- Merhaba öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
- Adım Kenan İncekaş, işe 2015 yılında başladım ve tam dokuz yıldır As Plastik’te çalışıyorum.
- Grev aşamasına gelinene kadar, sendikaya üye olma sürecinizi anlatabilir misiniz?
- Fabrika altı yıl önce Haramidere’den Hadımköy’e taşındı. Biz Hakımköy’e gelmeden önce Cumartesi-Pazar, yani hafta sonu mesailerimiz yüzde yüz idi. Buraya gelirken, patron haklarımızda herhangi bir değişiklik olmayacağına dair sözler vermişti. Fakat geldikten sonra mesai ücretleri yüzde elliye düşürüldü. Altıncı ay zamları yüzde 10 iken, As Plastik kapitalisti “yüzde beş veya üç verebilirim” dedi. Maaşlarımız asgari ücretten en fazla elli-yüz lira fazlaydı ve hiçbir şekilde zam alamıyorduk. Böylece hakkımızın yendiğini anladık. Sendikal çalışmayı bu aşamadan sonra başlattık.
İlk örgütlenme aşamasında bir araya gelerek pek çok kez toplantı yaptık ve sendikaya başvurma kararı aldık. Bu süreçten önce param yok diyen işveren, örgütlendiğimizi öğrenince bize yüzde elli zam vermeye başladı, iki buçuk olan ikramiye hakkımız dörde çıkartıldı. Demek ki bazı şeyleri verebiliyormuş. Bunu anlamış olduk. Tabi patron tarafı, süreç içinde bizi sendikadan vazgeçirmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Buna karşılık biz hiçbir şekilde geri durmadık ve sendikal örgütlenme çalışmalarına devam ettik. Sendika üyeliklerinde çoğunluğu sağlayınca işveren itiraz etti. Yaklaşık 2-2.5 yıl süren mahkemeyi kazandık ve yetkiyi almış olduk.
Yetkiyi aldıktan sonra işveren tarafıyla dört kez masaya oturduk. Beşinci oturuma ise işveren tarafı katılmadı. Sonrasında ara bulucu sürecimiz oldu. İş veren tarafı “param yok, bankalar kredi vermiyor” gibi söylemlerle hiçbir maddeyi kabul edemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine anlaşmazlık tutanağı tutuldu ve greve gitme kararı alındı. Grev tarihimiz belli olduktan sonra, ilk olarak 25/2 kod-46 ile ben işten atıldım. Biliyoruz ki tamamen sendikal faaliyetlerden dolayı işten çıkarıldım.
Petrol-İş Sendika temsilcisi olarak, işten atıldıktan sonra toplantılar yapmaya devam ettik. İşe iadem için, işverenle yaklaşık üç kere toplantı yapıldı, fakat hiçbiri sonuç vermedi. İşveren tarafı, “ne olursa olsun fabrikayı kapatırım yine de bu adamı işe almam” dedi. Bunun üzerine ben direnişe geçme kararı vermiştim fakat sonrasında toplamda dokuz arkadaşımız kod-49 ile işten atıldı. Bizde atılan arkadaşlarımızla birlikte 2 Eylül’de, fabrika önünde çadır kurarak direnişe geçtik. 19 Eylül’de ise tüm işçi arkadaşlarımızla birlikte greve başladık.
- Süreç içerisinde işçilerin örgütlenmeye ve greve yaklaşımı nasıldı?
- İlk örgütlenme sürecinde, çoğu kişide korku vardı. Çünkü sendikanın ne olduğunu bilmiyorlardı. Süreç içerisinde toplantılar yaparak ve onları bilinçlendirerek bu durumu aştık. İşçilerde ufak bir kıvılcım bekliyorlardı, çünkü haklarının yenildiğini biliyorlardı. Bu kıvılcım da örgütlenme sürecine başladığımızda çakılmış oldu.
- Grev sürecinde talepleriniz nelerdir?
- Birinci talebimiz, işten atılan arkadaşlarımızın işe iadesi ve toplu iş sözleşmesinin imzalanması olacak. Önceki süreçte pek çok kere söz veren işverenin sözünü tutmadığını gördük. Biz bu sözleşme ile haklarımızı da garanti altına almak istiyoruz. Zafer direnen emekçinin olacak.
Kızıl Bayrak / Esenyurt