Hasan İzzettin Dinamo

Yüreği işçi sınıfı için, özgürlük için atan bir şair...

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 20 Haziran 2014
  • 08:00

1909 yılında Trabzon Akçaabat’ın Ahanda Köyü'nde dünyaya geldi. Şair ve romancı Hasan İzzettin Dinamo, babası 1. Dünya Savaşı'nda öldüğü için öksüzler yurdunda büyür. İlk şiirini 14 yaşında yazar. Gençlik yıllarındaki şiirlerinde daha bireyselcidir ve hece ölçüsü (dizelerdeki hecelerin sayıca eşit olması kuralı) ile yazar. Fakat, 1928 yılında Rusya’dan dönüp, 1929 yılında 835 Satır isimli şiir kitabını çıkaran Nazım’dan etkilenen Dinamo, serbest ölçüyle (herhangi bir ölçüye bağlı kalmadan) şiirler yazmaya başlar. Şiirlerini Nazım’a yollar. Nazım, şiirleri beğendiğini ve ‘Resimli Ay’ dergisinde yayınlayacağını söyler. Dinamo, bundan sonra şiirlerinde toplumsal gerçekçi konuları işlemeye başlar ve bazılarını Adım ve Taşan dergilerinde yayımlar (1930). İki arkadaşıyla beraber çıkardığı Adsız Kitap adlı yapıtında gençlik şiirleri de olsa, şu satırlar da yer alacaktır:

“Mümkün olsa kalbimi bin bir parçaya bölerdim
8 yıllık şairlik yaptığım yeter

Proleter
Olmıyanlara

Göğsümün altındaki yara
Bundan sonra, yalnız sizin için

Sızlıyacak
Ey her gün ademe kucak kucak

Atılan sefalet çiçekleri!’’

1931 yılında Sivas İlköğretmen Okulu’nu bitirir. Malatya ve Adıyaman’da öğretmenlik yapar. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nde öğrencilik yaptığı sıralarda yayımladığı toplumsal gerçekçi şiirler devletin dikkatini çekmeye başlar. Eşyaları polis tarafından karıştırılır ve birçok defteri incelenir. Tren adlı şiiri dikkati çeker. Sivas-Erzurum demiryolu yapımında çalışmış işçi askerleri anlattığı bu şiirin İsmet İnönü’ye kadar duyulmasıyla, siyasal bildiri yayınladığı ve örgüt kurduğu iddiasıyla 1935 yılında 4 yıl hapse mahkum edilir. Hapiste sayısız eser kaleme alır. 1937 yılında ilk şiir kitabı Deniz Feneri yayınlanır. Hapisten çıkıp İstanbul’a gittiği sırada, içerideyken yazdığı birçok eseri kaybolur ya da çalınır. Yazar, tutuklanması sırasında da birçok eserine polisin el koyduğunu dile getirir. Cezaevinden çıkınca İstanbul’da yazarlık yaşamına devam eder (1942). Aynı yıl askere giden Dinamo, ‘Yeni Edebiyat’ dergisinde yayınlanan şiirleri nedeniyle suçlanır. Sıkıyönetim mahkemesince 1 yıl hapse mahkum edilir. Tutuklanma, yargılanma ve sürgünlerden dolayı askerliğini 7 yılda tamamlar. Askerlik bitince (1949), çevirmenlik ve özel öğretmenlik, fotoğrafçılık yaparak geçimini sağlar. 1955 yılında 6-7 Eylül olayları patlak verir. Rumlara, azınlıklara karşı gerçekleştirilen tahrip ve yağma olayları, Demokrat Parti iktidarı tarafından komünistlere yüklenir. Hasan İzzettin Dinamo, Aziz Nesin, Kemal Tahir, Nihat Sargın gibi isimler bu dönem tutuklanır. Fakat kısa bir süre sonra serbest bırakılırlar. Dinamo daha sonra 6-7 Eylül Kasırgası (1971) adlı yapıtında anılarından bahsedecektir. Eserlerinde barış, özgürlük, eşitlik, insan, doğa konularını işler ve hayatı boyunca birçok eser kaleme alır. Özgürlük Türküsü (1971), Mapusanemden Şiirler (1974), Sürgün Şiirleri (1975) bunlardan sadece birkaçı. Savaş ve Açlar’da (1968) Birinci dünya savaşı yıllarını, savaş nedeniyle öksüz kalan çocukları, yoksulların yaşamını anlatır. Öksüz Musa (1973), Musa’nın Gecekondusu (1976), Açlık (1981), Adalet Sıtması (1983) gibi romanlarında kendi hayatından kesitler yansıtır. 1988 yılında yayımladığı Nazım’dan Meltemler adlı şiir kitabında Nazım Hikmet ile ilgili duygularını içerdiği şiirleri toplar. Kitapta 1930 yılında Sivas’ta kaleme aldığı bir şiirde Nazım’dan etkilenmesini anlatır:

“Bıraktım artık hece veznini,
Seni izliyorum, seni.

Aşk şiirlerine daha dün taptığımız Faruk Nefiz bile
Çalsa yeridir Sekiz Yüz otuz beş satırın kazanam

Dost oluverse proleteryanın en gürbüz şiirleriyle!
Sivas yaylasında ne güzel esiyorsun, Nazım”

Dinamo, 20 Haziran 1989 da yaşamını yitirir. Toplumsal gerçekçilik akımının etkilediği şairlerden olan Hasan İzzettin Dinamo, konularında ezilenlerin, yoksulların, savaşların mağdur ettiği emekçilerin, çocukların hayatlarını işler. Yüreği işçi sınıfı için, özgürlük için atar. Her bu sisteme karşı olan sanatçı gibi o da bunun cezasını çeker; sürgünler, işkenceler, hapishanelerle dolu bir hayat yaşar. Özgürlük Türküsü adlı şiirinde dile getirdiği gibi:

“Ben şair olmuşsam özgürlük
Yalansız riyasız söylüyorum
Senin aşkından olmuşum

Ben bacak kadar çocukluğumdan beri
Hep sensizliğin yarattığı dayanılmaz serüvenlerin

O korkunç avlusuyla dolmuşum
En son türkümde seni söyleyeceğim

Bir emperyalist tankı altında şair yüreğim ezilirken…”