25 Kasım Kadın Platformu, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Taksim'de kadınlara uygulanan polis şiddetine dair İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaparak, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu öncesinde adliye önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında platform adına Meltem Yalçın konuştu. 25 ve 27 Kasım günü devletin tüm kurumları ile tüm gücünü kadınları engellemek için seferber ettiğine dikkat çeken Yalçın eyleme dönük yasakları sıraladı.
Yalçın, eylemlerde yaşanan polis saldırısına dair şunları ifade etti:
“Gözaltılar sırasında bilinçli olarak ölüme veya sakat bırakmaya sebebiyet verebilecek kadar ağır darp, trans kadınlara dönük taciz ve transfobi, tutanaksız olarak telefonlara ve dijital aletlere el konulması, gözaltında çıplak arama dayatması, doktorların şiddete maruz kalan arkadaşlarımızı muayene etmemesi, şikayetlerini kayıt altına almaması başta olmak üzere pek çok hak ihlali, daha birçok keyfi işlem ve işkence yöntemi uygulandı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde İstanbul’da en az 216 kadın gözaltına alındı. İki arkadaşımız Selimpaşa Geri Gönderme Merkezi'ne gönderildi ve haklarında sınır dışı kararı çıkarıldı. Bu eylemler sırasında sadece kadınlar değil, eylemi takip eden basın mensupları ve karakol işlemlerinde yanımızda olmak isteyen avukatlar da şiddete maruz bırakıldı.”
“Polis şiddeti ‘konseptini’ asla kabul etmiyoruz”
Tüm yasak ve şiddete rağmen kadınların her yeri eylem alanına çevirdiğini aktaran Yalçın son olarak şunları ifade etti:
“Ancak bizlere uygulanan şiddeti kabul etmiyoruz. Prosedür denilerek işkence ve kötü muamelenin normalleştirilmesini, kadınların canına kast ederek susturmaya çalışan bu yeni polis şiddeti ‘konseptini’ asla kabul etmiyoruz. Suç duyurularımız ve disiplin soruşturması başvurularımız devam edecek.
Biz kadınlar haklarımızdan, hayatlarımızdan, mücadelemizden, özgürlüğümüzden, eşitlikten asla vazgeçmeyeceğiz. Sokaklarda görüşmek üzere...”
Meltem Yalçın’ın ardından 25 Kasım Kadın Platformu avukatlarından Diren Göymen gözaltılara ilişkin bilgilendirmede bulundu. Taksim ve Tünel çevresinde yapılan gözaltılarda avukatların işkenceye bizzat tanık olduğunu ve belgelemeye çalıştığını, kimi avukatların da işkenceye uğradığını belirten Göymen Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyeti’nde gözaltındaki müvekkilleriyle görüşmelerinin engellendiğini ifade etti. Göymen şöyle devam etti:
“Bu süreçte müvekkillerimizin kötü muameleye maruz kalıp kalmadığını görmek için, müvekkillerimizin su, tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için ısrarcı olmamıza rağmen müvekkil-avukat görüşmesine izin verilmedi. Desteğe gelen meslektaşlarımız İstanbul emniyetinin kapısına birikti. Polis amirlerinin emriyle sadece müvekkillerle görüşmek isteyen avukatlar olarak şiddete maruz bırakıldık. On avukat içeri alındı diğer avukatlar soğukta bırakıldı. Kağıthane'de de yine benzer bir durum yaşandı.”
“Biz bunun panzehrini yüzyıllar önce bulduk”
25 Kasım günü bir eylemci olarak karşı karşıya kaldığı polis şiddetini aktaran Av. Fulya Dağlı ise şunları ifade etti:
“İşkencenin en kritik yanı onur kırıcı muamele olmasıdır. Erkek şiddetinin de bize yaptığı bu, özdeğerimizi ve özgüvenimizi kırmaya çalışmak. Yıllardır şiddet biçimlerine karşı mücadele eden kadınlar olarak bunlar bize işlemiyor. Çünkü bizler bunun panzehrini yüzyıllar önce bulduk. Kadın dayanışması ile erkek-devlet şiddetine direnmeye, failler yargılanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Konuşmaların ardından polisler hakkında suç duyuruları yapılmaya devam edileceği belirtildi. Eylemde polis şiddeti sonucu bacağı iki yerden kırılan TOMİS MYK üyesi Dilbent Türker adına da platform olarak suç duyurusunda bulunulacağı ve Türker’in sürecinin takip edileceği belirtildi. Sloganlarla bitirilen eylemin ardından suç duyurusu işlemleri yapılmak üzere adliyeye geçildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul