Saldırılara ve ihanete geçit vermemek için mücadeleye!
Kamuda yaklaşık 200 bin kamu işçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşme görüşmeleri devam ediyor. Görüşmelerde ücretlere yapılacak zam oranlarına ilişkin pazarlıklar öne çıktı. Sosyal haklara ilişkin pazarlıklar ise sürüyor. AKP iktidarının ve Türk-İş’in önerilerini sunduğu TİS görüşmeleri 19 Temmuz’da tekrar başlayacak.
AKP iktidarı, kamuda çalışan işçilere zam yapmak sözkonusu olduğunda “dengeleri korumak adına” komik rakamlar önerdi. Tüm tepkilere rağmen bu rakamlarda anlamlı artışlar gerçekleştirmedi. Azalan istihdam yüzünden iş yükleri artan kamu emekçileri %4 zamla yetinmek zorunda kaldılar. Şimdi sırada kamu işçilerinin ücretlerinin belirlenmesi var. En büyük toplu sözleşme olarak bilinen kamu işçilerinin görüşmeleri başlıyor. AKP iktidarı burada da “dengeleri korumaya” çalışıyor. AKP iktidarı kamu işçilerinden 1800 TL altında ücret alanlara 150 liralık iyileştirme yapmayı önerdi. 1800 TL üzerinde ücret alan işçilere ise birinci 6 ay için yüzde 4, ikinci altı ay için yüzde 3 zam önerisinde bulundu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hükümetin zam oranını savundu. Faruk Çelik “küresel ekonomik krize” dikkat çekerek şunları ifade etti: “Birçok ülkede ve özellikle AB ülkelerinde maaşlar dondurulurken hatta düşürülürken biz gerek emekli gerekse çalışanlarımızın maaşlarını arttırmayı görüşmeye devam ediyoruz. Bu önemli çünkü hala küresel krizin etkilerini hepimiz görüyoruz.” Kamu İşveren Temsilcisi Erhan Polat da, “Bir problem olacağını sanmıyorum” diyerek Türk-İş’le masadan anlaşarak kalkacaklarına dair inancını dile getirdi.
AKP iktidarı kamu işçilerinin son on yıl içinde yaşadığı yüzde 25’lik ücret kaybını tartışmak istemiyor. Geçmiş kayıpları tartışmak bir yana, gelecek yıllardaki ücret düşüşlerini de güvence altına almak istiyor. Kamu işçilerinin TİS’leri AKP iktidarının öngördüğü biçimde sonuçlanırsa, kamu işçisinin sefaleti daha da artacaktır.
Gündeme gelen saldırı maddelerinden bir diğeri ise esnek çalışmadır. Halen birçok işyerinde fiili olarak uygulanan bu saldırı, TİS gündemine de taşınmıştır. Çalışma sürelerinin önündeki sınırlamaların kaldırılması, hafta sonu tatilinin kısaltılması, mesai ücretlerinin düşük tutulması gibi saldırılar bu TİS’te de AKP iktidarı tarafından dayatılıyor.
Özelleştirme saldırısıyla yüz yüze bulunan kamu işyerleri için TİS süreci daha büyük bir önem kazanmaktadır. TİS’te alınabilecek bir yenilgi karayolları vb. işyerlerindeki özelleştirme saldırılarının daha da artmasına yol açacaktır.
Türk-İş’in talepleri ve ortalığa saçılan gerçekler!
Türk-İş, 1800 lira altındaki aylık ücretlerin, 1800 liraya yükseltilmesini istiyor. 31 Aralık 2012 tarihinde işyerinde çalışan işçilerin ücretlerine 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yüzde 10 ücret zammı talep ediyor. Türk-İş, toplu iş sözleşmesinin birinci ve ikinci yıllarında işçilerin yıl boyunca ödeyecekleri gelir vergisi oranının yüzde 15 olarak belirlenmesini, yüzde 15′i aşan vergilerin işveren tarafından karşılanmasını öneriyor. Türk-İş işçilerin ücretlerine 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren 1 Ocak-30 Haziran 2014 dönemi enflasyon oranına 2 puan ilavesi ile bulunacak oranda zam yapılmasını istiyor.
Türk-İş’in talepleri arasında sosyal yardımın ayda 250 liraya, yemek parasının günde 8 liraya ve giyim yardımının yılda 125 liraya yükseltilmesi ve taşeron işçilerine ilişkin mahkeme kararlarının uygulanması da var.
Taleplerin gerçekleşmesi için Türk-İş ağalarının asgari bir mücadeleden bahsetmesi gerekirken Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, AKP iktidarına yeşil ışık yaktı. “Sayın bakan başından hemen ülkeler arası sıkıntıları, birçok yerde ücretlerin düşürüldüğünü ama ‘biz zamları konuşuyoruz’ dediler. İnşallah bu masada da bizi sıkıntıya sokacak şeyler olmaz diye düşünüyorum” dedi. Mustafa Kumlu, taşeronluğun kaldırılması, taşeron işçilerin kamu işçileriyle aynı haklardan yararlanmasına dair ise tek bir söz söylemedi.
Tek Gıda-İş Sendikası TİS görüşmeleri başlamadan Kamu Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu’ndan çekildiğini duyurarak, hükümetle yapılacak bir çerçeve anlaşmasını tanımayacağını ve kamudaki işçiler adına yapılacak görüşmede Türk-İş’in yetkili olmadığını belirtti. Öte yandan Tek Gıda-İş yönetimi bu yüksek perdeden çıkışına rağmen Toplu İş Sözleşme sürecine dair bir mücadele programı ortaya koymadı.
Bugüne kadar, kamu işçilerinin toplu sözleşmeleri kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklar sonucunda imzalanan ihanet sözleşmeleri olarak kayıtlara geçti.
Kamu işçisi haklarına ve geleceğine sahip çıkmalıdır!
İşçi sınıfı kamuda esnek çalışmanın yerleştirilmesine kesin bir biçimde karşı durmalıdır. Burada söz konusu olan yüzyıllık kazanımlardır. Bu kazanımların kaybedilmesi kamu işçisinin AKP iktidarının tüm dayatmalarına karşı savunmasız hale gelmesine neden olacaktır. Dolayısıyla bu maddelerin kaldırılması sözleşmenin temel taleplerinin arasında yer almalıdır.
Kamunun birçok işkolunda işçi kıyımları 17. ve 13. maddeye dayanılarak değil, bizzat TİS maddelerine dayanılarak yapılmaktadır. 17. ve 13. maddeye karşı olduğunu ileri süren sendika ağaları TİS masalarında iş güvencesini ortadan kaldıran maddelerin altına imza atmışlardır. Birçok işkolunda TİS’lere dayanılarak “ekonomik kriz ve teknolojik yenilenme” gerekçesiyle işçi kıyımları yaşanmaktadır. Dolayısıyla 13. maddenin kaldırılması taleplerinin yanısıra bu tür ayak oyunlarına da izin verilmemelidir.
Türk-İş bürokratlarının önerdiği sözleşme maddelerinin büyük bir bölümü işçi sınıfının ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzaktır. Geçmiş kayıpların giderilmesini içermediği gibi, işçi sınıfı açısından yaşamsal önemde olan birçok talep de bulunmamaktadır. İşçilerin hazırlanmasında söz hakkına sahip olmadığı bir sözleşmenin böyle olması doğaldır. Taslaklarda işçi sınıfının ihtiyaçlarına yanıt olma özelliğini taşıyan maddeler de mevcuttur. Ama biliyoruz ki, sözleşme masalarında bunların hiçbir önemi ve yeri kalmayacaktır.
TİS süreci üzerinden söz söyleyebilmek için TİS komiteleri oluşturmak temel bir zorunluluktur. TİS komiteleri işçi sınıfının bu sürece aktif katılımını sağlayacağı gibi, sermayenin dayatmalarına karşı eylemli bir duruş gerçekleştirmenin de önünü açacaktır. TİS komiteleri taleplerin belirlenmesinden diğer işyerleri ve işkollarıyla koordinasyonun sağlanmasına, sürecin hangi eylem biçimleriyle karşılanacağının belirlenmesinden eylem ve etkinlik örgütlemeye ve sürecin her aşamasının yakın takibi ve denetimine kadar bir dizi işlevi üstlenmelidir. Sendikal kademelerden bağımsız olmalı, ancak sendikal olanakları sonuna kadar kullanmalıdır. Bu sürecin örgütlenmesinde ilerici-öncü işçilere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu görev ve sorumluluklara sahip çıkmak, insanca çalışma ve yaşam koşullarını elde etmenin yanısıra, sınıfa karşı sorumluluğun bir gereğidir.