4 Aralık Dünya Madenciler Günü...

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü mezarlıklarda anmalarla değil, gelişen tekniğin kullanılması ve ilerletilmesiyle aydınlık yarınlarda kutlamak için mücadeleye!

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Aralık 2018
  • 07:59

Yeryüzündeki açlık belasından kurtulmak ve yaşamak için yerin derinliklerine inen ve bir daha geri dönemeyen maden işçilerini anıyoruz.

1907’de ABD’de Monongah kömür madenlerini dolduran 362 İtalyan işçi,

1956’da Belçika, Marcinelle kömür madenlerinde çoğunluğu göçmen 262 madenci

1960’da Güney Afrika, Coalbrook’ta 437,

1965’te Hindistan Dhori madeninde 375,

1966’da İngiltere’de 116’sı çocuk toplam 142 maden işçisi…

Bir daha geri dönemediler. Yeraltında süren karanlık yaşamları, yeraltında sona erdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarından bu topraklara uzandığımızda da aynı karanlıkla karşılaşıyoruz.

Zonguldak’tan Bartın, Amasya, Yozgat, Erzurum, Karaman, Bursa, Balıkesir, Maraş’a... Türkiye zengin maden yataklarıyla yoksul maden işçilerinin ülkesidir. Dört bucağıyla, yanarak, göçük altında kalarak, grizu facialarıyla, karbonmonoksit zehirlenmesiyle yaşamını yitiren, sakat kalan, meslek hastalığı çeken madencilerin ülkesidir. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde çalışan ve bugün de iş cinayetinde katledilen madencilerin ülkesi!..

1983 Armutçuk’ta 103, 1990 yılında Yeni Çeltek’te 68, ’92’de Kozlu’da 263 madencinin mezarıdır Türkiye. Hemen hemen her yıl yenileri eklenir madenci mezarlarına. 1995’te Yozgat-Sorgun’da 38, 2003’te Ermenek’te 10, 2004’te Kastamonu Küre’de 19, 2005’te Kütahya’da 18, 2006’da Balıkesir’de 17, 2009’da Bursa’da 19 işçiye mezar olur madenler. Madenin mezar olması ne demektir? Ölmeden mezara girmektir maden işçiliği. Bir avuç zengin asalağın aydınlığı için kör karanlıklarda çalışmaktır…

İşçi cinayetleri her yıl ve çok sayıda gerçekleşmeye devam ederken, 2014 yılında Soma’da gerçekleşen büyük katliam, yıllar geçse de, bilim-teknik gelişip teknoloji ilerlese de madenlerin olağan işleyişinin, maden işçilerinin olağan çalışma koşullarının kölelik çağlarında kaldığını göstermektedir. 301 maden işçisinin katledildiği Soma, köleliğin en ileri aşamasını hakim kılan taşeronlaştırmayla, özelleştirmeyle, talan-rant odaklı politikalarıyla bir bütün olarak kapitalizmin özetidir. Soma Katliamı maden işçilerinin örgütsüzlüğünün bedelidir aynı zamanda.

Dönemin başbakanı, bugünün tek adam rejiminin cumhuru “reis”i Tayyip Erdoğan, “Bu işin fıtratında var diyerek”, kendi cephelerinden Soma’yı özetlemişti. Devlet olarak sorumlulukları kendi üzerinden atan, patronları aklayan, din istismarıyla tepkiyi azaltmaya çalışan -ki bu doğaları gereğidir- açıklamalar aslında bir gerçeğe de işaret ediyor. Kapitalist bir dünyada maden işçilerinin, bir bütün olarak işçi sınıfının çalışma koşullarının fıtratında iş cinayetlerinin daim olduğu gerçeğine...

İşçinin değeri fiyat oldukça, yani işçi bir ücret karşılığında onun eti kemiği olan işgücü haklarını yaşamak için kapitalistlere satmak durumunda kaldıkça bu gerçeklik değişmeyecektir. Madenler kapitalistlerin, yani bir kişi, şirket, holding vb.nin tekelinde, özel mülkünde oldukça işçi cinayetlerinin, iş kazalarının, meslek hastalıklarının önü alınamayacaktır.

Madenler işleyenlerin/üretenlerin eline geçtiğinde, işte o zaman üreten insanın değeri de yerli yerine oturacak ve yaşam emeğin yüceliği üzerine kurulacaktır. Ancak böylesi bir işleyiş ve yaşamda işçi kazaları ve cinayetleri de engellenebilecektir.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü mezarlıklarda anmalarla değil, gelişen tekniğin kullanılması ve ilerletilmesiyle aydınlık yarınlarda kutlamak için mücadeleye!