2 Ocak’ta yapılacak olan Yol-İş Kayseri 1 No’lu Şube Genel Kurulu’na hazırlanıyoruz. Bu genel kurulda da sendika ağaları işçi sınıfına yönelik saldırıları tartışmayacak, sorunların çözümlerini konuşmayacaklar. Onların tek derdi dört yıl boyunca yöneticilik yapmak ve var olan rant düzenlerini sürdürmektir.
Delege seçimlerinde sendika ağalarının pervasız müdahaleleri hep oldu. Kimi zaman karayolu işçisine şifreli oylar kullandırılmak istendi. Bu utanç verici müdahalelerden biri de 10. Genel Kurul sürecinde delege seçimlerinde Kayseri 1 No’lu Şube Genel Kurulu öncesinde yaşandı.
Şube Başkanı Adem Özokutan ve ekibi ağır yenilgi aldığı Pınarbaşı delege seçimlerini, genel merkezin de desteğini alarak iptal ettirdi.
Bu iptalin hukuksuzluk olduğunu hem Adem Özokutan, hem de genel merkez elbette ki biliyordu. Bunu yapmalarının temel nedeni ağalık düzenlerinin yıkılmasından duydukları korkuydu. Seçim hilelerine dayalı yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Delege seçimleriyle ilgili usulsüzlüklere dair itirazı yargı haklı buldu.
Genel kurula giderken dünyada, bölgemizde ve Türkiye’de işçi ve emekçilere yönelik saldırılar artmaktadır. Emperyalist saldırılar, savaşlar, işgaller ve gerici boğazlaşmalar yaşanmaktadır. Etnik, dini ve mezhepsel çatışmalar bizzat emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından körüklenmektedir. Irak ve Suriye’de yaşananlara bakmak bile bu gerçekliği görmek için yeterlidir.
Dünya genelinde; kuralsız, esnek, taşeron çalışma biçimleri artarak sürmektedir. Kölece çalışma ve yaşam koşulları egemen hale getirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’de de ekonomik, sosyal ve siyasal yıkım derinleşmektedir. İşçi sınıfı ve emekçilerin on yılların birikimi ve mücadelesi üzerinden kazandıkları birçok hak, bir bir gasp edilmiştir. AKP hükümeti de iktidara geldiği andan itibaren bu saldırıları katlayarak arttırmıştır.
AKP iktidarı gündemin en ön sırasında yer alan asgari ücretin 1300 TL olmasını kullanarak birçok yeni saldırıyı perdelemeye çalışıyor. Bir yandan da biz işçi sınıfı ve emekçilere yönelik yeni saldırıların paketini açmaya hazırlanıyor. Bu yıkım paketiyle 12 Eylül generallerinin bile el uzatamadığı kıdem tazminatlarımız gasp edilmek, işsizlik para fonunda biriken devasa kaynak sermayenin hizmetine sunulmak isteniyor. Karayollarında güya çözülen taşeronluk belası kamuya ait tüm işyerlerini bir ur gibi sarmıştır. Bu da yetmezmiş gibi hükümet işçi simsarlığının önünü açan Özel İstihdam Bürolarını hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Sermaye cephesinin dayattığı taşeronluk sistemi nedeniyle katliam boyutuna varan iş cinayetleri yaşanıyor. Bu nedenle iş cinayetlerinde dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci olma kara lekesini Türkiye alnında taşıyor. Soma Maden Ocağı’nda 301 işçi kardeşimiz can verdi. Ermenek madeni, Torun Center inşaatı işçilere mezar oldu. 2014 yılında yaklaşık 2000 işçi, iş cinayetlerinin kurbanı oldu. 2015 yılının ilk 11 ayında 1593 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu.
İş cinayetlerinin temel nedeni işyerlerini bir ur gibi sarmış olan taşeronluk düzenidir.
Kamuda taşeronluk köleliğinin daha da yaygınlaşmasına geçit vermemek için, yapılması gereken taşeronluk köleliğinin mağduru yaklaşık bir milyon kamu işçisinin mücadele birliğinin sağlanmasıdır. Biz karayolu işçileri olarak taşeronluk köleliğinin acısını en yakından bilenleriz.
Taşeronluk köleliğine karşı tek yumruk olmak ve taban örgütlülüklerimizi kamunun tüm işyerlerine yaymak zorundayız. Zira bu işleri yapmak taşeron işçilerin kadro hakkı için mücadele etmek yerine hükümetin kapısını aşındıran sendika ağalarının boyunu aşar. Şimdi taşeronluk köleliğine karşı işçi sınıfının mücadele birliği zamanıdır. Şimdi “hepimiz birimiz için” diyerek, bizi canımızdan eden taşeronluk köleliğine son verme zamanıdır.
Kendi ikballeri için, karayolu işçisinin geleceğini karartan, sendikamızda ağalık düzeni kuran sendika bürokratlarının saltanatını yıkmak yetmez. Aynı zamanda sendika ağalarının tüm ayrıcalıklarını yok etmek gerekir. Bunun için;
Hiçbir sendika yöneticisi ortalama işçi maaşından fazla maaş almamalıdır.
Sendika aidatları 2 saatlik işçi ücreti seviyesine düşürülmelidir.
Her ay düzenli olarak sendikanın gelir-gider tablosu üyelere bildirilmelidir.
Sendikal işleyişimizde,
İşçinin söz, yetki ve karar hakkı esas alınmalıdır.
Tüm işyerlerinde yetki karar karayolu işçilerinin seçtiği temsilciler ve işyeri komitelerinde olmalıdır.
Sendika da hiçbir ağalığa izin verilmemelidir.
Toplu sözleşmeler işçinin onayına sunulmalı, işçinin onayı olmadan imzalanmamalıdır.
İşçilerin çoğunluğunun oyu ile sendika yöneticileri geri çağrılabilmelidir.
Sevgili delege arkadaşlarımız, bu seçim aynı zamanda bir yol ayrımına geldiğimizin göstergesidir. Ya 2 Ocak’ta verdiğiniz oylarla ağalık düzenin sürmesini onaylayacaksınız. Ya da ‘artık yeter’ deyip, “‘söz, yetki, karar’ karayolu işçisinin olacak” diyerek yepyeni bir düzeninin kapısını açacaksınız.
Karayolları Kayseri 6. Bölgede çalışan öncü işçiler!