EŞİK: 5. Yargı paketindeki değişiklikler yeni toplumsal sorunlar üretiyor

Eşitlik İçin Kadın Platformu, 5. yargı paketindeki değişikliklerin çocuklar ve kadınlar açısından ciddi riskler içerdiğini belirtti.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 08 Kasım 2021
  • 11:21

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 5 Kasım'da TBMM Adalet Komisyonunda görüşülerek Genel Kurula gönderilen 5. Yargı Paketi’ne dair açıklama yaptı.

EŞİK’in yaptığı yazılı açıklama ile "Kamuoyuna, çarpıtılmış bir isimle ‘çocuk haczi' olarak lanse edilen çocuk teslimi ile ilgili önerilen değişiklikler çocuğun üstün yararını gözetmiyor" dedi. EŞİK tarafından yapılan açıklamada "Kadın ve çocuk haklarını garanti altına alan mevcut yasal düzenlemeler uygulanmayıp hatta hukuksuz şekilde ortadan kaldırılırken 'reform' adı altında sunulan hiçbir yasal değişikliğin olumlu olmayacağını biliyoruz" denildi. Açıklamada 5. Yargı paketindeki mevcut düzenleme şöyle özetlendi:

"Mevcut düzenlemeye göre:

Eğer çocuğa ve/veya kadına karşı bir şiddet tehdidi ve/veya çocuğun velayet sahibi ebeveynden kaçırılarak zorla alınması ihtimali varsa kadınlar, çocuğa kişisel görüşme hakkının kullandırılması işleminin İcra Daireleri aracılığıyla gerçekleştirilmesini isteyebilir. Bu yöntemle çocuk, bir pedagog, bir icra memuru ve bir polis vasıtayla anneden alınıp, sonra aynı şekilde anneye teslim edilir.
Süreçte uzmanların yer alması görüşmenin çocuğun üstün yararı ilkesi ile gerçekleşmesi bu ilkeye aykırı ihtimalleri tespit ettiği takdirde işlemi durdurmayı sağlamak amaçlıdır. Bu özellikleri barındıran mevcut sistemde polisin varlığı ise şiddet ihtimaline karşı koruyucu önlem olduğu gibi icra dairelerine harç yatırma usulü de çocuğun, velayet sahibi olmayan ebeveyn tarafından teslim alındığını tespit ederek kaçırılmasını önlemek için gerekli ve yararlı bir tedbirdir.

'Çocuk haczi' denilerek olumsuz algı yaratılan çocuğun anne ve babası ile kişisel ilişki kurma hakkı, doğrudan doğruya kadınların ve çocukların can güvenliği ve mahkeme tarafından çocuğun üstün yararı doğrultusunda belirlenmiş olan velayet hakkına yönelik olası ihlali önlemekle ilgilidir."

Açıklamada kanun teklifinde öngörülen değişikliklere dair ise şunlar ifade edildi:

"Kanun teklifinde 'Çocuğumu özledim', 'Çocuğumu görmek istiyorum' diyerek annenin yanından alınan ve görüşme sırasında babaları tarafından öldürülen çocuklar ve şiddete maruz kalan ve öldürülen kadınlar görmezden gelinmiş. Erkeklerin icra masraflarından kaçmak için değiştirilmesini istediği yürürlükteki düzenlemeye dokunulması, çocukların ve kadınların can güvenliğini tehlikeye atacak ve haklarını ihlal edecek. Mevcut yasanın değiştirilmesi değil etkin uygulanması için kamu idaresinin üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmesi yeterlidir.

"Kanun teklifinde, Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’nce belirlenen çocuk teslimi mekanlarında, kadının can güvenliğinin sağlanmasına yönelik hangi önlemlerin alınacağı belirtilmemiştir. Teslim yerinde kadınların erkek şiddetine maruz kalma ihtimalinin öngörülmemiş olması kabul edilemez. Teklifte velayeti elinde bulunduran ebeveyne, ki çoğunlukla bu ebeveyn annedir, 'çocuk kaçıran' muamelesi yapılmaktadır. Kadınların çocuklarına veya kendilerine yönelik şiddet tehdidine dair endişeleri ve önlem alınmasına dair talepleri tamamen göz ardı edilmiştir. Üstelik kanun teklifi bu haliyle yasalaşırsa, kadınların çocuklarını şiddet tehdidi, can güvenliği riski olduğu için 'teslim etmemesi' halinde disiplin hapsi ile cezalandırılması söz konusu olacaktır. Ve bu aşamada çocuğun üstün yararı ilkesi de göz ardı edilmektedir. Ayrıca söz konusu sürecin Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yürütülmesi, boşanmış ailelerin çocuklarının mağdur olduklarına dair ön kabulün ve boşanmanın 'kötü' olduğu fikriyatının bir tezahürüdür.

"Teklif maddelerinde altı çizilen çocuğun üstün yararı ilkesi, çocukla ilgili her konuda, haliyle kişisel ilişki kurulmasında da ana baba yararı ile çocuğun yararının çatışması halinde çocuğun yararına üstünlük tanınmasını gerektirir. Kişisel ilişkinin amacı, kanun teklifinin gerekçesinde yazıldığı gibi 'annelik veya babalık duygusunun tatmini' değil, çocuğun yararıdır. Çünkü kişisel ilişki kurma hakkının öznesi çocuktur. Çocuğun kişisel görüşme hakkının, taraflar ve hatta aileler arasında gerginliğe neden olması ancak bu hakkın temel öznesinin çocuk olduğunun yasalarca da kabulüyle aşılabilir. Çocuğun can güvenliğinin ve şiddetsiz yaşam hakkının gözetilmediği bir kanun teklifinde çocuğu anne-baba arasında paylaşılacak bir 'nesne' olarak görüldüğü açıktır.

"Teklif metninde çocuk teslim merkezlerinde çalışan uzmanların mahkemeden bağımsız görev yapacağından bahsedilmektedir. Bu durum, her seferinde değişme riski olan uzmanın çocuğu tanımadan bir raporlama yapmasına yol açabilir. Teklifte bahsedilen danışmanlık tedbiri de teklifteki pek çok düzenleme gibi son derece muğlaktır. Söz konusu danışmanın hangi konuda ne kadar uzmanlığı, tecrübesi ve yetkisi olacağı belirsizdir. Bu da uzmanların varlığının göstermelik olduğuna ilişkin şüphe uyandırmaktadır. Oysa her somut olay; olayın tüm özellikleri, tarafların geçmiş ilişkileri, şiddet geçmişleri olup olmadığı gibi tüm unsurlar dikkate alınarak uzmanlar tarafından hazırlanacak bir raporla titizlikle belirlenmelidir. Bu konuda gösterilecek özenin ölçüsü, çocuğun yararı bağlamında en üst düzeye çıkarılmalıdır."

Açıklamada "Özetle 5. yargı paketi, kadınların ve çocukların kazanılmış haklarını ve hayatlarını tehdit eden kişisel görüşme hakkının düzenlenmesine ilişkin maddeleri sorun çözmek yerine yeni toplumsal sorunlar üretme özelliğine sahiptir" denildi ve şöyle devam edildi:

"Çocuğun kişisel görüşme hakkına ilişkin maddeler tekliften çıkarılmalıdır. İlgili yasa maddeleri olduğu gibi korunmalı ve genelgelerle belirlendiği şekliyle etkin, özenli ve hassasiyetle uygulama sorumluluğu kamu idaresinindir. Toplumsal ihtiyaç, yasanın oldu bitti yöntemlerle değiştirilmesi değil etkin uygulanmasıdır.

Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak 'Yasalara dokunma, uygula' temel görüşümüz doğrultusunda Sarayın kalın duvarları arkasında yapılmış yasalara 'hayır' diyoruz. Tüm tarafların ve uzmanların katılımıyla, çoğulcu, kapsayıcı ve müzakereci yöntemlerle demokratik ortamda, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle tasarlanmayan hiçbir yasal değişikliği kabul etmiyoruz.

Önümüzdeki yasama yılında her an yeni yasa teklifleri ile yoksulluk nafakasının süreye bağlanması, 6284 şiddet yasasının budanması, TCK 103 çocuk istismarcılarına af getirilmesi gibi girişimlerin Meclise getirilmesi olasılığa kaşı gözümüz açık ve takipteyiz."