Petlas’ta görevden alma operasyonu ve ayrıntıları

Bugün görevden alınanlara sahip çıkmak, görevden almaların karşısında durmak önemli bir görevdir. Bu her bilinçli işçinin, temsilcinin sorumluluğudur. Bugün bu görevden almalara sessiz kalmak, sermayedarlar tarafından dayatılan köleliğe sessiz kalmakla aynı anlama gelmektedir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 31 Temmuz 2019
  • 10:04

Petrol-İş’in yetkili olduğu Petlas fabrikasında, 25 Aralık 2018’deki seçimlerde baştemsilci olan Osman Pişkin, sendika tarafından baştemsilcilik görevinden alındı. Yine sendika tarafından seçilen temsilcilerden biri değil, yedek üyeler arasından bir işçi baştemsilciliğe atandı.

Aslında olaylar yeni değil, temsilcilik seçimlerinin yapıldığı 25 Aralık öncesine dayanıyor. Seçimler öncesinde, Petrol-İş Kırıkkale Şube’nin ve genel merkezin uyguladığı politikalara karşı muhalif tutumuyla bilinen Osman Pişkin’in adaylığına karşı, Kırıkkale Şube yönetimi Petlas işçilerine Pişkin’i seçmemeleri yönlü propaganda yapıyor. Ancak bu anti-propagandaya rağmen Pişkin seçimleri kazanıp, Petlas işçilerinin baştemsilcisi oluyor. Seçimin bir gün ardından ise şube yöneticisi, Petlas’ta seçilen baştemsilciyi kastederek, “Ben ona temsilcilik yaptırmayacağım, zaten görevden alacağız” şeklinde cümlelerle işçileri de temsilcileri de açıkça tehdit ediyor.

Bu zaman zarfında gerek merkez gerekse şube yönetimi fabrikaya uğramaz oluyorlar. Mart ayında fabrika genel müdürü, baştemsilci Osman Pişkin’i telefonla arayarak görüşme talebinde bulunuyor. Görüşmenin içeriğinin Kısa Çalışma Ödeneği olduğunu belirtiyor. Bunun üzerinde Osman Pişkin, şubeyi arayarak durumdan haberdar edip, diğer temsilci arkadaşları ile birlikte görüşmeye gideceğini bildiriyor. Ancak şube izin vermiyor. “Gidemezsiniz”, “görüşemezsiniz” türünden sözlerle engel olmaya çalışıyor. Buna rağmen Osman Pişkin ve diğer temsilciler Kısa Çalışma Ödeneği’nin işçilere etkisinden dolayı genel müdür ile görüşmeye gidiyorlar. Görüşme gerçekleştiriliyor.

Görüşmede, Petlas Genel Müdürü tarafından, “Kısa Çalışma Ödeneği” konusunda sendika genel merkezinin haberdar olduğu ve temsilcilerin de işçileri bilgilendirmeleri için kendileri tarafından çağrıldıkları söyleniyor. Herhangi bir anlaşma ya da başka bir konu hakkında konuşma yaşanmadan görüşme sonlandırılıyor.

Bu olayın 5 gün sonrasında Petrol-İş Genel Başkanı’nın da aralarından olduğu bir genel merkez ekibi fabrikaya gelerek Petlas yönetimi ile görüşme gerçekleştiriyor. Görüşmeden ne temsilcilere ne de işçilere bahsediliyor. Osman Pişkin bu durumu işçilere aktarıyor. Genel merkez yöneticilerinin yönetimle görüştüğünü ancak kendilerinin ne hakkında görüştüklerini bilmediklerini anlatıyor.

Son iki olay Osman Pişkin’in sendika baştemsilciliği görevinden alınmasının gerekçesi haline getiriliyor. Görevden alma 18 Temmuz tarihinde gerçekleştiriliyor. Ancak görevden alınmasının belgesi 30 Temmuz’da Osman Pişkin’in eline ulaşıyor. Pişkin görevden alındığını ilk olarak sendikadan değil, fabrika yönetiminden duyuyor. Temsilcileri seçen işçilerin de görevden alınan temsilcinin de görevden alınma haberi, fabrika yönetimi tarafından iletiliyor.

Bu olay Petrol-İş’e hakim olan bürokratik ağalığın ne boyuta geldiğinin önemli göstergelerinden biridir. Halen daha ne şube ne de fabrika yönetimi işçilere bir açıklama yapmış bulunuyor. Mevcut temsilcilerden değil de yedeklerden birinin baştemsilciliğe getirilmesi işçiler tarafından öfke ile karşılanıyor. Sendikada sadece kendilerine yakın olan insanları belli makamlara getirmeler, muhalif olan, şube veya genel merkez yönetimi ile aynı düşünmeyen herkesi görevden almalar Petrol-İş’teki hakim bürokratik anlayışın yalnızca yeni örnekleridir.

İşçiler, bu görevden almalara ve Petrol-İş’in ülkedeki gibi tek adam diktası altında sömürülmesine izin vermemelidir. İşçilerin iradesi bu yapılan hukuksuz görevden alma ile çiğnenmiştir. Temsilcilerini geri çağırmak hakkı onları seçen işçilerde olmalıdır.

Bugün görevden alınanlara sahip çıkmak, görevden almaların karşısında durmak önemli bir görevdir. Bu her bilinçli işçinin, temsilcinin sorumluluğudur. Bugün bu görevden almalara sessiz kalmak, sermayedarlar tarafından dayatılan köleliğe sessiz kalmakla aynı anlama gelmektedir.

“Söz, yetki ve karar” hakkının işçilerde olduğu bir sınıf sendikacılığı anlayışı yaratmak için tüm Petrol-İş üyesi işçiler göreve!

Petrokimya İşçileri Birliği