Görünmeyen iş cinayeti: Meslek hastalıkları

İş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden aileler meslek hastalığına yakalanan işçilerle buluşarak iş cinayeti düzeninin görünmeyen yüzüne dikkat çekti.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Ocak 2015
  • 15:53

Vicdan ve Adalet nöbeti 37. buluşma ile devam etti. Bugün saat 13.00’te Taksim Galatasaray Lisesi önünde toplanan işçi aileleri, “Çalışırken yaralanmak, hastalanmak, ölmek istemiyoruz!”, “Meslek hastalığı dram değil suç... Ölüm ve hastalık değil cinayet!” pankartlarını lise duvarına astı.

Nöbet için yaşamını yitiren işçilerin fotoğrafları en öne serildikten sonra açıklama okundu. 37. buluşmanın açıklamasını kardeşi Heybetullah Güvenç’i Davutpaşa patlamasında kaybeden Hakkı Güvenç okudu. Geçtiğimiz yıldan kalan davalarla Ocak ayında görülecek iş cinayeti davalarını aktaran Güvenç şunları ifade etti: “Meslek hastası emekçileri ‘hayatlarına dair endişelerinde’ yalnız bırakmamak için... Soma ve Ermenek sonrasında hükümet ve muhalefet tarafından ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği’ süreçlerine dönük önerilen ve yapılan düzenlemelerini izliyoruz. Bugüne kadar 7 yıldır bütün haykırışlarımıza rağmen sesimizi duymamakta ısrar edenlerin sorumluluklarının itirafı olarak görüyoruz. ‘Hiç yoktan iyidir’ demiyoruz. Yeterli de görmüyoruz. Günü kurtarmak ve kamuoyunda oluşan duyarlılığı yönetmeye dayalı davranışlar olarak değerlendiriyoruz. Torba yasada yer alan hükümlerin bütün iş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri kapsayan uygulama biçimine dönüştürülmesini istiyoruz.”

Güvenç son olarak 28 Nisan’ın iş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anma ve yas günü olması talebini yineleyerek açıklamayı bitirdi.

 

“Fabrikadan hesap sorulması lazım”

Açıklamanın ardından bu nöbette sunumu yapması için söz gazeteci Ali Topuz’a verildi. Topuz ilk olarak mikrofonu Toyota’da meslek hastalığına yakalanan Yavuz Çağlayan’a uzattı. Hastalığının tespiti için İzmir’den özel bir tezhiçat getirildiğini söyleyen Çağlayan, Cumhurbaşkanı’na şikayet dilekçesi yazdığını Özkan Karadağ’ın raporuyla hastalığının sabit olduğunu aktardı. “Artık bu gidişata dur denmesi lazım” diyen Çağlayan, meslek hastalığına yakalandıkları için iş bulamadıklarını fakat devletin meslek hastası saymayarak maaş bağlamadığını belirtti. Meslek hastalıkları hastanesinin yetkisi elinden alındığı için yargıda 5 yıldır tazminat davasının bitmediğini söyleyen Çağlayan, “Fabrikadan hesap sorulması lazım” dedi.

Ali Topuz ise medyadaki iş cinayeti, meslek hastalığı haberlerine yönelik yaklaşıma dikkat çekerek toplu ölüm olmadıkça ilgi görmemesini eleştirdi. Ana akım medyaların bu gerçeği görmediğini söyleyen Topuz, özellikle buna karşı mücadele kanallarının haberleştirilmediğini belirtti. Aniden ölüm anlamına gelen iş cinayetlerine karşın meslek hastalığının adım adım ömrü tükettiğine vurgu yapan Topuz, buna sessiz kalınmasının da bir meslek hastalığı olduğunu “vicdani ve ahlaki ölüm” olduğunu söyledi. Sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayan Topuz, sözü Silikozis hastası Gürkan Yüksel’e bıraktı. Eczacıbaşı Seramik’te çalışırken hastalığa yakalanan Yüksel, “Silikozis hastalarının umutları, geleceği, hayalleri ölmüş” dedi. Bu konuda kimsenin bir şey yapmadığını söyleyen Yüksel, şirketin kendi açıklamasının dahi durumu gösterdiğini vurguladı.  Eczacıbaşı’nın 69 Silikozis hastası olduğunu savunduğunu söyleyen Yüksel, 20 suç duyurusu, 40 tazminat davası sürdüğünü söyledi. 2008’de fark edilmesine rağmen uygulama devam ettiği için hastalık taşıdıklarını söyleyen Yüksel, “kendimizi yakıyoruz sesimizi duyurmak için” dedi. Ulusal basında Silikozis hastası işçilerin haber olmamasının bile ayrı bir haber olduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi. 

Yine Eczacıbaşı’ndan Ali Başaran ise 19 aydır maluliyet hesabı ve aylıkların geç bağlandığını söyledi. Aynı şekilde tazminat davası açtıkları yargılamada da bir yıldır rapor beklendiğini aktardı.

Diğer meslek hastası işçiler de SGK’nın hastane kararlarını tanımadığın, yargının görmezden geldiğini anlattı.

 

En az %6 mesleki kanser var, tespiti yok!

Topuz, işçilerin ardından meslek hastalıklarıyla ilgilenen sağlık emekçilerine sözü verdi. Doktor Ahmet Tellioğlu’yla başlayan söyleşide meslek hastalıklarının buzdağının görünmeyen yüzü olduğu vurgulandı. Sistemin meslek hastalıkları teşhis edilmesin diye kurgulandığını söyleyen Tellioğlu, işyeri hekimlerinin bağımsız, yeterli güvence altında olması gerektiğini belirtti.

Dr. Zeki Kılıçarslan ise sanayiye göre 40 bin hasta beklendiğini ancak SGK’nın kaydına geçenlerin 40 binde kaldığını söyledi. Dr. Coşkun Canıvar da meslek hastalıklarının boyutuna vurgu yaptı. ILO raporlarına göre %14 iş cinayeti yaşanırken, bu işçilerin %86’sının meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi. Canıvar, kanser hastalarının %6 ile %10’u arasındaki oranının meslek nedeniyle yaşandığını ama buna rağmen tek bir mesleki kanser tespiti veya davası bulunmadığını söyledi.

 

“Sessiz kalmak bizi suçtan uzak tutmuyor” 

Topuz, son sözü iş cinayetleri davalarına bakan hukukçulardan Av. Erbay Yucak’a verdi. Öngörülebilir ve önlenebilir olayların kaza olamayacağını söyleyen Yucak, mesleki rehabilitasyonun hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Yucak, ailelerin tutarlı ve istikrarlı mücadelesiyle davalarda cezaların arttığını söylerken Ali Topuz da “sessiz kalmak bizi suçtan uzak tutmuyor” diyerek mücadeleye vurgu yaptı. Söyleşinin ardından nöbet bitirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul