Şirketler aylardır kriz bahanesiyle borçlarını sildiriyor, işçileri işten atıyor, düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına katlanmaya çağırıyorlar. Kapitalistler krizi en az zararla atlatmaya çalışırken, birçoğu da kriz sürecini fırsata çevirip, sermayesini büyütmenin hesabını yapıyor.
Kriz çanları 2018 yazında çalmaya başlamış, krizin yıkıcı etkileri sonbahar ile birlikte şiddetli hale gelmişti. Bu etkiler inşaattan sonra otomotiv ve yan sanayide de güçlü şekilde hissedilir oldu. Öncelikle işten çıkarmalarda artış yaşandı. Üretimde düşme olmayan firmalarda bile az işçiye çok iş yaptırılmaya başlandı. Örneğin Ford işçileri, iş yükünün artmasından kaynaklı yaşadıkları sıkıntılardan şikayetçiler.
İşten atmaların yerine haftalık çalışma gününü düşürerek ücretsiz izne çıkartan, uzun süreli üretim duruşları yapan fabrikaların sayısı da az değil. Yeni yıl öncesinde birçok fabrikada üretime uzun süreli ara vermeler yaşandı. Haftalık çalışma gününü düşüren fabrikalardan biri de Sumirico (Dytech) oldu. Sumirico’da işçilerin senelik izin hakları varsa çalıştırılmadıkları günler bu izinlere sayılıyor veya işçiler ücretsiz izne çıkartılıyorlar. Bu süreç ilk başladığında Sumirico yönetimi, işçilerin tepkisinin önüne geçmek için sadece Cumartesi çalışmasını iptal etmiş, “bir hafta sizden bir hafta bizden” demişti. Fakat bu çok uzun sürmedi, Pazartesiler de izin günü ilan edildi ve bedeli tamamen işçilere yansıtıldı.
Devletin patronlara bir kez daha kucak açması ve işsizlik fonunu önlerine sermesi üzerine Sumirico kısa zamanlı çalışma ödeneğine başvurdu. Kısa çalışma ödeneği uygulamasında, fabrikanın çalışmadığı günler için işçi ücreti, brüt ücretin % 60’ı olarak yatırılacak. İşçilerin sadece sağlık sigortası ödenecek. Emeklilik primi yatırılmayacağı için bu uygulama emekliliğe olumsuz yansıyacak. Ayrıca ileride işsizlik fonundan yararlanmaları gerektiğinde ödenen gün sayısı, hak edilen işsizlik maaşı süresinden düşürülecek. İşçilerin işsizlik maaşından yararlanması gerekirse bu ödemeler hesaplanacak ve kaç ay alacağı ona göre belirlenecek.
Ücretsiz izne çıkartılan işçiler için en azından sağlık sigortasının ve ücretin yatacak olması sevindirici gelebilir. Fakat unutmayalım ki bu ödenek İşsizlik Fonu’ndan sağlanıyor. İşsizlik Fonu’ndaki para ise biz işçilerin parasıdır. Ücretlerimiz bizzat biz işçilerden kesintilerle oluşturulmuş bir kaynaktan, yani yine bizlerin parasıyla ödeniyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu durum emekliliği ve olası bir işsizlik dönemini de etkileyecek.
Birçok şirket (örneğin yine Kocaeli’de bulunan Dual Otomotiv vb.) durumunu koşullara uygun şekilde göstererek kısa çalışma ödeneğine başvurma hazırlıkları yapıyor. Bu yönteme başvuracak şirket sayısı Türkiye genelinde hızlıca artacak gibi görünüyor.
İşsizlik Fonu’nun kısa zamanlı çalışma ödeneği altında patronlara peşkeş çekilmesi, işçilerden kesilen paraların hiçbir şekilde işçilerin ihtiyaçları için kullanılmadığını ispatlayan yeni bir uygulama oldu. Bir kez daha bizlerden kesilen para patronları kurtarmanın arpalığına dönüştürüldü.
Sermaye iktidarının bu oyunlarına seyirci kalmayalım. Patronları rahatlatmak için bizden çalınan haklarımız için mücadele edelim, biz işçilerin çıkarlarını hiçe sayan her uygulamaya karşı duralım.
Kocaeli’den bir sınıf devrimcisi