Şişecam işçisi kısmi bir kazanımla direnişi sonlandırdı. Önümüzde duran görev yaşadıklarımızdan çıkardığımız derslerle sendikal ağalığa ve sermayeye karşı kararlı bir mücadeleyi büyütmektir.
Şişecam işçisi başlatmış olduğu mücadeleyi 24 Ekim itibari ile sonlandırmış oldu. İlk sunulduğunda kabul edilmeyen Eskişehir’e kaydırma ve isteyenin yeniden teşvikten yararlanma teklifi son görüşmede yeniden sunulmuş ve işçiler son yaptıkları görüşmede bu teklifi kabul ederek direnişi sonlandırmış oldu.
Cam işçisi sonucu her ne kadar istediği gibi olmasa da geriye işçi sınıfı mücadelesi açısından önemli bir deneyim bıraktı. Şimdi bu deneyimler ışığında geleceği kazanmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.
Direnişin muhasebe notlarını şöyle sıralayabiliriz:
1) Sendikalar uzun yıllardır işçiler tarafından yönetilip denetlenmediği için bugün tamamıyla sermaye ajanı rolünü oynamaktadır. Buna Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinde önemli bir yeri olan cam işçilerinin sendikası Kristal-İş de dahil. Cam işçilerinin dediği gibi Bilal Çetintaş’ın sendikal anlayışı bir patron projesidir. Bu anlayışa karşı sendikal seçim zeminlerinde mücadele etmek oldukça zordur. Kırklareli cam fabrikasında olduğu gibi, seçim süreçlerinde sendika aracılığıyla işe alınan işçiler örneğinde olduğu gibi seçim daha en başından ağalar tarafından garantiye alınmaktadır. İşçiler sendika ağalarına karşı fiili mücadeleyi de önüne koyan ve sadece seçim süreçlerine sıkışmayan bir mücadeleyi önüne koymalıdır.
2) Sermaye sınıfı her yanı ile örgütlü bir sınıftır. Her ne kadar bazı yerel yöneticilerin tutumu daha farklı gözükse de CHP bir sermaye partisidir. Bu yaşanan süreçte de görüldüğü üzere tutumu hep sermaye sınıfının yanında olmak olmuştur. Başta Lüleburgaz olmak üzere cam işçisi sınıf adına net kazanımlar elde etmek istiyorsa işçi sınıfının kendi bağımsız çizgisi ile bir mücadele hattı örmeyi ne yapıp edip başarmalıdır. CHP gölgesinde alınan “sınıf tavrı” bırakın kazandırmayı, işçi hareketine moral kayıplar yaşatmaktadır.
3) Jandarma ve polis, düzen bekçiliğini yapan kolluktan başka bir şey değildir. Onların direnişin yanında olduğunu düşünmemeliyiz. Onların amacı açık ve gizli baskı yöntemlerini kullanarak direnişi bitirmektir. Bu geçmişte de böyleydi. Bu direniş şahsında da böyle oldu.
4) Üretimi durdurmayan eylem biçimleri kısmen etkili olmakla birlikte kesin ve net sonuçlar elde etmek noktasında sonuç üretememektedir. Geçmiş dönemlerde az çok burjuva demokrasisinin işlediği dönemlerde bu eylemler biraz daha etkiliydi. Ancak içine girmiş olduğumuz faşist baskı koşullarında bu tip eylemler çok etkisiz kalmaktadır. Fabrika içinden belirgin bir desteği olan direnişçi işçiler üretimi etkileyecek ya da bloke edecek eylemleri önüne koymalıdır. Kapitalist burjuva sınıf işçi sınıfına karşı aldığı tutumlarda makyajlarının dökülmesini umursamadan açık ve net tutumlar aldığı yerde işçi sınıfı da açık, net tutumlar almalıdır.
5) Grev süreci sonrasında sendikanın patron ile karşı bir saldırıya geçeceği bekleniyordu. Saldırı başlamadan başta sendika olmak üzere grev sürecindeki muhalefet dinamik bir şekilde örgütlenmeli. Sendikaya ve patrona “aklınızdan bile geçirmeyin” mesajı verilebilmeliydi.
6) İşçi sınıfı mücadelesi gücünü yasalardan değil haklılığından alır. Haklı talepler doğrultusunda her türlü eylem meşrudur. Şu asla akıldan çıkmamalı; yasalar işçilerin haklı mücadelesinin önüne geçmek için kullanılır. Cam işçilerinin geçmiş mücadele pratiklerinde fazlasıyla yer alan “İŞGAL, GREV, DİRENİŞ!” pratiğini hayata geçirmediğimiz sürece en iyi ihtimalle ölüm gösterilip sıtmaya razı olacağız.
Metal İşçileri Birliği