Soma maden işçileri kölelik koşullarını anlattılar!

Soma Katliamı’nı araştırmak için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyesi milletvekilleri, maden işçileriyle biraraya geldi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 10 Haziran 2014
  • 16:59

Soma Katliamı’nı araştırmak için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyesi milletvekilleri ile biraraya gelen maden işçileri kölelik koşullarını anlattılar.

İsimlerin gazeteciler tarafından yazılmamasının istenip, kameraların dışarı çıkarıldığı toplantı, Soma Rıfat Dağdelen Anadolu Lisesi'nin toplantı salonunda yapıldı.

 

Sömürülmek istemiyoruz

Toplantıya katılan maden işçisi T.Y., “Ben 12 yıldır Soma Kömür İşletmeleri'nde çalışıyorum. Daha fazla arkadaşlarımızı ölmemesi ve sömürülmemesinden yanayız. İyi bir ücret ve şartlarda çalışmak istiyoruz. Sömürülmek istemiyoruz, hep sömürüldük, Ben bin 300 lira alıyorum. Ama taşeronlar 30 bin lira aldı. Sendika yönetimlerine yapılan seçimlerde biz kimi nasıl seçtiğimizi bilmiyoruz. Denetimlerini de görmedik, nasıl yapıldığını da görmedik. Bizim çalışma sistemimiz ana galeride olduğu gibi değil. Denetleme ana galeride yapılıyor. Neden üretim yapılan yerlerde denetleme yapılmıyor? Ben bunları sormak istiyorum. Sendika seçimleri neden özgürce olmuyor bizim elimize zarf veriliyor?” dedi.

 

Arkadaşlarımızı bizi kurtarmaları için dışarıya gönderdik

Katliam gününü anlatan S.Ş., işçilerin tecrübeli olduğu için kendisini önder yaptığını dile getirerek şunları söyledi: “Bizler iki arkadaşımızı seçtik. Onlara yedek gaz maskesi verdik. Ve 'Bizi siz kurtaracaksınız. Biriniz ölse bile diğeri dışarı çıkar ve yardım getirir' sözleriyle onları gönderdik. Bizler de bu sırada dilimizi temiz havanın geçtiği borulara sürdük. Oradan küçük küçük hava almaya çalıştık. Çünkü beynimizi sağlıklı tutmaya çalıştık. Ondan sonra da arkadaşlarımızın tarifi üzerine de yardım ekipleri bizleri kurtardı.”

Milletvekillerinin, yangının kayıtlara göre 63 dakika sonra haber verildiğini, bunun neden geciktirildiğini, neden iki kişi yerine 140 kişinin dışarıya çıkmadıkları ve Suriyeli çalışan olup olmadığı yönündeki sorulara ise, S.Ş. “Biz alt bölümlerdeydik. Bizim üzerimizde de çalışan işçiler vardı. Onlar ne zaman çıktı ne anlattılar da öyle davrandılar bilmiyorum. Maden içerisinde biz dumanın olmadığı bir alan bulduk. Buraya gelen işçilerin büyük bölümü gaz maskelerini kullanmaya başlamıştı. Ayrıca birçoğu da kullanmayı bilmedikleri için artık maskelerini kullanamayacaklardı. Bunun için öyle davrandık. Eğer gitseydik, tüm arkadaşlarımız can verirdi. Bu tür maden kazalarında işçilerin zaten, mümkün olduğu kadar hareket etmemesi ve konuşmaması lazım. Ayrıca Suriyeli bir çalışan da bulunmuyordu” dedi.

 

Denetmenler her gün ocaklara girebilmeli

Maden işçilerinden H.E. ise, “14 yıllık maden tecrübem var. Bizim bu saatten sonra yapacağımız, geride kalan maden çalışanlarımız adına en azından iş güvenliği ve iş sağlığına uygun ocakları istiyoruz. Bununla ilgili kazanın oluş nedeninden ziyade bu ocakta kazaya maruz kalan işçilerin neden dışarıya sevk edilmediği, böyle bir alarm durumlarında neden dışarıya çıkamadıkları konusunda benim kafamda soru işareti var. Buralarda denetim yapan mekanizmaların, Ankara'dan, İstanbul'dan, İzmir'den değil ocakların bulunduğu yerlerde kalmaları lazım. Deneticiler, her gün ocaklara girebilecek hale gelmeli. İş güvenliği uzmanları, işverenden değil de devletten maaşını almalı. Denetmenler, iş sağlığını gözetmeyen işverene müdahale edebilmeli. Arkadaşlarımız da, emeklilik yaşının özellikle 2008 yılından önceki seviyeye düşürülmesini bekliyor” dedi.

 

Ocaklardaki maden mühendisleri daha tecrübeli olmalı

H.E., ayrıca madenlerde görevli olan amir durumundaki maden mühendislerinin çoğunun da tecrübesiz olduğunu da ifade ederek şöyle konuştu: “Maden mühendislerimize daha tecrübe kazanmadan, yetki verildiğinden böyle bir olay olduğunda nasıl harekete edeceklerini bilmiyorlar. Ocaklarda yangın olabilir. Böyle bir olay olduğunda işçilerin hızlı şekilde sevk etmeleri gerekiyordu, bu tecrübesizlikten kaynaklandı. Aynı zamanda işçilere böyle bir olay karşısında nasıl hareket etmeleri gerektiği daha fazla eğitim verilmeli. Kendilerinin nasıl kurtaracakları, nasıl dışarıya çıkmalarıyla ilgili eğitimlerin verilmesi lazım. İşçilerin daha kapsamlı eğitim almaları lazım. Böyle bir durumda içi kendini kurtarabilmeli. Ne yapacağını bilmeli. Sizlerde, elinizi vicdanınıza koyun madenciler için en iyi şeyleri yapın iyi bir eser bırakın.”

 

Küçük ihmaller 301 cana mal oldu

Emekli olmasına rağmen facianın olduğu kömür ocağında çalışmaya devam eden işçilerden S.Ş. “Ben 07.09.1978 yılında yeraltında çalışmaya başladım. 1997 yılında emekli oldum. 14.12.2009 yılında bu facianın olduğu madene tekrar başladım. İnsanlar beşeri olarak yaratılan varlıklardır düşünebilirler. İnsanlar çalışanlar ve çalıştıranlar olarak da ikiye ayrılır. Çalışan insanlar sabah evinden sağlam nasıl çıktıysa, akşam da evine sağlam dönmesi lazım. Bunu çalıştıranların düzenlemesi lazım. Eğer bu insanlarımızı 301 canımız akşam evlerine sağlam dönmedilerse, burada çalıştıranların ihmali vardır. Bizim ocağımız güzel ve iyi bir ocak. Devlet kontrolünde ama burada küçük ihmaller var. Bu küçük ihmaller 301 cana mal oldu. Sizler de bunu araştırmalarınız sırasında göreceksiniz” dedi.

 

Taşeronlaşmanın, özelleştirmenin sonuçları ortada”

Maden işçilerinden M.Ş. ise, “Bir taşeronlaşmanın, özelleştirmenin nelere neden olduğu ortada. Hep söylendi madenler, kamunun elindeyken kazalar olmadı. O zamanlar çalışma şartları belliydi. Taşeronlar yoktu. Bir zamandan sonra madenler özel şirketlerin eline bırakıldı. Şirketlerde kar marjını arttırmak için işçileri daha çok çalıştırdı. Bazı aracıları devreye soktu. Bu sistemle şirketler büyük paralar kazandılar. Kamu güvenli ama orada da 30 yıllık kamyonlarla çalışılıyor modernize edilmesi lazım. Çok başvuruda bulunduk, ilgililere, sendikaya ama şartların iyileştirilmesi, araçların modernize edilmesi için yol alamadık. Gelecekte de zaten kamudaki diğer maden alanlarının da özelleştirileceği görülüyor” dedi.

 

Son bir ayda sıcaklık arttı”

Milletvekillerinin sorularına yanıt veren işçiler, son bir ayda, maden ocağı içerisinde, sıcaklığın arttığını, gaz maskelerinin en son 5 yıl önce denetlendiğini, onun haricinde çalışıp çalışmadığından bile haberlerinin olmadığını söylediler.

 

AKP mitinglerinin tarifesi var

Toplantının soru cevap bölümünde, CHP ve MHP'li milletvekilleri parti adı vermeden işçilere bir siyasi partinin mitinglerine katılıp katılmadıkları sordu. İşçiler mitinglerin tarifelerinin olduğunu dile getirdiler. İşçiler, maden ocağına gelen otobüslerle mitinglere taşındıklarını, bunun karşılığında da 30 TL yevmiye aldıklarını söyledi. Bunun yanı sıra kendi aracıyla gittiklerinde ise, benzinli araçlar için 150 TL, LPG'li araçlar için 100 TL, aldıklarını ayrıca yemek masraflarının da mitinglerin ardından şirketlerinin muhasebesinden ödendiğini açıkladı.

Meclis Araştırma Komisyonu üyeleri, Rıfat Dağdelen Anadolu Lisesi salonundaki ikinci toplantılarında bu kez 9 işçiyi dinledi. Bu toplantıda hem katliamın yaşandığı, hem de Soma Holding’e ait başka bir madende çalışan işçiler konuştular.

 

Soma'da, iki ambulans hastaneye doğru gitse...”

İşçilerden T.Ç., “Soma'da, iki ambulans hastaneye doğru gitse herkes bilir ki, madende kaza oldu. Ben de o gün izinliydim ambulans seslerini duyunca madende kaza olduğunu anlayıp aşağıya indim. Sonra da madene gittim. 8 kişilik kurtarma ekibiyle madene girdik. Madene girdik, ulaştığımız yerde 95 işçinin cesedi vardı. İçlerinden bir tanesi elini kaldırdı hemen onu alıp dışarıya çıkardık. Cesetlerin nabızlarını kontrol etmeye vaktimiz yoktu. Onların sıcak mı soğuk mu olduklarına bakıp ona göre kurtarmaya çalıştık" dedi. İşçilerden S.K. ise, “Türkiye'de böyle bir vahşet yaşanmadı. Böyle bir ihmal yok. Şirkette suç diyorlar ama suç bence devlette. Bu kirli ilişkilerin ortaya çıkması için illa 301 işçinin hayatını kaybetmesi mi lazım?" diye konuştu.

 

Denetimler yapılsaydı bu acıları yaşamazdık”

Söz alan işçilerden E.Ç., Soma'da daha önce yaşanan kazalar sonrasında komisyon kurulmuş olsaydı kazaların önüne geçilebileceğini dile getirerek, “Bu komisyonlar kurulmadı. Ama denetim mekanizmaları kurulsaydı, harekete geçilseydi, bu kazalar yaşanmazdı. Bu acıları yaşamazdık. Sendika konusunda da bizlerin haklarını savunacak isimler lazım. Burada işçilerin kendilerini savunacak haklar verilmeli. Burada işverenin adamları sendikaya yönetici olarak getiriliyor. İşe başvurduğumuz da, şirket bize vasıflarımızı sormaz. Hangi taşerona bağlı olup olmadığımızı sorar, çünkü ona göre bizlere para verir" dedi.

 

İnsanlar bilinçli olarak yoksullaştırılıyor”

İşçilerden S.K., “İnsanlar garibanlaştırıldıktan sonra özel sektöre muhtaç hale getiriliyor. Buradan hem ekonomik güç elde ediliyor, hem de siyasi rant alınıyor. Devlet güçlü olsun madenler kamulaştırılsın. Vatandaşına sahip çıksın. Ama özel sektör sahip çıkmaz. 1 milyon ton kömür çıkacak yerde özel sektör, 3.5 milyon ton kömür çıkardı. Ama devlet şirkete sormadı. Sen bu kadar işçiyle bu kadar kömürü nasıl çıkardın diye. Sen işçiye ne yaptın da bu kadar kömür çıktı nasıl çalıştırdın diye sormuyor" dedi. İşçilerden K.Ç. ise, madenlerin biran önce kamulaştırılması gerektiğini, aksi halde bu kazaların bitmeyeceğini söyledi.

 

Çocuk sayısı hanesine 'sıfır' yazılıyormuş

Toplantının soru cevap bölümünde, CHP Milletvekili Özgür Özel'in çocuklarla ilgili sorusuna cevap veren işçilerin anlattıklarına göre, şirketin çocuk yardımı vermemek için, çocukları olan işçilerin bordrolarında, çocuk sayısı hanesine 'sıfır' diye yazdıkları ortaya çıktı. Çocuk konusu gündeme geldiğinde salonda bulunan işçiler alkışla destek verdi.

Komisyon başkanı Ali Rıza Alaboyun toplantının sonucunu değerlendireceklerini ve takipçisi olacaklarını ifade etti. Diğer taraftan işçilerin yanı sıra, hem sivil toplum örgütü temsilcilerini hem de kurtarma çalışmalarında görev alan ekipleri de dinlemeyi planlayan komisyon, bundan vazgeçti. İşçilerin yoğun ilgili ve olayla ilgili açıklamalarından sonra komisyon, sadece işçileri dinlemeye karar verdi. Sivil toplum örgütü temsilcileri ile kurtarma çalışmalarında görev alan ekiplerin, Ankara'ya çağırılarak dinleneceği öğrenildi.

Diğer taraftan toplantı salonunda bulunan bir kişi de, işçilerin milletvekilleriyle konuşmalarının ardından dışarıya çıkartıldı. Bu kişinin firmanın temsilcisi olduğu ve salonda konuşulan konular ile işçilerin isimlerini not ettiği söylendi.