Burjuva yasalarına yazılı hakların hiçbir güvencesi olmadığını işçi ve emekçiler gayet iyi biliyorlar. Konuya kadın işçi ve emekçiler açısından bakıldığında bu durum daha belirgin olarak görülüyor. Bunun son örneği, 2010 senesinde Başbakanlık tarafından “Kadın istihdamını ve fırsat eşitliğini” içeren belli düzenlemelerin yer aldığı genelgenin şimdi değiştirilmek istenmesi oldu.
AKP hükümetinin gerek kadın hak ve özgürlükleri mücadelesinin bir basıncı sonucu gerekse o dönem Avrupa Birliği’ne uyum kaygısıyla yayınladığı bu genelgeyle, kadın emekçilerin iş yerlerinde yaşadıkları ayrımcılığa karşı birtakım yasal düzenlemeler getirilmişti. Bunun ne kadar uygulandığı ya da denetlendiği tartışmalıdır ancak şimdi bundan da vazgeçmeye hazırlanıyorlar. Bunu da doğrudan tepki almamak hesabıyla genelgenin “ülke koşulları ve güncel ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenmesi” adıyla yapıyorlar. Ve bu güncellemeyle, “kadının fırsat eşitliğini sağlayacağı ve kadının istihdamını kolaylaştıracağı” ileri sürülen hükümlerden “arındırılmış” yeni bir taslak hazırlıyorlar.
Yeni genelgenin güncellenmiş halinde neler yok?
- Eski genelgede yer alan “eşit işe eşit ücret imkanının sağlanması” hükmü yeni genelgede yok.
- Kamu ve özel sektör iş yerlerine yönelik yapılan denetimlerde, cinsiyet eşitliğine ilişkin hükümlere uyulup uyulmadığının denetlenmesi zorunluluğu yeni genelgede yok.
- Kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimlerin faaliyet raporlarına kadın-erkek eşitliği yaklaşımını dahil etmelerine, kamu kurumlarınca mevzuat taslakları hazırlanırken fırsat eşitliği etki değerlendirmesi yapılarak taslakların ekinde sunulması zorunluluğuna da yeni genelgede yer verilmiyor.
- “Kamu kurum ve kuruluşlarında işe giriş sınavları ve hizmet içi eğitim programlarına katılım, görevde ve unvanda yükselme (terfi), üst yönetim kademelerinde görev alma hususlarında cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılmayacak, kadın-erkek fırsat eşitliği ilkesi gözetilecektir. Tüm kamu kurum ve kuruluşları, hizmet içi eğitim programlarında ‘kadın-erkek fırsat eşitliği’ konusuna yer vereceklerdir” maddesi yeni genelgede yok.
- “Halk Eğitim Merkezleri, Toplum Merkezleri, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimlerin yaygın eğitim faaliyetleri ve mesleki eğitim programlarında, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği sağlayarak kadının insan hakları, eğitim ve istihdam olanakları, iş arama süreçlerinde danışmanlık ve rehberlik hizmetlerine ilişkin konuları da içerecek şekilde planlaması” görevine yeni genelgede yer yok.
- Kadın konukevlerindeki şiddet mağduru kadınlar ile tahliyesine bir yıldan az kalan cezaevindeki kadınlar ve kocası ölen veya boşanan kadınların sosyal yaşama katılımlarının sağlanması amacıyla gerçekleştirilecek projelere öncelik tanınmasına ilişkin hüküm de artık yok.
- Çalışma yaşamına ilişkin istatistiklerin cinsiyet temelinde toplanması, ayrıca ev eksenli çalışan kadınlara ilişkin düzenli ve sistemli istatistikler hazırlanması ve araştırmalar yapılması zorunluluğu da yeni genelgede yok.
- Kamu ve özel iş yerlerinde kreş ve gündüz bakımevi kurulması ve kurulup kurulmadığının denetlenmesi görevi de taslakta yok.
Görüldüğü gibi, AKP gericiliği hak ve özgürlükleri gasp etme konusunda kendini sürekli güncelliyor. Kadın işçi ve emekçilerin çalışma yaşamında yaşadıkları ayrımcılığın, eşitsizliğin önüne geçmek adına kağıt üzerine yazılı hükümlere dahi tahammül edilmiyor. Bunların genişletilmesi ve yaşamda uygulanır hale getirilmesi gerekirken tümden ortadan kaldırılıyorlar. Kadınları çalışma yaşamına dahil edecek kısmi önlemleri içeren hükümlerden kurtuluyorlar. Kadınlara yaşam alanı olarak sadece evleri gösteriliyor, kariyer olarak da sadece annelik uygun görülüyor. Kadın işçi ve emekçiler daha fazla güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerine itiliyor. Bu genelge AKP gericiliğinin artan saldırılarının yeni bir örneği olarak karşımızda duruyor. Hak gasplarına karşı koymanın, gericiliğin saldırılarını durdurmanın yolu ise örgütlü mücadeleyi büyütmekten geçiyor.