki son iki ölümcül maden kazası, taşerona devredilmiş ocaklarda meydana geldi. 2010’da Karadon’da 30, 2013’te Kozlu’da sekiz taşeron işçisi iş güvenliği önlemi alınmadığından can verdi.