Maden işçilerinin kan-ter içinde yoğun emekle yeryüzüne çıkardıkları madenlerin işlenmesi de kuyum işçileri tarafından yoğun emek ile gerçekleşiyor. Metal işkolunda bulunan kuyum işçiliği, işlemesinde kullanılan tehlikeli asit ve kimyasallardan kaynaklı ağır işkolu arasında yer alır.
Yağlar, asitler, gazlar ve kimyasallar ile işçilerin yaşam süreleri büyük oranda kısalır. Yaşayanların da bir kısmı güvencesiz, sigortasız çalıştırılır. İşkolunda bulunan işletmelerin büyük bir kısmında da günlük çalışma süreleri en az 10 saattir. Bu yer yer 12, 14 ve hatta sabahlama diye tabir edilen 16 saatlik çalışma süresini bulur. Sermayedarların tabiri ile de işçilere “piyasanın üzerinde” ücret verilir. Bundandır ki işçilerin bir kısmı “iyi ücret alıyoruz” diye ağır çalışma koşullarına karşı sessiz kalıyor.
Sömürü Cehennemi GLAMIRA!
Binlerce işçinin çalıştığı Kuyumcukent ve Kapalı Çarşı'da koşullar ortalama böyledir. Ancak öyle bir fabrika var ki, bu sayılanların hepsi de fazlasıyla yaşanıyor orada...
GLAMIRA dünya pazarında önemli bir yer tutan kuyumculuk şirketidir. Amerika'dan Avrupa'ya, Orta Doğu'dan Asya'ya kadar onlarca ülkenin pazarına girmiş durumda. Almanya, İsviçre, ABD, Avustralya, Bulgaristan ve Türkiye'de üretim tesisi bulunmakta. İspanya ve İngiltere'de ise tekel konumundadır.
GLAMIRA markasının 10 yılda bu kadar büyümesinin temel nedeni ise ağır çalışma koşullarıdır. İşçilere, aynı işkolunda üretim yapan birçok fabrikadan görece daha fazla ücret vererek ağır çalışma koşullarını ve her türlü onur kırıcı davranışı dayatmaktadır. Öyle ki, “Çok ağrım var, dayanamıyorum” diyen bir işçiye “Ölsen tabutun gelecek” diyecek kadar alçakça davranış sergilenebiliyor GLAMIRA'da!
Korona günlerinde GLAMIRA
“Özel” günlerde (yılbaşı, sevgililer,“kadınlar”, anneler günü) yoğun siparişler nedeniyle işçiler günlerce fabrikadan çıkmayarak çalıştırılıyor. Şu günlerde de Anneler Günü’nün yaklaşması vesilesiyle işçiler sabahlama denen 16 saatlik süreler ile çalışıyorlar. Hem de korona günlerinde...
Koronavirüsün yaygınlaştığı ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği şu günlerde (sadece Kapalı Çarşı'da onlarca işçi yaşamını yitirdi), GLAMIRA işçileri insanlık dışı koşullarda çalıştırılıyorlar. Geçtiğimiz haftalarda 4 günlük sokağa çıkma yasağında (23-26 Nisan arası)* işçiler evlerine gönderilmediler. 23 Nisan’da 08.30-03.00 arası 18,5 saat, diğer 3 gün ise 11.00-03.00 arası 16 saat çalıştırıldılar. 11-12 Nisan'da da 2 gün fabrikada kalmışlardı. “Valilikten çalışma izni aldık” yalanıyla işçiler hafta sonları fabrikada kaldı. Hem de iki işçi bir yatakta yatırıldı. Bir yandan koronaya karşı her türlü önlemi alıyoruz diyorlar diğer yandan işçileri birlikte yatırıyorlar.
11 Mart’ta koronavirüsün Türkiye'de tespit edildiğinin açıklanmasının ardından GLAMIRA, işçilere iki haftalık izin ile birlikte birer aylık ek ücret vererek bu günlerin hazırlığını yapmıştı. Bu koşullara işçilerin ses çıkaramamasının bir nedeni de aldıkları 1 aylık ikramiyedir. Bunun işçilere “sus payı” mahiyetinde gerçekleştiği bugün oldukça açıktır. Diğer bir neden de işçilere işsizlik sopasının gösterilmesi. “Milyonlarca işsiz var, biz işçi çıkarmıyoruz” diyerek işçilere aba altından sopa gösteriliyor.
Kölelik gündeme gelince, tehditler arttı
GLAMIRA'daki çalışma koşullarının Metal İşçileri Birliği'nde gündeme getirilmesinin ardından tutuşan yönetim, işçilerin sayfadaki paylaşımı yorumlar aracılığıyla karalamalarını zorla istemiştir.
Zorla diyoruz çünkü, müdür ve şefler özel olarak işçilerin yorum yapmasını istemişti. 4 gün eve gitmeden çalışmayı da zorla kabul ettirmişlerdi. Bunu “3 aylık ücretsiz izin mi istiyorsunuz” diyerek tehditle dayatmışlardı.
GLAMIRA patronunun mafyatik ilişkileri de işçiler arasında bilinçli ve sistematik olarak dillendirilerek tam bir korku atmosferi yaratılmak isteniyor. İşçilerle yaptıkları toplantılarda, “Aranızdaki haini bulacağım”, “Sabah evinden polisle aldıracağım”, “Bir şey yapmamı istemiyorsa, çıksın bana kendini açıklasın” tehditleriyle işçileri sindirmeye çalışıyorlar. Bunları söyleyen yönetici GLAMIRA işçilerinin emekleri üzerinden aylık onbinlerce TL ücret alıyor.
MİB’den GLAMIRA işçilerine...
Metal İşçileri Birliği, bu haftasonu da (9-10 Mayıs) fabrikada kalmak zorunda bırakılan GLAMIRA işçilerine şu çağrıyı yaptı:
“Sizlerin emekleri üzerinden zenginlik sağlayan, trilyonlar kazanıp sizi üç kuruşa mahkum eden patrona karşı sessiz kalmamalısınız. Onbinlerce TL ücret alan yöneticilerin sizler üzerinde hüküm sürmesine engel olmalısınız. Birlik olmayıp, bu koşullara ses çıkarmamanız durumunda onur kırıcı davranışlar da ağır sömürü koşulları da artarak devam edecektir.
GLAMIRA işçilerinin yapması gereken birlik olmak ve Metal İşçileri Birliği ile birliklerini güçlendirmektir.”
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece