Sermaye devleti “iç cepheyi sağlamlaştırma” saldırılarının bir parçası olarak sınıf devrimcilerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonla Fatma Alökmen, Serdar Gür, Yücel Memiş, Rohat Ayas ve bulundukları evin sahibi Emine Turan'ı tutukladı. Bu tutuklama, burjuva hukuku ve kendi yasaları bakımından da tamamen keyfi ve zorlamadır. Tutuklanmaya gerekçe olarak sınıf devrimcilerinin bugüne kadar katıldığı işçi ve gençlik eylemlerinin gösterilmesi tam bir kara mizahtır. İşçiler ve sendika yöneticileri işçi eylemlerine katılmaktan da öte bu eylemleri örgütleyip yönetmeyeceklerse ne yapacaklar?
Sermaye ve onun devletinin işçileri “iç cepheyi sağlamlaştırma” demagojisiyle militarist milliyetçi-yayılmacı politikalarına bağlama çabalarına karşı işçileri, gençliği ve emekçi halkları uyarmak, sefaletlerinin kaynağı olan sermaye ve onun bekçilerine karşı birleşmeye çağırmak emek cephesini sağlamlaştırmaya çağırmak onların sınıfa karşı sorumluluklarının başında gelir.
Hükümetler, işçileri aldatıp bölmenin, işçi gev ve eylemlerini güçten düşürerek boşa çıkartmanın, işçilerin özgüvenlerini yıkmanın aracı olan sendika bürokrasisini kollamayı kendileri için beka sorunu sayıyor. Bundan dolayı Greif gibi büyük işçi direnişi ve fabrika işgalinin ateşinde kurulan Dev-Tekstil gibi sendikalar onlar için bir karabasan olmuştur. Kendi yasalarını ayaklar altına alarak sınıf devrimcilerini tutuklama komedisi sergilemelerinin arkasında da bu telaş ve gelecek korkusu var.
Sınıfsal ve tarihsel bilince sahip olan sermaye sınıfı ve onun devleti işi şansa bırakmak istemiyor. Toplumsal üretimin ve üretilen zenginliklerin bölüşümü kavgasının merkezi olan fabrika ve bir bütün olarak üretim alanlarında kaçınılmaz olan sınıfsal çatışmanın, “iç cepheyi sağlamlaştırma” hamlesinin önündeki esas engel olduğunu görüyorlar, biliyorlar. İşçilerin örgütlenmesini engellemek ve onların geri bilincine yaslanarak bu bölünmenin gerçek mahiyetini karatmak istiyorlar. Bu sefil amaçları için işçilerin sınıfsal birliğine olan güvenlerini kırmaya çalışıyorlar. Sınıf devrimcilerini katıldıkları ve yönettikleri eylemler üzerinden “yargılamaları”, işçi sınıfının devrimci birliğinden duydukları korkunun yansımasıdır.
BİR-KAR işçi komisyonu olarak tutuklanan sınıf devrimcileri ve onların kurumlarıyla Greiflardan, metal fırtınaya ve tersane direnişlerine kadar bir çok kavgada omuz omuza olduk ve bundan hep onur duyduk. Onlarla enternasyonalist dayanışma içerisinde olduk, yine olacağız!
BİR-KAR İşçi Komisyonu