İstatistiklerle olağanlaştırılan cinsiyetçilik

İşçi sınıfı ve emekçi kitleler, “ölümü göster sıtmaya razı et” politikasını din bezirganı iktidarın başına çalmayı başardıklarında bu karanlığı dağıtmanın ilk adımını da atmış olacaklardır.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 03 Ocak 2019
  • 18:24

Bir şeyin tozu arttırılır, bıktıracak derecede üzerinizde, hayatın her yerinde hissedersiniz. Sonra bir tık iyileştirme yapıldığında nefes alır gibi olursunuz. Aslında bu bir kanıksatma ve durumu devam ettirme politikasıdır. En çok kullanılan ve en iyi anlatan ifadesi ile “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” olarak bilinir.

AKP’nin birçok konuda attığı adımlar gibi eğitimdeki hamleleri de bu minvaldedir: Dikte etme, tepkiyi azaltma, normalleştirme, alıştırma... Eğitim açısından müfredattan sınav sistemine, cinsiyetçi yaklaşımlardan tarikatlara teslim etmeye kadar son 15 yılın bilançosu epeyce kabarıktır. Veriler elbette bir gerçekliği ortaya çıkartmak için sunulmakta, yapılan araştırmalar farkındalık yaratmak için yapılmaktadır. Ama AKP iktidarı, ortadaki tüm gerçekliği yaşananları meşrulaştırmak için kullanmaktadır. Örneğin Ensar Vakfı’nda çocuklara tecavüz edilir. Ensar Vakfı hükümet tarafından savunulur, olay sıradanlaştırılır, sonra MEB Ensar Vakfı ile beş yıl geçerli olacak bir protokol imzalar. Ensar Vakfı, eğitim hayatının içine sokularak aklanmaya ve varlığı gündelik yaşamda normalleştirilmeye çalışılır.

Eğitim Sen hazırladığı 2018 Yıl Sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu ile durumu tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Raporda şu başlıklar yer alıyor:

- Kamusal eğitim hakkı ihlali ve eğitimden artan kopuş,
- Kız çocuklarının ve kadınların eğitime erişim sorunu,
- Demokratik, laik, bilimsel eğitimin reddedilmesi,
- Genç işsizlikteki artış, kadınlarda işsizlik oranının erkeklere göre fazla olması,
- Çocuğa yönelik şiddet, çocuğa yönelik cinsel suç oranlarının artması,
- Çocuk hakkı ihlalleri,
- Çocuk işçiliğin artan tablosu,
- Mülteci ve geçici koruma altındaki çocukların eğitime katılımlarında yaşanan sorunlar,
- Çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırılması,
- LGBTİ öğrencilerin eğitim süreçlerinde yaşadıkları saldırganlıklar,
- Cezaevindeki çocukların tablosu,
- Engelli öğrencilerin eğitim dönemindeki engelleri.

Raporlarla eğitimde cinsiyetçilik

Dünya Ekonomik Forumu’nun (OECD) 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre kadın-erkek eşitliği konusunda 149 ülke arasında Türkiye 130. sırada.

Araştırmalar Türkiye’de kadınların yüzde 58’inin üniversite eğitimini tamamlayarak standart bir diploma alabildiğini gösteriyor.

OECD raporuna göre kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 108 yıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olması için de 202 yıl geçmesi gerekiyor.

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi tarafından yapılan “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması” göre 2018 yılında kadının en büyük sorunları şiddet, işsizlik, eğitimsizlik, sokakta baskı ve taciz, aile baskısı, kadın erkek eşitsizliği, çevre/mahalle baskısı, işyerinde ayrımcılık, politik baskı ve şiddet olarak sıralanıyor

Eğitim Sen’in raporunda da yer aldığı gibi eğitimde gericileşmenin temel bir boyutunu kız ve erkek öğrencileri birbirinden uzaklaştıran, birlikte büyümelerini, okumalarını engellemeye çalışan anlayışın ürünü kararlar oluşturuyor. Diğer bir yanı da müfredatın içeriğinin bilimsellikten uzaklaştırılması ve din eksenli bir yapıya kavuşturulmasıdır. Başta fen bilimleri olmak üzere bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alan yeni müfredatın öğretim programlarına ve ders kitaplarına ideolojik bir müdahale yapılmıştır. Diyanetin, dini okulların ve cemaatlerin belirleyiciliği artmıştır.

İşçi sınıfı ve emekçi kitleler, “ölümü göster sıtmaya razı et” politikasını din bezirganı iktidarın başına çalmayı başardıklarında bu karanlığı dağıtmanın ilk adımını da atmış olacaklardır.