SumiRico’da sözleşmenin hemen ardından patronun oyunları başladı. Metal Fırtına’da Türk Metal’i gönderdikten sonra bizim karşımızda titreyen, “Biz de işçiyiz, işçiden yanayız” diye bas bas bağıran yönetim bugünlerde işçiye kan kusturmak için uğraşıyor.
MESS sözleşmesine yakın bir sözleşme elde edilen Dytech fabrikasında, sözleşmenin ardandan yönetim işçilerin başında dakika tutmaya başladı. Molada dakika hesabı yapar, giriş çıkışlarda 1 dakikanın 2 dakikanın peşine düşer oldular. Fabrikadaki çalışma koşullarından kaynaklı fıtık olan, hasta olan işçilerin aldıkları raporlara tutanak tutar, işten atar oldular.
Kimi vardiyalar ikiye düşürüldü. Fakat aynı sayıda kişi ya da daha az sayıda işçi ile üç vardiyalık iş çıkartılmaya çalışıyor. Mesai baskısı artıyor. İş yerinin kapısında olan turnikeler, birkaç dakika kazanmak için üretim alanına çekildi. Molalara gitmek için bile kart basmamızı isteyeceklerini söylüyorlar. Sözleşmede geçirilen performans maddesi ile sözleşme sonrasında herkese verimlilik baskısı yapılıyor. Iskarta çıkartan herkese tutanak tutuluyor.
Peki, dün dost olan, güler yüzlü, işçilerin “annesi”, şirket politikalarının mimari ve genel müdür Şeyma Öztürk, bugün yarattığı atmosferle ne yapmak istiyor? Ya da dün biz işçilere karşı olan tutumları ile bugünkü tutumları arasındaki çelişkinin sebebi nedir?
Çünkü sermaye her zaman kendi çıkarını, yani kârını düşünür. İşçi onun gözünde bir hiçtir. Yalnızca birlik olmuş işçiler ile karşılaştılar mı hemen iyi polisi oynamaya kalkıyorlar. İşçiye iyi davranmalar, sohbet etmeler, selam vermeler, işçi gibi düşünmeler başlar. Ne zamana kadar sürüyor bu durum? İşçinin aklını çelene kadar. Sonra saldırı furyası başlıyor. İşçilerin birliğini dağıtmak, kendi tahakkümünü baki ve etkin kılmak için daha önce bile yapılmayan şeyler yapılmaya başlanılıyor.
İşte SumiRico gibi bir uluslararası sermaye ile birleşen Dytech yönetiminin yaptığı da budur. Ayaklanmış, hakkını aramış işçileri kendi etkisi altına aldıktan sonra istediği şekilde biçimlendirmeye çalışıyorlar. Bu saldırı ve tavırların gideceği nokta bellidir, işçileri uysal köleler haline getirmek. İşçilere düşen görev ise birleşmek, birliğin gücüne tekrar erişmektir. İşçi kardeşlerine küslüğü bırakmak, sendika bürokratlarından medet ummayı kesmek, kendi gücüne inanmaktır. Kendi gücünü gösterebilmek için birlikte hareket etmeye çalışmaktır.
Metal İşçileri Birliği